BP- 45

3.4K 127 21
                                    

Hava biraz serinlemişti ama hala balkonda durmaya devam ediyordum. Vücudum alev alev yamıyordu ve dudağımın kenarı karıncalanmıştı ve titriyordum. Sadece basit bir öpücüktü. Öpücük bile değildi. Hiçbir şey ifade etmiyordu bile ama titremekten kendimi alamıyordum ya da bir saattir o anı düşünmekten. Utanç. Şu an içinde bulunduğum durum tam olarak buydu. Utanıyordum. Ömer yatmamı tembihleyerek uyumaya gitmişti. Yalnız kalmak istediğimi anlamış olamalıydı. Eğer beni yalnız bırakmasaydı yanında utançtan ölebilirdim. Gözümde o anki sahne canlanıyor ve bir camın binlerce parçası gibi etrafa yayılıyordu ve kendimi düşünmekten alamıyordum.

Gözlerimi kapatarak basit bir şey olduğunu hatırlattım. Yüzüme bir gülümseme yayıldığında kendime inanamadım. Gözlerimi açtığımda hala gülümsüyordum. Birden içimi bir sevinç kapsadığında kendime inanamadım. İlk defa bir erkekle bu kadar yakınlaşmıştım. Birden bire bu kadar içimin huzurla dolması beni şaşırtmıştı. Alışık olduğum bir durum değildi.

Tekrar yıldızlara baktığımda düşündüğüm şeyler artık değişmişti. Görüş açımda Ömer'in dudakları vardı, nefesinin yüzüme çarpışı, kokusu... Yüzüm tekrar kıpkırmızı olurken yeniden gülümsedim.

Sonra kaşlarım çatıldı. Neden bu kadar mutluydum? Neden kendimi bulutların üzerinde hissediyordum? Neden? Bedenim şu an benden alakasız davranıyordu. Böyle hissettiğim için kendimden nefret ettim. Babam ölmüşken böyle şeyler yaptığım için kendimden utandım. Nasıl bir evlattım ben?

Peki ya babam? Babam nasıl bir babaydı?

Beni seven, destek veren, yanımda olan biri miydi?

Hayır.

Ben ölsem babam üzülür müydü?

Belki evet ama hayatına çok kolay bir şekilde devam ederdi. Şenay'la hayatlarına kaldıkları yerden devam ederdi. Hatta ayak bağı olmaktan kurtulmuş olduğum için sevinirlerdi bile.

Oturduğum yerden kalkarak evin içine girdim. Uykum yoktu. Ömer'in yanına gitmek istemiyordum. Salona giderek kanepeye oturdum. Ömer'in getirdiği şalı alarak üzerime örttüm. Belki biraz burada oturabilirdim.

Sıcaklık. Boğazım kurumuştu. Gözlerim aralandığında yumuşak bir yerde yattığını fark ettim. Belimi sımsıkı kavrayan bir el vardı. Gözlerimi ovarak arkamı döndüm. Ömer'i masum bir şekilde uyuyordu. Buraya ne zaman geldiğimi hatırlamıyordum. Başımı tekrar yastığa gömdüğüm de gözlerimi sımsıkı kapattım. Hala uyumaya ihtiyacım vardı. Ömer'in üzerinde hiçbir şey yoktu. Sol omzunda birkaç tane ben vardı. Elimi götürerek belli belirsiz benlerin üzerinde geçirdim ve eğilerek minik bir öpücük kondurdum. Ömer birden kalkarak beni belimden kavradı ve yatağa bastırdı. Çığlığımı engelleyemedim. Gıdıklamaya başladığında kıkırdadım. "Ömer yapma! Gıdıklanıyorum! Bırak."

Durarak bana baktı, göz göze geldiğimiz de dün gece aklıma geldiği için kıpkırmızı olarak gözlerimi kaçırdım. Üzerime eğilerek yanıma yaklaştı. Nefesimi tutmuş bir şekilde ne yapacağını bekledim. "Beni mi izliyordun?" Muzip bir tavırla bana bakıyordu.

"Hayır," sesim itiraz doluydu ama yinede kıkırdamaktan kendimi alamamıştım. Beni tekrar gıdıklamaya başladı. Tekrar kıkırdadığım da göz göze geldik.

"Çok güzel gülüyorsun."

Kaşlarım çatıldı, bana iltifat edilmesinden hoşlanmıyordum. "Çatma o kaşlarını, ben güzel diyorsam güzel, itiraz edemezsin."

"Hadi ya sen ne dersen ben onu mu kabul edeceğim?" Diyerek itiraz ettim.

