3.5

47.3K 5.1K 999
                                    

Billie Eilish - When The Party's Over

Ders bitiminde elimi sakince çenemin altından çekip Sinan'a baktım. Gözlerime değil çatık kaşlarıyla önündeki kitaba bakıyordu. Sinirliydi. Ben daha berbat bir haldeydim. Ahmet'in böyle bir şey yapmasını beklemiyordum. Asla konduramamıştım. Kalbim ağrıyordu. Çok kötü hissediyordum.

''Onunla konuşacağım,'' diye mırıldandım. Ses tonum bir hayli kırık çıkmıştı. Çatık kaşlarıyla derhal yüzüme bakıp, ''Konuşmayacaksın,'' dedi. Öfkesi hâlâ netliğini koruyordu. Ders boyunca ikimiz de ne yaptığımızı bilememiştik. O öfkeliydi ben ise üzgün.

''Konuşacağım,'' dedim inatla. Sesim daha belirgindi. ''Derdini öğrenmem gerekiyor. Üstelik o benim yıllardır en yakınım...''

''En yakınındı,'' dedi sert bir sesle. ''Bu muydu karşılığı? Ne yapıyoruz lan biz? Neyimi beğenmiyor da, bana canavar gibi bakıyor o herif?''

''Bilmiyorum,'' dedim çaresizce. ''İnan bilmiyorum Sinan. Ben üzülüyorum. Gerçekten üzülüyorum.''

''Onun için mi?'' diye sorduğunda başımı salladım. ''Evet. Bizim için. O böyle davranacak biri değil anlıyor musun? Onunla konuşmam gerek.''

''Konuş tamam,'' dedi soğuk bir sesle. Gözlerini gözlerimden çekerken ona bir adım yaklaştım. ''Seni üzmek istemiyorum. Beni anlamana ihtiyacım var.''

''Anlıyorum,'' dedi tavrından ödün vermeden. ''Sana karışamam.''

Uzun uzun yüzüne baktım ve daha fazla mesafe örmeden aramıza oturduğum yerden kalkıp Ahmet'in sırasına gittim. Ela ile konuşuyordu. ''Bir dakika konuşabilir miyiz?'' diye sordum. Geldiğimiz noktaya hâlâ inanamıyordum. Gözlerini Ela'nın gözlerinden çekip yüzüme baktı. Suratında bana dair hiçbir iz görememiştim. En ufak bir tebessüm bile.

Bir şey söylemeden ayaklandı ve birlikte dışarı çıktık. Koridorun en sonundaki pencerelerin önünde durduk. Yüzümüze güneş vuruyordu ve gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Sakin kalmaya çalışarak boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım. ''Neden?'' diye sordum.

''Ne, neden?'' diye sordu cevabını vermeden.

Soğuk soğuk güldüm. Bu hoşuma gitmemişti. ''Neden böyle bir şey yaptın Ahmet? Derdin ne?''

''Bir derdim yok,'' diye itiraf etti. ''Yalan bir şey mi söylemişim?''

''Sana yalan söyledin demedim,'' dedim. ''Laflarımı çarpıtmaya kalkma lütfen. Sen biliyorsun sorduğumun sorunun cevabını.''

Yüzüme sadece bakakaldığında saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp hızlı davranmaya çalıştım. ''Sen benim dostumsun. Yıllardır en yakınım da olan kişi sensin. Bu yaptığın o kadar yakışmadı ki... O kadar senden beklemezdim ki.''

''Seni uyardım,'' dedi hızla. ''O çocuktan uzak dur dedim ama dinlemedin. Beni dinlemedin bile, bu mu dostluk?''

Hayretle gözlerimi irileştirdim. ''Bu ne? Ben kalbimi bile dinletemedim ki... Ayrıca bir şey biliyorsun ama bunu benden gizliyorsun. Benim iyiliğimi istemiş olsaydın söylerdin. Kaçmazdın.''

''Kaçmak mı?'' dedi yüzünü ekşiterek. ''Kaç defa uyardım seni Mine? O herif sana iyi gelmeyecek.''

Duraksadım ve derin bir nefes alıp gözlerinin içine baktım. ''Neden sevmiyorsun onu? Bir şeyler biliyorsun sen, söyle! Madem nefret ediyorsun bir sebebi olmalı.''

''Serserinin teki,'' diye konuştu çabucak. ''Sana olduğu gibi davranmıyor. Gerçek Sinan değil o. Okulda farklı dışarıda farklı. Psikopatın teki.''

BİR SEPET BAHARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin