BP- 12

7.9K 354 9
                                    

Y/N: Kitabı düzenlemeye başlayalı 12 bölüm oldu ve 50K'dan 54K olduk. Birazda olsa artık ve bu beni mutlu ediyor. Oy sayısıda mükemmel. Okuyan herkese teşekkürler!
Multimedia: Bela Sokağı için bir çalışma var.
Playist: Pieces- Red
İyi okumalar..

Sarsılarak uyandırıldım, Sarp heyecanla birilerine emir veriyordu. Etrafa anlamsız bakışlarla baktım, ne olduğunu anlamamıştım. Sarp son kez emir vererek herkesi dışarıda beklemesini, misafirini tek başına ağırlayabileceğini söyledi. Ellerini birbirine sürterek tam yanımda durdu. "Heyecanlı mısın?"

"Umrumda bile değil, çıkar artık beni buradan." Ona sinirle baktım. Çok bitkindim ve artık dayanacak gücüm kalmamıştı.

"Seni bırakmayı hiç düşünmüyorum bebeğim çok işime yarıyorsun."

Ne demek istediğini anlamamıştım, gözlerimi devirerek kafamı oynattım, zaten şuan sadece kafamı oynatabiliyordum. O anda deponun kapısı açıldı ve içeri biri girdi. Akşam olmalıydı, burada ne kadar süredir kalıyordum hiçbir fikrim yoktu. Bağlı olduğum sandalyenin hemen üstünde lamba vardı ve bu lambanın dışında başka lamba yanmıyordu. Gelen kişi lambanın ışığı yüzüne vurduğunda şaşkınlıkla olduğum yerde dondum.

Ömer Sarp'ın tam karşısına gelerek durdu ve ikisi birbirlerine baktılar. "İstediğin gibi tek geldim ve kızı bırak." Demek Sarp'ın dün konuştuğu ve heyecanlı olmasının nedeni buydu.

Sarp gülerek kafasını salladı, "Aa, olmaz Ömer biraz konuşmamız gerekli." Ömer'in çenesinde ki kaslar gerildi ve dişlerini sıktı. Sarp'ın benimle alıp veremediği neydi bilmiyordu. İkisine de şaşkınlıkla baktım. Ömer benim için buraya gelmişti. Benim için. Bu düşünce gülümsememe neden oldu. Bunu yapmak zorunda değildi, yapması içinde bir neden yoktu.

"Kızı bırak dedim. İstediğin benim o değil." Bir an gözleri bana kaydı ve belli belirsiz bir korku duygusu yüzünden geçti, tekrar Sarp'a döndü. Ne halde olduğumu bilmiyordum.

"Neden bu kadar acele ediyorsun? İrem benimleyken çok güzel vakit geçirdi." Sarp arkama doğru dolaşarak, saçlarımı okşadı. Bana dokunduğu anda bütün vücudum korkuyla titredi. Bana artık dokunmasını istemiyordum. Gözlerimi ağlamamak için kırptım. Ömer bir kez daha bana baktı ve sinirli olan gözlerini Sarp'a çevirdi, sıkılmıştı ve kötü bir şeyin olmasından korkuyordum.

"Ne istiyorsun Sarp?" Ömer pes etmişcesine omuzlarını düşürdü. Sarp'ın kıkırtısı bir kez daha duyuldu.

"Ne mi istiyorum? Senin olan her şeyi istiyorum."
Kaşlarım refleks olarak çatıldı, aralarında bir şey vardı. Birbirlerine olan bu nefretin ne olabileceğini düşündüm ama şuan sağlıklı kafayla düşünemiyordum.

"Benim olan mı? Sarp ikimizde aynı imkanlara sahibiz. Şimdi İrem'i bırak."

Sarp elini yanağıma koyarak okşadı, kafamı çevirmek istesem de engelliyordu. "Doğru seçim, İrem güzel kız."

Ömer her an Sarp'ın üzerine atlayacak gibi duruyordu. Sarp hala elini yanağımda dolaştırıyordu. Ömer sinirle Sarp'a bir yumruk geçirdiğinde Sarp hazırlıksız yakalanmıştı. Yere düşerek, tükürdü. Dudağında ki kanı silerek kalkmaya çalıştı, Ömer üzerine çıkarak art arda yumruklarını geçirdi.

Ömer hızla kalkarak yanıma geldi.  Ellerimi çözdükten sonra ayaklarımda ki ipi çözmek için eğildi. O anda deponun kapısı açılarak içeri bir sürü kişi girdi. Korkuyla, "Ömer! Ömer, arkanda..." Lafımı tamamlamama izin vermedi.

"İrem buradan çıktıktan sonra konuşuruz, beni engelleme."