"Evet, edeceksin." Tekrar gıdıklamaya başladığında kıkırdadım. "Ben kahvaltı hazırlamaya gidiyorum," diyerek yataktan çıktı. Arkasından ona baktığımda gülümsememi engelleyemedim. Sonra yatakta dans etmeye başladım. İçimi yeniden bir mutluluk kaplamıştı. Sebebini bilmiyordum ya da neden bu kadar Mutlu olduğumu. Bildiğim tek şey dans etmek ya da kıkırdamaktı.

Bir süre daha tembel tembel yatarak yataktan kalktım. Başımı kaşıyarak odadan çıktım. Ömer'in odasının hemen yanındaki Ecrin için ayırdığı odaya ilerledim. Kapıyı açtığımda düzenli eşyalar aynı yerinde duruyordu. İçeri girerek eşyalara baktım. Cıvıl cıvıl kız kıyafetleri, fotoğrafları, takıları, parfümleri... Her yerde pembenin ağırlığı vardı. Bir fotoğrafını alarak objektife gülümseyen kıza baktım.

"İrem?" Ömer sorgulayıcı bir şekilde içeri girdi.

"Hiçbir şey yapmadım, sadece bakıyordum," diyerek cevap verdim. "Onu özlüyor musun?" Fotoğrafımı elimden alarak kendisi bakmaya başladı.

"Ölüp ölmediğini bile bilmiyorum," dedi.

İçimi bir acı kapladı. Ecrin'i hala seviyordu, onun için önemliydi. Birden neden bu kadar üzüldüğümü bilmiyorum ama o kızı sevmesini istemedim. "Hala Ecrin'i seviyor musun?" Nefesimi tutarak vereceği cevabı bekledim. Bana baktı daha sonra bakışlarını fotoğrafa çevirdi. Vereceği cevaptan korkuyordum.

"Bilmiyorum," diyerek fotoğrafı yerine koydu. "Hadi çıkalım buradan," dedi ve kelimi tutarak beni odanın dışına çıkardı.

"Nasıl tanıştınız?" Kendimi engelleyememiştim.

"Babamın sözünü dinleyerek dövüş klübünün yöneticiliğini yapıyor bir yandan da orada dövüşüyordum. Sarp'la aram çok iyiydi, ikimiz bir çok şey yapıyorduk Buğra'dan daha yakındı bana, kardeş gibi büyümüştük, her şeyimiz aynıydı. Ecrin'i bir gün barda gördüm, gördüğüm en capcanlı bir kızdı. Sonra üçümüz takılmaya başladık, Ecrin'i ikimizde sevmiştik ama Ecrin beni seçmişti," Cebinden sigara paketi çıkararak bir tane yaktı. "Sarp hiç sorun etmedi bir süre sonra çok garip davranmaya başladı. Ne olduğunu anlamadık. Bir süre Sarp'ı idare ettik. Geçer diye düşündük. Sonra benimle kavga etti, kötü bir kavgaydı. Sonra bir gün telefon geldi. Ecrin'i kaçırdığını ve bir daha geri vermeyeceğini söyledi."

İkinci sigarasını yakıp bana baktı. Sarp'la vakit geçirdiğim zamanlar olmuştu, beni kaçırmıştı ama bu kadar kötü biri gibi durmuyordu.

"Üç yıldır onu göremiyorum," dedi.

"Sebebi neymiş peki?"

"Bilmiyorum, bir süre sonra öldüğünü düşünmeye başladım. Ne sesini duydum ne de yüzünü gördüm."

"Onu seviyor muydun peki?" Dönüp dolaşıp aynı konuya geliyordum ama merak etmiştim. Ecrin'i sevmiyordum, eğer geri dönerse Ömer beni bırakırdı, beni bırakmasını istemiyordum. Ömer'in yüzüne baktım. Gergindi, kaşları çatılmıştı. Bir an bu yüzü bir daha göremeyeceğimi düşündüm, kalbimin sıkıştığını ve nefes alamadığımı hissettim.

"O zaman sevdiğimi düşünüyordum ama şimdi ise," göz göze geldiğimiz de beklediğim cevabın ne olduğunu bilmiyordum ama ona tuhaf bir bakış attı, "şimdi sevmiyor gibiyim ya da uzun Zaman geçtiği için böyle düşünüyorum ama geri dönmesini istiyorum," dedi.

Kalbim bin parçaya ayrılarak Ömer'e baktım, başımı sallayarak bakışlarımı başka bir yere sabitledim. Geri dönmesini istiyordu hala Ecrin'i düşünüyordu. Benimleyken bile onun için o önemliydi.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin