2.1

58.9K 5.5K 2K
                                    

The Weeknd - Die For You

Eve geldiğim gibi direkt banyoya geçerek oradan elimde bir havluyla odama girdim. Üzerimdekileri çıkarmadan evvel saçlarımı kurutmaya başlamam harika bir dengenin göbeğinde olduğumu gösteriyordu. Birkaç dakika sonra annem kapıyı aralayarak bana baktı. ''Kızım üzerini değiştirsene önce.''

Saçlarıma sürtmeye devam ettiğim havluyla anneme kısık gözlerle baktım. ''Saçlarım çok ıslandı anne, bir şöyle üzerinden geçeyim de çıkartacağım.''

''İyi peki,'' diyerek odama girdi ve perdelerimi çekmeye başladı. ''Dershaneye gitmeyecek misin?'' diye sorduğunda irkildim. ''Ay unuttum ben onu. Neyse çabucak hazırlanır giderim.''

''Dershaneye gitmeyi unuttun?'' diye sordu annem dik bir sesle. ''Bunu nasıl unutabildin acaba?''

''Ne sen sor ne ben söyleyeyim,'' diye mırıldandığımda, ''Soruyorum söyle hadi,'' diye konuştu. Düşünmek istemedim ve hafifçe esnedim. ''Anne aslında bugün sadece edebiyat testi çözeceğiz. Oraya gidene kadar evde daha iyi çalışırım bugün. Gitmeyeyim diyorum.''

''Sen bilirsin,'' dediğinde inanamamışçasına elimdeki havluyu saçlarımdan indirip onun gözlerine baktım. ''İtiraz etmedin? Ayla Karabağ'ın üslubuna darbe indirdim sanki.''

Annem tatlı tatlı gözlerini kapatıp açarken, ''Umarım sınav sonucun sonrası darbe inen tek şey benim üslubum olmaz,'' diye konuştu.

Bir ses duydum sanki.

Evet evet, bir ses.

Bir şey diyemediğimde derin bir nefes alarak odamın kapısına yöneldi. ''Islak kıyafetlerini ver de kurutayım, onun dışında yarım saate sofra hazır olur.''

''Tamam,'' dedim mırıldanarak. Kapıya baktığımda Hasan'ı bana bakıp gülerken gördüm. ''Şabaniye gibi olmuşsun. Çirkin ördek yavrusu.'' Halimle dalga geçmeye başladığında gözlerimi devirdim. Annem Hasan'a bakıp, ''Ödevlerin bitti mi küçük bey?'' diye sordu.

Hasan, ''Bitti,'' dediğinde gözlerimi irileştirdim. ''İnanmam.''

''Çok umurumdaydı sanki inanmaman,'' diye karşılık verdi Hasan. Annem onun saçlarına dokunarak, ''Ablanla düzgün konuş lütfen. Haydi çıkalım da üzerini değiştirsin,'' deyip kapıyı kapadı.

Koca yürekli kadın seni.

Üzerime kuru şeyler giyindikten sonra akşam için çalışacağım kitapları çalışma masamın üzerine çıkardım. Bu aralar istediğim gibi çalışamıyordum, üstelik sınava az bir zaman kalmıştı. O da yetmemiş başıma daha doğrusu kalbime büyük bir iş açmıştım.

Sinan...

Çık aklımdan be, lütfen. Allah'ını seviyorsan sonra gel şimdi müsait değilim. Bir iki ay sonra olur mesela.

''Ne diyorum ben ya,'' dedim kendi kendime mırıldanarak. ''Kafayı sıyırdım he.''

Çalışma masamın düzenini kurduktan sonra akşam yemeği için mutfağa gittim. Babam eve yeni gelmişti. Elindeki poşetleri mutfak tezgâhına bıraktığında Hasan koşarak poşetleri karıştırmaya başladı. ''Çikolata yok,'' dedi babam onu durdurarak. ''Dişlerinizi çürütüyor.''

''Ama fırçalıyorum,'' dedi Hasan isyan edip poşetlerle olan münasebetini keserken. Babam sofraya oturarak ona baktı. ''Oğlum adamakıllı yemek yemiyorsun ki, sağlıklı şeyler yemelisin.''

Güldüm. ''Bir tarla yeşillik yese yaramaz buna.''

Çemkirdi. ''Sen kendi kılığına bak önce.''

BİR SEPET BAHARAT Where stories live. Discover now