22

3.2K 325 189
                                    

Harry gerçekten de çok bonkör bir Alfaydı.

Louis'yi belki de şehrin en şık restorantına getirmişti ve aynı zamanda çok güzel bir yer ayırttırmıştı. Sanki herkesten uzak olmak istiyormuş da sadece Louis ile beraber olmak istiyormuş gibi.

Harry, Louis'yi aldığı zaman gözlerinin yuvalarından çıkacağını hissetmişti. Louis'nin daha önce fark etmediği şekilli bacaklarını ve kalçalarını saran koyu lacivert kumaş pantolon ile göğüsünü saran beyaz gömlekle görmeyi beklemiyordu. Hatta önceden Louis'nin böyle kıvrak bir bedeni olduğunu bile bilmiyordu. Çünkü Louis sanki bedenini gizlemek istercesine çok bol giyiniyordu ve kendine özen göstermiyordu. Ama şimdi ise âdeta parlıyordu.

Uzun saçlarını sprey ile şekillendirmişti. Kumaş pantolonunun eşi olan ceketini giymiş, üstüne ona uygun kabanını giyerek Harry'yi karşılamıştı. Sıktığı parfüm ise hoş bir koku yaymıştı.

Şimdi ise karşısında denizi izleyen bir Omega ile beraber oturuyordu. Yemeklerini yedikten sonra tatlılarını yiyorlardı.

Aslında Louis, Harry'yi gördüğü zaman nefes alamadığını hissetti. Siyah takımı ve içine giydiği beyaz gömleği ile çok yakışıklı gözüküyordu. Mart ayında havanın soğuk olmasına aldanmayan Alfa gömleğinin ilk iki düğmesini açmış, ayrı bir hava katmıştı.

Şimdi ise bir yandan denize bakarken bir yandan göz ucuyla Harry'ye bakıyordu. Alfa aşırı yakışıklıydı.

Harry boğazını temizledi. Konuşulacak bütün konuları konuşmuşlardı. Şimdi ise konu bulmaya çalışıyordu ama bulamıyordu. "Buradan çıkınca sahile inelim mi? Burası biraz basık sanki."

Louis başını sallayarak onayladı. Hâlâ çok utanıyordu. Özellikle Harry kendisine Bay Styles yerine ismi ile hitap etmesini söyledikten sonra. "Tabii." diyerek Harry'nin hesabı istemesini sağladı.

×××

Ellerinde ayakkabıları, sırtlarında kabanları ama yüzlerinde oluşan gülümseleri ile çıplak ayakla kuma basmışlardı. Louis genişce gülümserken kendi kendine konuştu. "Uzun zamandır sahile inmiyordum."

Saat gece 11'e geliyordu. Hava soğuk olduğu için sahilde sadece birkaç alkolik ve ateş yakanlar dışında kimse yoktu. Sahilin bir bölümü sadece Harry ve Louis'ye aitti.

"Ben de."

Louis, Harry'ye bakıp gülümsedi. Gözlüğü yerine lenslerini takmıştı ve sanki her yer daha net gibiydi. Harry'nin parlayan zümrüt yeşili gözlerini görebiliyordu. "Hiç göründüğün gibi bir Alfa değilsin."

Harry ayakkabılarını sallarken Louis'ye baktı. "Nasıl yani?"

Louis'nin önüne dönerken omuz silkti. "Yani Alfalar kadar sert değilsin. Egolu ve kendini üstün görmüyorsun. Çevrendeki kişilere it gibi davranmıyorsun." dedi dürüstlükle.

Harry gülümseyerek Louis'ye baktı. "Ben biraz gevşek bir Alfayım. İş hâlimdeyken başkayım ama özel hayatımda ben buyum. Hayatı dalgaya almayı severim."

Louis, Harry'nin dediğine kıkırdadı. İki kadeh şarap içmişti ama o iki kadehin bile kendisine dokunduğuna emindi. "Ah Harry..."

Harry de Louis ile beraber güldü. O da iki kadeh içmişti ama bir şey hissetmiyordu. Sanırım Louis Omega olduğu için kendisine çabuk dokunuyordu.

"Sen de göründüğün gibi biri değilsin." dedi Harry. "Kendine bir maske örmüşsün ve o şekilde hayatına devam ediyorsun."

Louis, Harry'nin dedikleri ile durmuştu. "Sen- Ne?"

Genius // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now