Ellerinde sopa olan kişiler Ömer'e yaklaşarak kafasına vurdu, çığlığımı engelleyemedim. Ömer anında yere yığılmıştı. Sarp'ın yerden kaldırdırlar. Deponun kapısı bir kez daha açıldığında yine içeri birileri girdi ve Sarp'ın adamlarına sardırdılar.

Ne olduğunu çözememiş bir şekilde korkuyla dövüşen adamlara baktım. Hızla ayağımda ki ipi çözerek ayağa kalktım. Bu fırsat bir daha gelmezdi, koşarak kapıya doğru ilerlerken biri bacağımdan tutarak düşmeme neden oldu, kafamı aldığım sert bir darbeyle görüntü bulanıklaştı.

--

Bulanıktı, her yer yine bulanıktı. Pınar'ın heyecanlı sesi geliyordu ama ne dediği anlaşılmıyordu. "Kendine geldi." Üzerime eğilerek yine bir şeyler mırıldandı. Oturduğum yerden hafif dikleşerek etrafa baktım. Ne ara evime, odama getirilmiştim. Başımda hafif bir ağrı vardı. Elimi kaldırarak ağrıyın yere dokunduğum da yara bantlıydı. Odam ilk defa bu kadar kalabalıktı. Ömer sandalyemde, Buğra çalışma masama dayanmış, Onur kapının yanındaydı, Pınar yatağımın kenarında oturuyordu. Aysel teyze uyandığımı gördüğünde ağlayarak odadan çıktı. Melis'i son anda Ömer'in arkasında elini omzuna atmıştı.

Gözlerim Ömer'in yüzünde oyalandı, hiçbir duygu belirtisi yoktu. Sol gözünün altında hafif mordan sarıya geçmiş bir morluk vardı. Dudağında kabul bağlamış bir yara vardı. Sağlıklı gözüküyordu.

"İrem aç mısın? Ne istersin? Böyle rahat mısın?" Pınar'ı aldırmadan Ömer'e bakıyordum o da bana bakıyordu.

"Odadan çıkın." Sesim kısık ve güçsüz çıkmıştı. Pınar ilk bana daha sonra odaya baktı ve yataktan kalkarak odadan çıktı. İlk söylediğimde yapması beni şaşırtsa da şaşırdığımı belli etmedim. Pınar'ın peşinden herkes odadan çıkmaya başladı. En son Ömer kalmıştı.

"Ömer sen kal." Bana baktı ve kafasını sallayarak kapıyı kapattı. Sandalyemi yanıma çekerek oturdu. Ne diyeceğimi ya da ne konuşacağımı bilmiyordum. "Beni neden kurtardın?" Cümleye böyle başlamayı düşünmüyordum ama aklımdan ilk geçeni söylemiştim.

"Çünkü öyle gerekti." Beklediğim ya da umduğum cevap bu değildi. Bundan daha fazlasını hak ediyordum.

"Bana tam cevaplar vermeni istiyorum Ömer, ne yaşadığımı orada bana neler yaptığını bilmiyorsun." Olanları bir kez daha hatırladığımda gözlerimi sımsıkı kapattım.

"Sana ne yaptı?" Ömer dişlerini sıkarak bana bakıyordu. Ona anlatmak istemiyordum, yaşadıklarımı bir an önce unutmak ve hafızamın en derinliklerine gönderip, kilitlemek istiyordum.

"Konuş benimle İrem." Nefes alamadığımı hissederek derin bir nefes almaya çalıştım.

"Pınar!" Pınar hızla odaya girdi ve yanıma geldi. "Odamdan çıkartır mısın?" Ömer bana bakarak bir kez daha beni konuşturmaya çalıştı.

"İrem konuşmalısın, ne yaptığını anlat bana." Kafamı hızla sallayarak, kulaklarımı ellerimle kapatmaya çalıştım. Pınar zorla Ömer'i odadan çıkardı.

Hatırlamak istemiyordum; unutmak ve zihnimin gerilerine atmak imkansız olabilirdi ama hatırlamamak için çaba gösterecektim. Pınar tekrar odaya girerek yanıma geldi.

"Daha iyisin değil mi?" Saçlarımı okşayarak yatağa oturdu. En son kavgalıydık, söylenmemesi gereken şeyler söylemişti. Pınar'ı affedebilirdim. Şuan hiçbir şey umrumda değildi.

"İrem seni anlatmak için zorlamayacağım ama polislerde soruyor. O sana ne yaptı? Neler geçti?"

Bu soruyu sık sık duyacağıma emin olmuştum. Bir süre Pınar'la bakıştık ve ben yatağa kayarak yattım. Üzerimi örterek gözlerimi kapattım. Pınar bir süre daha bekledikten sonra yavaşça yanımdan kalkarak odadan çıktı.

Onlara ne yaşadığımı anlatsam anlamazlardı, o yüzden anlatmak istemiyordum.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin