M.1.14

306 23 6
                                    

***

Hoş bir öpücük için X
Sımsıkı sarılmak için O


***

Üçümüzün geçirdiği güzel ve garip günden sonra Chang Wook ile görüşmelerimiz ve konuşmalarımız azalmıştı. Bunun yeni başladığı dizi ile alakalı olduğunu biliyordum. Bir işe başladığı zaman gözü kimseyi görmezdi. Tüm dikkatini işine verirdi.  Ben her ne kadar onu anlasam da melankolik ruhum anlamıyordu. Tek istediğim onunla birkaç kelime konuşabilmekti. Sadece arasa 'Merhaba. Nasılsın? Ben iyiyim. Çalışıyorum. Seni sonra ararım. Hoşçakal.' dese bu kadarı bana yeterdi. Ama işte şimdi kafemde oturmuş, suratsız bir şekilde müşterilerimi izliyordum. Öğlen saatlerindeydik. Bu yüzden kafe oldukça kalabalıktı. Kapı açıldı ve hayırsız arkadaşlarım içeri girdi. Hızla oturduğum yerden kalkıp onlara atıldım.

"Siz nerelerdesiniz ya?!" dedim sitem kokan bir sesle.

"Birileri bizi çok özlemiş." dedi Ma Roo gülerek kollarını bana dolarken. Geri çekildim.

"Siz neredesiniz kaç gündür?" dedim ellerimi göğsümde bağlayarak.

"Ben Busan'a gitmiştim. Bir filmin afiş çekimlerini yapmak için. Hatta sana mesaj attım. Telefonuna bakmıyor musun sen?" dedi Ma Roo kaşlarını çatarak.

"Ben de konferans için Japonya'daydım. Sana mesaj attım. Fotoğraflar yolladım. Hiçbirine geri dönmedin. Asıl sana sormalı, neredesin diye." dedi Ha Won ellerini beline koyarak.

"Ah, ben..." diye başladım ama duraksadım. Aklıma ilk cümlesi takıldı.

"Mesajlar mı?" dedim kaşlarımı çatarak. Mesaj almamıştım.

"Evet. Sana çok mesaj attık." dedi Ha Won omuz silkerek.Hızla telefonumu kontrol ettim. Mesajlar orada duruyordu. Niye hatırlamıyordum? Kaşlarımı çattım. Bunu düşünmeyi sonraya bıraktım.

"Ah, evet! Fark etmemişim. Gelin, size vermem gereken bazı haberlerim var." dedim onları kollarından çekiştirerek. Kasanın yanında duran bar tipi masaya çektim. 

"Sizi iki tane bomba haberim var." dedim ellerimi açarak. Meraklı gözlerle tüm dikkatlerini bana çevirdiler.

"Diğerine nazaran daha küçük olanıyla başlıyorum." dedim iç çekerek ve hemen peşine ekledim.

"Çizimlerim için bir yayın evi ile görüştüm. Daha doğrusu onlar beni daha önce aramışlardı ama ben pek istememiştim. Son günlerde iyice düşündüm ve bunu yapmaya karar verdim .Onları aradım ve eğer hala istiyorlarsa kitabı çıkaracağımı söyledim. Hemen kabul ettiler. Onları elimdeki çizimleri attım. Bir tür romantik komedi olacak. Bir webtoon olarak her hafta bölümleri atacağım. Sonrasında seri halinde kitaplaştıracaklar." dedim hızlı hızlı. Ha Won ve Ma Roo yüzüme şok olmuş bir ifadeyle baktılar. Onları dürterek donuk ifadelerinden uyandırdım. Kollarını aynı anda bana doladılar. 

"Tanrım! Sonunda! Sonunda şu inadından vazgeçtin. Bir Webtoon!!! Rüya gibi... O kadar mutluyum ki şu an!" dedi Ha Won beni iyice sıkıp kemiklerimi kütürdetirken.    

"Nefes alamıyorum." dedim mızmız bir sesle. Beni duymazdan gelip daha da sıktı kollarını. Ma Roo hızla saçlarıma bir öpücük kondurdu.

"Daha fazla dayanamayacağını biliyordum. Doğru kararı verdiğini görmek güzel." dedi Ma Roo içten bir gülümsemeyle. Aramızdaki sevgi baloncuğu Ha Won'un merakı ile uçtu.

"İkinci bomba haberin ne, söyle bakalım!" dedi ellerini hızlı hızlı çırparak. Bir anlığına duraksadım. Endişeyle dudağımı ısırdım. Sadece Ha Won olsaydı bu haberi büyük bir neşeyle verirdim ama şimdi bir de Ma Roo vardı. Onun karşısında gülerek Chang Wook ile sevgili olduğumu söylersem kırılabilir, üzülebilirdi. Kararsız kalmıştım. Bir anlığına heyecanla atılmıştım ama şimdi düşününce heyecanım sönmüştü. Kafamı eğip masanın üstündeki telefonuma parmağımın ucuyla vurmaya başladım. O anda Tanrı bana acımış olmalı ki, bir müşterinin seslenmesi ile o tarafa döndüm. Hızla onların yanına gittim. Geri döndüğümde bıraktığımdan daha şaşkın duruyorlardı. Ha Won elinde tuttuğu telefonumun ekranını bana doğru çevirdi. Chang Wook mesaj atmıştı.

⛤⛤⛤⛤⛤

jichangwook
Bu akşam seni görebilir miyim?
Özledim.

⛤⛤⛤⛤⛤

Dudağımı kemirip endişeyle yüzlerine baktım. Tek görebildiğim şaşkınlık ifadesiydi. Gördüklerini anlamlandırabilmiş değillerdi. Haksız da sayılamazlardı. Ben bile hala tam olarak inanabilmiş değildim. Şaşkınlık buzları ilk çözülen Ha Won oldu.

"Demek, ikinci bomba buydu. Bize büyük bir açıklama borçlusun, Yeom Mi!" dedi Ha Won elindeki telefonumu sallayarak. İç çektim. Haklıydı. Onlara yaşadıklarımızı anlatmaya başladım.

Şarkı: EXO_ XOXO

Casperlarım!

Keyifler nasıl? Ben de biraz iyi biraz kötü. Bu aralar çok yorgunum. Çok çalışıyorum. Öyle ki aşkıma bile vakit ayıramıyorum. Çok üzülüyorum. Neyse ki zor da olsa bu bölümü yazdım. Biraz uykumdan ödün verdim ama olsun. Kocacığım için değer.

Her neyse... Bölümü beğendiğinizi ümit ediyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizleri seviyorum.  Kendinize iyi bakın. Havalara dikkat edin!

Saranghae

Deniz UZAY

Mindeulle // Ji Chang Wook & Park Hae JinWhere stories live. Discover now