29

2.7K 323 171
                                    

Kapının hızla ve sertçe çalınmasıyla Louis oturduğu yerden sıçradı. Televizyonun sesini kıstı ve ayağa kalktı. Kalçasından kaymış olan pijamasını çekerek hâlâ çalmakta olan kapıya yaklaştı.

Delikten baktığı zaman sadece karanlık bir beden gördü. Louis biraz korkmaya başlamıştı. Kilidini açtı ve yavaşça kapıyı açtı. Kapıyı açması ile kapı tamamen açıldı. Ardından birinin kendisine sarıldığını hisetti.

Harry'ydi bu.

Louis ayağıyla kapıyı kapatırken bir yandan kendisine sıkıca sarılmış olan Harry'ye sarılıyordu. "Harry bir şey mi oldu?"

Harry cevap olarak kollarını daha çok sıkmakla yetindi. Hatta öyle sıkıyordu ki Louis nefessiz kalmaya başlamıştı. Louis zorlukla kendini geri çekti. "Harry ne oldu?"

Ama Harry cevap vermemişti.

Louis kaşlarını çatıp Harry'nin eğik olan başını kaldırdı. Kaldırması ile Harry'nin gözünden gelen bir şey Louis'nin elinde son buldu. Louis gözlerini irice açarken telaşla konuştu. "Harry-"

"Beni bırakmayacaksın değil mi?" dedi Harry. Sesi titiremişti ve gözleri daha da kızarmaya başlamıştı. "Yemin ederim seni bunaltmam. Ama lütfen, lütfen beni bırakma. Ben sensiz yapamam."

Louis ilk anlamamıştı ama sonra yaptığı hatayı anladı. Harry Alfaydı ve Alfaların belki dünyada en korktukları şey de eşlerini kaybetmeleriydi. Louis kendine lanet okudu. Sadece o mesajları nasıl bir tepki vereceğini merak ettiği için atmıştı. Ama kesinlikle bunu beklemiyordu.

Harry'nin ağladığını görünce istemsizce Louis'nin de gözleri doldu. "Harry." diyebildi sadece. Kendini ileri atıp sıkıca sarıldı. Harry de aynı şekilde sarılırken Louis, Harry'nin kaybetme hissini iliklerine kadar yaşadığını hissetti.

"Seni bırakmam." dedi Harry boğuk bir sesle. Yüzü Louis'nin boynunda olduğu için sesi boğuk geliyordu. "Sen istesen de seni bırakmam." dedi. Ardından yine sesi titremeye başladı. "Ama sen beni bırakmazsın, değil mi? Çünkü sen beni bırakırsan benim elimden bir şey gelmez ve seni kaybederim." deyip gözlerini sıkıca kapattı. Ağlamasını belli etmemek için dudaklarını ısırdı. "Seni kaybetmek istemiyorum."

Louis hıçkırığını tutamamıştı. "Özür dilerim." diyebildi sadece. "Seni üzdüğüm için özür dilerim."

Harry kendini geri çekti. Göz yaşlarını sildi. Ağlamaktan utanmıyordu çünkü Louis için ağlıyordu. Onu kaybetme hissi tüm vücudunda dolaşırken nasıl sakin kalabilirdi ki?

"Bana cevap ver."

Louis ellerini Harry'nin ıslak yanaklarına koydu. Tanrı bilir kaç saatir böyleydi? "Bunu bir daha aklından bile geçirme."

Harry yapabileceği tek şeyi yaptı. Omegasını kendisine çekti ve onu uzun uzun öptü.

Genius // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now