Bölüm 28

7.9K 1.2K 770
                                    

😘

Mihera'nın Anlatımından

Kızgındım, belki de üzgündüm.

Ya da her iki duyguyu da damarlarımda barındırıyordum. Derin bir nefes aldım ve yürümeye devam ettim, son beş gündür fazlasıyla dalgındım.

Normalde Jungkook'u takip etmeyi denemiştim, hatta ne olduysa o gün olmuştu. Öpmek için yanlış zamanı tercih etmiştim ve ters tepmişti.

Bu seferki karşılaşmamızda ise hiçbir art niyeti ya da suçu bünyemde barındırmıyordum. Jae ve Lisa Görsel Sanatlar Fakültesinde buluşacaktı, beni çağırdıklarında ise kabul etmiştim.

Her şey beni kasıtlı olarak itekleyip düşmemi sağlayan ve yardım bile etmeden beni orada bırakan kız yüzünden olmuştu. Kafamı kaldırdığımda ise Jungkook'u görüp, bana uzattığı eli tutmak zorunda kalmıştım.

Yanındaki kız arkadaşı bana gerçekten hoş olmayan bir bakışla bakıyordu ve az önce düşmeme sebep olan kızı anımsattığı için sinirimi ikiye katlamıştı.

Aslında laf sokmayacaktım fakat onları takip ediyormuşum gibi olayı lanse etmeye çalışınca ters çıkışmıştım işte. Bir insan fakültenin içinde dolaşamaz mıydı? İlla takip mi etmem gerekiyordu?

"Üç tane tost alabilir miyim?" Kantinden içeri girdim, beni ilk defa görüyormuş gibi tepki veren insanlardan artık haz almıyordum ve bu son yaşadığım olaylardan dolayıydı.

Kendime bir yer seçip tostlarımı yemeye başladım, kimseyle konuşmak istemiyordum. Jae'ye bile bu olaydan bahsetmemiştim, onu korkutmak istemiyordum.

Daha Jungkook'tan kendimi koruyamıyorum, sizi korumam mümkün değil diyemezdim.

O benden huzursuz oluyordu ve bunu kırıcı bir dille sevgilisinin yanında yapmayı tercih etmişti. İyi biri  olduğuna emindim ama düşüncelerim değişmeye başlamıştı.

Onu rahatsız ediyorsam söylemesi gerektiğini kaç kez belirtmeme rağmen bunu yapmamış ve beni rezil etmeyi tercih etmişti. Kalbimin kırıldığını fark edebiliyordum ve ilk defa görevi çok da umursamıyordum.

Tanıdık gülüşme sesleri kulağıma ulaştığında gelenlerin kim olduğunu anlayarak ölmeyi diledim. Jungkook ve arkadaşları kantine girmişti, keşke oturmak için buraya seçmemiş olsaydım.

"Gidip Mihera'ya selam vereceğim."

Kafanı kaldırma Mihera, sakın bunu yapma.

"Jimin, gel buraya."

Jungkook'un uyarısını duydum ve ağzımdaki bitmeyen lokmayı çiğnemeye devam ettim. Ben ona ne yapmıştım da benden bu kadar nefret etmeye başlamıştı?

Görevini yerine getirmeye çalışırken bile onun adına üzülen biriydim. Şimdi ise daha da fazla üzülüyordum; onun kim olduğundan haberi yoktu ve bense sorgusuz sualsiz bu işe bulaşmıştım.

Sırf kaderlerimiz bir yazıldığı için.

Kafamı iyice masaya gömdüm ve onların bakışlarını umursamamaya çalıştım. Üçü de bana bakıyor gibi geliyordu ama hiçbiriyle göz göze gelmemiştim.

Elyora | JJK ✓Where stories live. Discover now