Bölüm 60

8.2K 932 411
                                    

Jungkook'un Anlatımından

Gözlerimi açtım.

Tanıdık lambaya gözüm takıldı önce, daha sonra yavaş yavaş gözlerimi etrafta gezdirdim. Odamdaydım, tekrar.

"Jungkook?"

Mihera'nın sesi hemen yanımdan geliyordu, gözlerimi birkaç kere kırparak yattığım yerden doğruldum. Güneş odama dolmuştu, yine de sokaktan herhangi bir ses gelmiyordu.

Saat daha erken olmalıydı.

Mihera'ya döndüm ve tıpkı bıraktığım gibi olan haline baktım. Gülümsedim, beni taklit edercesine yüzünde küçük bir gülümseme oluştu.

Saniyeler sonra onu kollarıma almıştım.

Kalp atışlarını göğsümde hissederken, tekrar huzurla gözlerimi kapattım. Buradaydım, tekrar ait olmadığımı düşündüğüm yere dönmüştüm ama artık her şey daha basit görünüyordu.

Mihera buradaydı, o yanımda olduğu sürece nerede olduğumun pek bir önemi yoktu.

Teşekkür ederim.

İçimden geçirdiğim şeyi duyduğunu belli edercesine kollarını biraz daha sıkı bana sardı. Keşke böyle kalabilseydik, sonsuza dek.

İkimizin de ömrünün birer sonsuzluk olması gerekirken, kader bizden bu şansı almıştı. Yalnızca birimizin yaşayacak sonsuz zamanı vardı.

Ben bir gün öleceğim düşüncesi ile yaşamıştım, şimdi elimde sonsuz bir hayat vardı ama Mihera'yı yanımda tutmak dışında istediğim hiçbir şey yoktu.

Ben sonsuza dek yaşamak istemiyordum, o yanımda olmadıkça sonsuzluğun bir anlamı yoktu.

Bu yüzden bir çözüm bulamazsak, ölenin o olmasına izin vermeyecektim. Bedeli ne olursa olsun hayatta kalanın o olmasını sağlayacaktım.

Kurban edilecek bir ruhtan fazlasıydım onun için, bunu bilmek bana yeterdi. Gözlerimi kapatacaksam, ruhum diğerlerinin arasına karışacaksa bile önemli değildi.

"Baban ve abin uyanmadan gideyim ben."

Mihera'nın kısık sesini duyunca kollarımı ondan ayırdım. Söylediğine göre zaman algısı iki evrende çok farklıydı, biz orada günler geçirmiştik ama dünyada sadece bir gece bitmişti.

"Seni bırakayım mı?" Kafasını iki yana salladığında ayağa kalktım. O da kalktığında kapıya yöneldik, sessiz evde sadece adım seslerimiz duyuluyordu.

"Vay be, resmen seninle kaç gün geçirdim ama babamların haberi bile olmayacak." Merdivenden inerken Mihera'ya baktım. "Ben bu zaman olayını sevdim, arada kaçamak falan mı yapsak?"

Sırıtıyordum ve cümlemin sonunda göz kırpmıştım. "Neden bu sırıtışın altında kötü şeyler olduğunu düşünüyorum?" Dış kapıya ulaştığımızda, kapıyı açtım ve dışarı çıkmasını bekledim.

Kapıyı arkamdan aralık bırakarak, onu takip ettim ve basamakların sonunda durması için kolunu tuttum. "Kötü şeyler derken?" Muzip bir tavırla sorduğumda derin bir nefes verip gözlerini kaçırdı. "Kötü şeyler işte Jungkook."

"Kötü şeyler demen biraz kalbimi kırdı," Yüzüm onunla aynı hizaya gelsin diye hafifçe eğildim ve gözlerini gözlerime sabitledim. "Ben gayet iyi şeyleri kast ediyordum, hatta baya iyi ve eğlenceli."

Kısa bir süre dudaklarına bakarak, tekrar gözlerimi gözlerine çıkardım. Onunla böyle oynamak çok eğlenceliydi, bir kızın utanmasının bu kadar hoşuma gideceğini önceden biri bana söylese, yüksek ihtimalle siktiri çekerdim.

Elyora | JJK ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora