Bölüm 17

8.6K 1.3K 517
                                    

Bol bol yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar 🍷

Jungkook'un Anlatımından

"O sehpadan ayaklarını çekmezsen kahveyi kafandan aşağı dökeceğim."

Abim, karşısında duran Namjoon hyunga bağırdığında herkes onlara döndü. "İyice ev hanımına döndün Jiyong, katlanamıyorum artık sana." Söylenmeye devam ederken aynı zamanda da ayağını çekti.

Abimi bu konularda zorlamayı kimse istemezdi. Titizliği tuttuğu zaman çok zor bir insan oluyordu.

"Ben bu halinden oldukça memnunum, hepinizden bu performansı bekliyorum."

Ji Eun noona gruptaki tek kız olarak, yani sevgilileri hariç tek kız olarak onların pasaklı hallerinden yılmış olmalıydı.

"Çok bekleyecekmişsin gibi bir his."

Yoongi hyung yamuk gülüşü ile konuşup, kahvesinden bir yudum almıştı. Kalabalık olduğumuz için koltuklarda sıkış tepiş oturmak istememiş ve yere oturarak, sırtını Taehyung'un bacaklarına yaslamıştı.

"Soo Hee'ye bunu söyleyeyim de gör." Ji Eun noona oldukça etkileyici bir tehditte bulunmasına rağmen, Yoongi hyung sadece omuz silkti. "O benden daha beter bu konuda."

Hoseok hyung ve Jimin sesli bir şekilde güldüğünde, ben de onlara katılmıştım. Genelde hep beraber bir araya gelmekte zorlanıyorduk, bugün bir istisna sayılırdı. Abimin arkadaşları ve benim oldukça az sayıda olan arkadaşlarım bizim evde toplanmıştık.

Abimin arkadaşları demek komik geliyordu, o kadar çok vakit geçiriyorduk ki artık benim de arkadaşım olmuşlardı.

"Lan evin küçüğü," Bana seslenen Jin hyunga kaşlarımı kaldırarak baktım. "Bana şeker getirir misin?"

Cümlenin başındaki kabalığı ve sonundaki kibarlığı gözlerimi devirme isteği uyandırmıştı. Abim bana kaş göz işareti yaptığında, iyi bir ev sahibi olarak kalktım ve mutfağa gidip şekerliği aldım.

Kabalaşma Jungkook, onlar ne olursa olsun senden büyük.

"Buyur hyung." Önüne koyduktan sonra yerime oturdum. "Sağol tavşancık." Yüzümü buruşturdum, komik miydi yani bu?

"Jungkook." Jimin bana seslenince kafamı ona çevirdim. "Bir şey isteyeceksen kalk kendin al Jimin, ev sahibiyim ama hizmetçi değilim." Jimin şaşkınlıkla gözlerini büyüttü.

"Sakin ol, gerizekalı. Senden bir şey isteyecek kadar delirmedim ben. Sana soru soracağım." Yüz ifadesinden anladığım kadarıyla çok hoşlanmayacağım bir soruydu ama yine de kafamı onaylarcasına salladım. "Sizin sınıftan bir çocuk, o gün çok kötü bakıyordu sana ve omuz attı. Kim o, ben hiç tanımıyorum?"

"Omuz mu attı? Bir mesele mi var?"

Abim anında konuya ortasından atladığında, Jimin'i dünyanın bir numaralı aptalı seçmiştim. Bunu burada sormaya ne gerek vardı, abimden bin adet öğüt dinleyecektim şimdi.

"Yok ya ne meselesi, gereksizin biri işte." Taehyung gözlerini kıstı. "O gün sınıfta bir kıza sarkan it yüzünden sinirlendim falan diyordun, o it bu çocuk mu?" Kafamı salladım.

"O kız kim Jungkook?"

Min Ah ortamdaki unuttuğum varlığını hatırlatmak istercesine konuştuğunda omuz silktim.

"Mihera'ydı."

Min Ah'ın bakışlarından geçen siniri gördüğümde, gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Tüm kızlar mı aynı olurdu ya? Hepsi karşıda bir rakip görünce kafayı yiyip, kıymet bilir hale geliyordu.

Elyora | JJK ✓Where stories live. Discover now