BP- 18

6.3K 224 27
                                    

Y/N: multimedia da sevdiğim bir söz var, Bela Sokağına da uyacağını düşündüm. İyi okumalar.
Playist: Boy epic: Wicked

Ölümden dönmüştüm ama hayatımda garip hiçbir şey olmamıştı. Hiçbir şey değişmemişti. Merdivenin son basamağındayım, bir adım atsam, kimseler tutamazdı beni, bir adım geriye atsam karanlıktaydım.

Doktor odaya girdiğinde yanıma geldi. Artık hastaneden çıkmak istiyordum.

"İrem Tunahan değil mi?" Kağıda bakarak adımı okudu.

"Evet. Ne zaman çıkabilirim?" Ömer de yanımda doktora bakıyordu.

"İrem hemen hastaneden çıkabilirsin ama sürekli olarak psikologla görüşmen gerekiyor."

"Zaten bir psikologa gidiyorum." Yalan söylemiştim şuana kadar sadece bir kez gitmiştim ama bana deli gözüyle bakan birinin yanına gitmek beni geriyordu. Ömer bana şaşkınlıkla baktı.

"O zaman görüş saatlerini arttır. Bir hafta sonra dikişlerini alıcaz. Geçmiş olsun." Doktor odadan çıktığında derin bir nefes aldım, sonunda çıkabilecektim.

"Psikoloğa gittiğini bilmiyordum."

"Ya evet deli olduğumu herkese söylemem gerekiyor değil mi?" Ömer'in beni deli olarak bilmesi canımı yakmıştı.

"Psikoloğa gittiğin için deli olmuyorsun. İsteyen herkes gidebilir."

Yaptığı açıklama tatmin etmiyordu. Çünkü fikrim hiçbir şekilde değişmeyecekti. Ciddileşmesi beni de ciddileştiriyordu. Bunu sadece ondan beklemezdim.

"Bunu senden beklemezdim." Ona baksam da bana değil dışarıyı seyrediyordu.

"Neyi?" Saçlarının dağınıklılığına bayılıyordum. Düşük bel pantolonu olabilirdim. Tişörtü kaslarını belli ediyordu. Fazlasıyla yakışıklıydı.

"Bir konu hakkında ciddi olmanı beklemiyordum." Dudağımı dişleyerek bir kez daha yan plan görüntüsüne baktım.

"Seni anlayabiliyorum. Çünkü beni sürekli psikologdan psikolağa taşımışlardı. Senin için ne kadar kötü bir durum olduğunu biliyorum."

Ecrin'den sonra kendine eziyet çektirdiğini biliyordum en azından annesinin beni azarlamasından bunu anlamıştım.

"Hadi ben çıkış işlemlerini halledip geleyim sende hazırlan." Odadan çıktığında sessiz geçen bir kaç dakika da kendime düşünme payı bıraktım.

Şimdi ne olacaktı?

Ne yapacağımı, kalan hayatıma nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. Buradan çıktıktan sonra kendime yeni bir sayfa açamazdım. Hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi davranamazdım çünkü çok şey olmuştu. İstemediğim halde bir çok şey yaşamıştım.

Ölmek ve her şeyden kurtulmak istiyordum. Burası bana göre değildi, hak etmediğim bir hayattaydım.

İstemeyerekte olsa yerimden kalktım, kolumda ki dikişler canımı yakıyordu. Giyinmek için çabaladım. Üzerime kazağımı, dar siyah kotumu giydim. Zor olsa da. Botlarımı ayağıma geçirdim ama bağcıklarını bağlayamadım. Yorulmuş ve bileğim acımaya başlamıştı. Odaya Ömer girdi.

"Hadi ama daha hazır değil misin?"

Ömer'e sinirle baktım, bileklerim de dikişler vardı ve hazır olmamı bekliyordu. "Gerçekten de duygusuz ve fazla umursamazsın." Tekrar bağcığımı bağlamaya çalıştım.

Ömer önümde eğilerek elimi çekti. Keyifle bağcığımı bağlayışını izledim. Sıkı bir şekilde bağladıktan sonra kalktı. Hala onu izliyordum. Beni büyülüyordu, hareketleri gülümsetti. Yerimden kalktım ve peşinden yürüdüm. "Ömer beni bekler misin?" Hızlı ve büyük adımlar atıyordu.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin