4.9

35.4K 3.9K 622
                                    

Imagine Dragons - Bad Liar 

''Bu çocuk benim döveceğim çocuk değil mi Mine?'' diye sordu Sinan şaşkınlıkla.

Kafamı aşağı yukarı salladım. ''Ta kendisi.''

''Tipe bak hakikaten tam dayaklık lan bu.''

Hasan'ın imalı imalı güldüğünü gördüğümde işaret parmağını sallayarak beni aklı sıra tehdit ettiğini gördüm. Sinan, ''Ne diyor şimdi?'' diye ekledi sorularına bir yenisini daha eklerken.

''Bittin sen, diyor.''

''Velede bak velede.''

''Neyse artık,'' diye geçiştirdim başımı öne eğerken. ''Ben onu hallederim.'' Yüzüne baktım. Gözlerinin kenarı kızarmıştı soğuktan ve burnunun ucu da hafif pembeleşmişti. Gülerek yanağına hafifçe vurdum. ''Sen de üşüme daha fazla, eve git hadi.''

Geniş omuzlarını düşürürken öyle bir iç çekti ki, bir an kalbinin içinde ezilip buğday tanesi gibi kalakaldığımı hissediverdim. ''Ne oldu?'' diye sordum aslında sorunun ne olduğunu bilerek lâkin yine de kötü şeyler söylesin istemiyordum. Gerçeği bildiğim halde beni kandırsın istiyordum, kendini de beni de üzmesin istiyordum.

''Hiç,'' dedi gözlerimin içine bakıp düşerken. Dudağının kenarı usulca kıvrılırken, ''Sadece koca bir hiç,'' diye fısıldadı. Ona bakmakla yetindim, elimden başka bir şey gelmedi. Toparladı. ''Tamam sen de üşüme daha fazla, hem,'' diyerek gözlerini yeniden Hasan'ın penceresine dikti. Ona uzak uzak bakarken, ''Kardeşin her an çığlığı basıp bizi ifşa edecekmiş gibi duruyor zaten,'' dedi.

Güldüm. ''Bir şey yapamaz merak etme.''

Sözlerim biter bitmez Hasan pencereyi açtı ve buraya doğru konuştu. ''Abla bu saatte neden aşağıdasın sen?'' Sesini öyle bir ayarlamıştı ki, annemler duysun diye yapsa bu kadar olurdu.

Yüzümü derhal yüzüne çevirip ona susması gerektiğini söyledim. ''Sus sen! Gir içeri çabuk.''

''O yanındaki beni dövecek olan çocuk mu?'' diye baktı Sinan'ın gözlerine. ''Nah döver.''

Sinan bir adım öne çıkarak çenesini doğrulttu. ''Bak ufaklık seninle daha önce tanışmadık ama beni oraya getirtme.''

''Sıkıyorsa gelsene,'' diye gülmeye başladı. ''Fısır fısır konuşmanızdan belli. Buraya gelemezsin.''

''Bak çocuk,'' dedi Sinan dudaklarını çabucak ıslatırken. Ona mani olarak güldüm. ''Ya bırak şunu, seni sinir etmek hoşuna gitti belli ki, çünkü aynını bana da yapıyor.''

''İki dakikada gerdi velet beni,'' diyerek güldü o da.

''Benim halimi düşün bir de.''

Gülmeye devam ederken vaktin iyiden iyiye geç olması ve her an annemlerin uyanıp pencereye çıkma korkusu artmaya başlarken Sinan'la vedalaşarak eve çıktım. Anahtarla sessiz sakin eve girdiğimde Hasan'ı beni beklerken gördüm. ''Seni anneme söyleyeceğim.''

Gözlerimi devirdim. ''Ne kadar istiyorsun yer cücesi, söyle!''

''Annem için elli babam için yüz lira.''

''Höst,'' dedim kaşlarımı çatarak. ''Sanki arabam çalışıyor bir yerde. Hem bir de utanmadan babamla, annem üzerinden para alıyorsun benden. Çarpılacaksın utanmaz.''

''Sen onu erkek arkadaşınla gece dışarıda görüşmeden önce düşünecektin,'' dedi. ''Ne güzel herkes uyudu diye düşündün mis gibi indin aşağı oh... Ama ben cingözüm cingöz.''

BİR SEPET BAHARAT Where stories live. Discover now