Neil yüzünü buruşturdu ve yavaşça yerinden kalktı. Sürttüğü ayaklarıyla iki adımlık yolu beş dakikada katetti.

Kurtle yalnız kalktığımızda hayretle etrafa bakınmaya devam ettim.

80? Eğer Enri 16 yaşındaysa 80? 96?

Ağzım da gözlerimi takip edip açıldığında hızla masadaki sudoku kitapçığını alan Kurt'e döndüm. Ve hayır, yüzümü buruşturmadım. Ya da ona küçümser bir bakış atmadım.

Ona baktığımı fark edince bakışlarını bana çevirdi.

''Ne?''dedi masum gözlerle.

Gözlerimi kırpıştırdım.

Kitapçığa baktı.

''İlginç buluyorum, tamam mı?''dedi incelen savunma sesiyle.

Ve göz devirme vakti gelmişti.

''Şunu artık anlatacak mısın,Kurt?''dedim.

Sıkıntıyla nefes verdi ve yarısı yenmiş elmasını sehpanın üzerindeki dünden kalmış bir tabağa bıraktı.

''Pekala.''dedi ve ellerini dolabında milyonlarca stokladığını düşündüğüm siyah dar pantolonuna sürdü.

Neden tercihin hep siyah acaba,Kurt?

Beklediğim açıklamanın vaktinin geldiğini düşünerek tek bacağımı koltuğa çıkardım ve vücudumu ona döndürdüm.

''Bizim geldiğimiz yerde zaman kavramı buradakinden kesinlikle farklı,Lily. Bu nedenle türlerimiz biyolojik olarak da farklılık gösteriyor.''

''Kaç yaşındasın sen?''diye sordum.

''92.''dedi omuz silkerek.

"Ne?!"

Kıkırdadı.

''Rain 95 yaşında.''

Bu sefer yüzümü gerçek anlamda buruşturdum. Hiç çekinmeden. Eminim kim olsa bana hak verirdi. 95 yaşındaki birine karşı bir şeyler hissediyordum. Onunla öpüştüm!

Büyükbabamdan yaşlı biriyle!

Gözüm boşluğa daldığında ağzımdan kısa bir nefes kaçtı.

''Ve en yaşlımız, Neil. O moruk 100 yaşında.''

''Ama siz...''

Başımı iki yana salladım. Söyleyecek bir şeyim yoktu.

''Tabii,Lily...''dedi sehpadaki kaleme uzanırken.''Bu bizim gezegenimizde geçerli. Şimdi o sayıları beşe böl.''

Hayatımda bir matematik işlemini bu kadar hızlı yaptığımı hatırlamıyordum. Beynim bir nanosaniyede Rain'in 19 yaşında olduğunu hesapladı.

''Vay canına.''dedim hala havada olan kaşlarımla.

''Ve o yeşil kafalar.''dedi Kurt başını kitapçıktan kaldırmadan.''16 diye düşünürsek..şuraya bi' dört koyalım..Henüz sadece üç yaşındalar.''

Üç? Tanrım! Üç? Bir, iki ve üç?

''Ve Rain evimizi koruması için onları mı gönderdi?''dedim inanamayan bir tonda.

Kurt'ün bakışları beni buldu.

''İnan bana,Lily. Savaş yaşımıza bakmıyor.''dedi kendisinden beklenmeyen bir ciddiyetle."O çocuklar savaşa doğdu. Tek bildikleri şey bu."

Kendimi tam bir geri zekalı gibi hissettim. Ve suçluluk duygusuyla gözlerimi kaçırdım. Normallikle o kadar çevrelenmişlerdi ki bazen neden burada, nasıl bir durumda olduklarını unutuyordum.

Sıcak KanatlarWhere stories live. Discover now