36. Bölüm "VEFA"

7.3K 401 87
                                    

Okumadan önce o yıldıza bir kere dokunup vote vermeyi unutmayın. Yorum ve vote temennisi ile. Keyifli okumalar ⚘

Masanın gündemine düşen sözlerle herkes şoktaydı. Bir bebek daha mı geliyordu? Şivan burçine bakıp anlamaya çalıştı. Burçin şimdi hamile miydi?

Herkes merakla birbirine bakıyordu. En son Şivan burçine bakıp kaşlarını çattı. Eğer hamileyse bunu ilk önce ona söylemesi gerekiyordu. Araları bozuk olsa bile.

"Hamile misin?" Diye sordu.

Burçin kocasına bakıp gözlerini kıstı zaten  sabahtan beri gözler üzerindeydi ve o çok utanıyordu.

"Ben değilim ki" diyebildi sadece

Asiye hanım duruma müdahale etmek için konuştu.

"Oğlum burçin değildir,narin aradı dün gebeymiş. Dayı oluyorsunuz"

Hamza masaya ekmeği bırakmak için giren zehraya bakıp ardından annesine baktı.

"Dayı olmaktan Amca olmaktan baba olmaya sıra gelmedi be daye"

zehra kızararak çıktı odadan bu adam kızı rezil etmeye bayılıyordu. Allahtan içeride sadri ağa yoktu. Zira kız Şivan ağasının yanında rezil olmaya alışmıştı. Burçin narini arayıp tebrik etmeyi aklının bir kenarına not ederek kahvaltısında devam etti. Kahvaltıdan sonra Şivan ve hamza gitmek için ayaklandı. Burçinse kafasını dahi kaldırmamıştı. Şivan ne yapacağını bilmiyordu,başına ne geldiyse sinirinden geliyordu.

Şirkete geldiğinde de ne yapacağını bilmiyordu. Karısının gönlünü nasıl alabilirdi diye düşünüp duruyordu.
İşlere yoğunlaşamıyor karısının gönlünü alacak şeyler düşünüyordu. Kafasını arkasına yaslayıp düşündü. Onu ilk gördüğü zamanlara gitti aklı  oğlunun ateşini düşürmek için uğraşması,çekingen bakışları,ve insanların ne dediğini umursamadan annesiz kalan oğluna anne oluşu... Onu derinden etkileyen çok şey vardı.  Ona olan vefa borcunu ödeyemezdi. O kendisine de,oğluna da hatta hatta konağın duvarlarına dahi can olmuştu. Kafasını kaldırıp ayaklandı. Girdiği toplantılarda söylenenleri dinlemeye çalışsa da nafileydi.

Nihayet sonunda akşam olduğunda toparlanıp çıktı. Eve gelene kadar ne yapması gerektiğini hala bilmiyordu. Kapıyı çaldığında zehra açmıştı kapıyı  her zaman onu güler yüzle karşılayan karısı yoktu. Odasına çıktığında karısı kızlarının üzerini değiştiriyordu, kendisi de üzerini değiştirip gün içinde kokusunu özlediği kızını aldı kucağına. Annesine benzemesi en büyük şanstı genç adam için.

Burçin kocasına bakmamıştı,yada her zaman ki rutini olan kapı açma olayını gerçekleştirmemişti.  Evde herkes gerilimin farkındaydı hamza şirkette sürekli esip gürleyen ağabeyine artık birşey diyemez olmuştu en ufak şeye sinirlenir,bağırır,çağırır olmuştu.
Masanın çevresine herkes dizilmiş sadri ağanın 'afiyet olsun' sözüyle yemekler yenmeye başlanmıştı.

Şivanın bu kadar sinirli olması normal miydi? Siniri kimseye değildi. Kendisineydi. Bu zamana kadar en büyük düşmanı da,en iyi dostu da kendisiydi. Ama düşman tarafı hep en ağır basan taraftı. En ağır ceza kendisiydi kendisine. 

Yemeği nasıl yediğini, ardından kendisini nasıl çalışma odasına attığını bilmiyordu. Karısı olmadan yapamıyordu. Onun olmadığı bir gece daha geçirecekti.

Gece saat 12 olmuş herkes odasına çekilmişti. Hamza mutfağın yolunu tutmuştu bile. Mutfağa girdiğinde arkası dönük kıza baktı saçları omuzlarına serilmişti arkası dönük olduğu için ona doyasıya  bakabiliyordu. Zehra arkasını döndüğünde genç adamla karşılaştı,artık görmeye alışmıştı. Hamza kıza yaklaşıp saçlarının kokusunu derince soludu.

ÖĞRETMEN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin