M.2.23

140 22 19
                                    

*** 

Çünkü özlem güzel bir acıydı... dayanabileceğimi düşünmüştüm. 

*** 

      Neden burada olduğumu bilmiyordum. Kendime bunu neden yaptığımı da bilmiyordum. Ya kendime acı çektirmeyi seviyordum yada salak gibi hâlâ fikrini değiştirecek olmasını ümit ediyordum. Bahsi birinciye koyuyordum. İkinci ihtimali düşünmek bana daha çok acı veriyordu çünkü. Birinci ihtimal benim hayat boyu sürdürdüğüm bir durumdu. Bu yüzden de o benim birkaç metre önümde çekimlerini yaparken onu izliyordum. Onu bir daha böyle karşımda dikilirken göremeyeceğimi biliyordum. Bir daha o güzel dudakları arasından adımı duyamayacaktım. Bu ilk ayrı düşüşümüz gibi değildi. Bu sefer tamamıyla kopacak olduğumuz gerçeğinin farkındaydım. Bir daha hayatıma girmeyecekti. İç çekerek elindeki senaryo kağıdını dikkatle inceleyen yüzüne baktım. İyi gözüküyordu. Öyle olmak zorundaydı. Çünkü onu üzgün görmeye dayanamazdım. 

"Gelmişsin." dedi yanı başımda bir ses. Boş bulunup hafifçe olduğum yerde sıçrayıp kafamı sese doğru çevirdim. Bang Chi Gu ile göz göze geldim. 

"Evet, geldim." dedim zor duyulan bir sesle. Bir süre aramızda bir sessizlik oldu. 

"İstediğin gibi ona geldiğini söylemedim." dedi sonrasında sessizliği bozarak. 

"Teşekkür ederim. Umarım burada olmam sıkıntı yaratmamıştır." dedim mahcup bir sesle. İşleri daha fazla karıştırıp onu zor durumda bırakmak istemiyordum. 

"Endişelenmene gerek yok. Çok fazla haberci gelmez çekimlere. Onlara zaten bölüm resimlerini gönderiyoruz." dedi hafifçe gülümseyerek. Rahatlayıp hafifçe gülümsedim. Sonrasında gözlerimi tekrar Chang Wook'a çevirdim. Elindeki senaryo kağıdı gitmişti. Çekimlere başlamışlardı. Partnerine gülümsemesini izledim. Bana bir daha gülümsemeyecekti. Gözlerim doldu. 

"Onunla konuşmak istemediğine emin misin? Birazdan ara verilecek." dedi Bang Chi Gu şefkatli bir ses tonuyla. Yüz ifadem hissettiklerimi fazlasıyla yansıtıyor olmalıydı. Gözlerimi kırpıştırarak yaşları dağıttım. 

"Hayır, gerek yok. Vedamızı çoktan ettik." dedim acı bir gülümsemeyle. 

"Veda mı?" dedi Bang Chi Gu şaşırarak. Gözlerimi tekrar ona çevirdim. Gerçekten şaşırmış gözüküyordu. 

"Evet. Gidiyorum." dedim belli belirsiz gülümseyerek. 

"Gidiyor musun?" 

"Evet, bir süreliğine tatile çıkıyorum. Uzun zamandır kafe beni fazlasıyla meşgul ediyordu. Yoruldum. Uzun bir tatile çıkmak istiyorum." dedim kafamı güneşe doğru kaldırarak. 

"Nereye gidiyorsun?" dedi merakla. Hafifçe güldüm ve sadece yüzüne baktım. Cevapsız bıraktığım sorusuna o da güldü. Ama bu fazlasıyla zoraki bir gülüştü. 

"Birazdan ara verilecekse onun yanına dönmen daha iyi olur. Eminim ki, birazdan gözleri seni aramaya başlar. Yalnız kalmayı sevmez. Ona sürekli konuşacak biri lazım. Onu sürekli güldürmen gerek. Yorgunluğunu en iyi bu şekilde atar. Giderken ona tatlı bir şeyler götür. Enerji verir ama fazla tatlı olmasın. Hava sıcak." dedim gülümseyerek. Bang Chi Gu bana hüzünlü bir ifadeyle baktı. Sonrasında gülümseyerek başını sallayarak onayladı. 

"Görüşürüz, Kang Yeom Mi~shi. Kendine iyi bak." dedi başını eğip selam vererek. Ben de başımı eğdim. O sete dönerken arkasından,

"Görüşemeyiz, Bang Chi Gu~shi." dedim hüzünlü bir gülümsemeyle. Tekrar gözlerimi Chang Wook'a çevirdim. Gözlerimi ondan ayırmadan parmağıma takılı on beş yılın ağırlığını taşıyan yüzüğü çıkardım. Parmak uçlarımla yüzüğü okşadım. Dudaklarıma götürüp hafifçe öptüm ve kalbime bastırdım. 

"Hoşçakal, nae chingu (arkadaşım)." dedim sesim titrerken. Ardından avucumu açtım ve yüzüğü serbest bıraktım. Yüzük yere düştü. Ayak ucumda duran yüzüğe kısa süreli baktım. Gözlerim tekrar yaşlarla dolarken tekrar bakışlarımı ona çevirdim.     

"Beraber savaşabilirdik." dedim iç çekerek. O duymasa da bir önemi yoktu. O bilmese de ona son vedamı etmiştim. Arkamı döndüm. Geldiğim yolu geri yürürken yaşların akmasına izin verdim. Onun bana önceden söylediği gibi artık hava kadar özgürdü. Onu göğüs kafesimden serbest bırakmıştım. 

Şarkı: Super Junior _ One More Chance (Tekrarımda olan bir şarkı... Dinlemenizi şiddetle ağlayarak tavsiye ederim.) 

Casperlarım, 

Herkese iyi geceler! Umarım herkes iyidir. Yazdığım en zor bölümlerden biri oldu. Yazarken beni çok ağlattı. Tabii, şarkının etkisi de büyüktü bunda ama... Neyse... Ağlattı işte. Kendi sözlerim bana dokundu. İronik! Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bundan sonraki bölüm için ufak bir müjdem var. Ji Chang Wook'un ağzından olacak. Onun da nasıl hissettiğini bilmemiz gerekiyor artık. Bundan sonra bir müddet melankolik devam edeceğiz. Siz de bunun farkındasınızdır. Affınıza sığınıyorum. Sizleri seviyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. 

Saranghae 

Deniz UZAY  

Mindeulle // Ji Chang Wook & Park Hae JinWhere stories live. Discover now