Bölüm 20 (Bana Beni Geri Ver)

10.5K 841 151
                                    

Egemen  - Pazartesi 22.15

''Sorun bende sanırım aga. Yani bilemiyorum.''

''Oğlum sende bir sorun olduğu kesin zaten.'' 

''O niye?''

''Gereksiz sakinsin. Evden atıldın lan farkında mısın? Ailen sana sırtını döndü. Sikmişim Cenk'i.'' Kaşlarımı çatarak büyük bir garipseme ile, elindeki bira şişesini kafasına diken çocuğa baktım.  

''Dünya'nın bir yeri günlük güneşlik iken diğer tarafında fırtınalar kopacağını çok çabuk unutuyorsunuz.'' dedim onu izlemeyi bırakıp kafamı gök yüzüne kaldırırken. Dolan gözlerimin akmaması için göz kapaklarımı indirmemeye çalışıyordum. Herkesin böyle düşünmesi beni sonsuz bir üzüntüye sevk ediyordu. İnsanların anlamak istemediği bazı şeyler vardı; mesela hayatta bazı şeyler vardır ki onları elde etmek istiyorsanız onlardan daha fazlasına veda etmek zorundasınızdır. Bu benim basit ama işlevsel tek felsefemdi.

Benim için ''ben olmak'' durumu her şeyden vazgeçmeye değer tek şeydi. 

''Yıkılmadım yani ama ayakta da değilim. Sadece soluklanmak için oturdum.'' Anlatmak istediğimi tam olarak anlattığıma karar verdiğimde elimdeki şişeyi ben de kafama diktim. 

''Egemen.'' dedi çakırkeyif olmasına rağmen büyük bir ciddiyet ile Burak. ''Cesur değilsin sen. Ve bu hayattaki her şey aşkla ilgili değil.'' Söylediklerini kafamda tartarken ilk cümlenin ne denli saçma olduğunu düşündüm.

''Ben birisine aşık olduğum için vazgeçmedim ailemden. Ben onlara göre hastalık olan bir şeyi içimde taşıdığım için vazgeçtim onlardan. Onlar beni böyle sevmediler.'' 

''Bora söylemese ne olacaktı peki?'' kaşlarını kaldırıp beni süzerken söylediği şey ile sadece susmayı tercih ettim. Haklıydı, muhtemelen üniversiteyi bitirdikten sonra onlara itiraf edecektim. ''Niye canımı yakmaya çalışıyorsun?'' dedim onun bu inadına karşı.

''Körsün çünkü.'' Gözlerimi işaret ederken sessizce söylendi. Alkolün kanımıza karışması bizi daha dürüst hale getirirken, duygularımızı da bu derece sivrilteceğini hiç düşünmemiştim.

''Cenk sana demiş ki, ben seni Bora'dan korudum. Ben korkağım dememiş. Ben senin için endişelendim demiş.'' 

''Kör değilim. Sadece fazla iyimserdim. Çok sıkıldım hep kovalayan taraf olmaktan.''

''Biz sevdik mi tam severiz diyordun. Ne oldu lan?'' dediğinde ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçmıştı.

''İşte sonra şeyi fark ettim, sevdiğim kişiyle tek ortak noktamın ikimizinde beni sevmiyor oluşuydu.'' Klasik cümlelerime büründüğümde o da gülümsemişti.

''Peki nasıl hissettiriyor?'' dediğinde sorduğu soru ile yüzümü buruşturdum. 

''Bir cenazeye gidip 'darısı başıma' demek istiyorum sadece.'' Elindeki şişenin bittiğini gösterip mutfak masasından kalkıp arkadaki dolaba yürümüştü. Konuşmamız kesildiğinde ne ara açtığını bilmediğim müzik kulaklarımı doldurmuştu.

''Her şeyi al, bana beni geri ver bir şansım olsun.'' 

Ortamda oluşan sessizlik yüzünden sözler içime içime işlerken bir yandan da bu duyguları yok etmeye çalışıyordum.

''Başka yer, başka zaman sensiz ömrüm olsun.'' 

Gözlerim tekrar dolmaya başlarken masaya konan iki şişenin çıkardığı ses ile derince soluyup göz yaşlarımı geriye gönderdiğimde Burak'ın tepeden tepeden bana baktığını fark etmiştim. ''Ne oldu?'' dedim sorgulayan gözlerle.

''Uğraşarak düzeltemediklerinden vazgeçerek kurtulursun.'' dedi şüpheci yüzüyle. ''Nasıl yani?'' dedim anlamayarak.

''Basit, çivi çiviyi sökecek.''



****

Egemen formuna dönecek, merak etmeyin :D Ama size bir sorum var. Hikayeyi çerezlik diye okuyorsanız böyle kurgu kurgu yaparak sizi boğmayayım sadece texting yazayım. Öyle daha hızlı ilerler çünkü. Ama ciddi ciddi okuyorsanız böyle bölümler de atacağım.





Erkekler de Ağlar • boy×boyWhere stories live. Discover now