BP- 22

4.7K 190 8
                                    

Y/N: Herkese iyi okumalar.
Multimedia da bulunan resmi, glbayramON yaptı. Teşekkür ederim canım.
Playist: I'm not yours. (Mutlaka dinleyin!)





Sarp beni eve bıraktığında rahatlamıştım. En azından tek başıma kalacak ve ağlayabilecektim. Ömer'i düşünmemeye çalıştım, bu çok zordu. Mutlu olmasına sevinmem gerekiyordu ama ayrıldığımızdan hemen sonra bu kadar da mutlu olmasını beklememiştim. Telefonum çaldığında umursamaz bir şekilde telefonumu aramaya çalıştım. Bulduğumda kayıtlı olmayan bir numara arıyordu. Gece gece uğraşmak istemediğim için kapattım, arkamı döndüğüm de yeniden arıyordu. Bir kez daha telefonu elime aldım, kararsız bir şekilde telefonu açtım. "Alo?"

"İrem, ben Sarp." Gözlerimi devirerek yatağıma oturdum. Bir, iki saat önce görüşmüştük zaten şimdi aramasının amacı neydi?

"Neden aradın?" Biraz duraksadı, bu kadar sert çıkışıcağımı beklemiyordu.

"Hm, telefon numaranı bulup seni kaydettim ve sende beni kaydet diye aramıştım." Bir kez daha gözlerimi devirdim.

"Tamam kaydederim." Biraz daha duraksadı, daha sonra iyi geceler diyerek telefonu kapattı.

Odamdan çıkarak mutfağa indim, susamıştım. Mutfağın kapısı kilitliydi, şaşkınlıkla saate baktım. Koyulan kurala göre bu saatte mutfaktan bir şey alıp yemem ve içmem yasaktı. Odamda su yoktu ve bunun için de sabaha kadar beklemeyecektim. Kapıya vurmaya ve bir yandan da bağırmaya başlamıştım. Merdivenden Şenay indi. Üzerinde sabahlığı vardı. "Bu ne gürültü?" Beni gördüğün de duraksadı. "Ne yaptığını sanıyorsun gece gece?" Ellerini beline yerleştirmiş bana bakıyordu. Aysel teyzede gürültüye uyanmış olmalıydı ki uzakta korku dolu gözlerle bize bakıyordu.

"Bu kapıyı artık kilitleme! Su içermiyorum bile!" Sesim fazla yüksek çıkıyordu. Şenay daha fazla sinirle baktı.

"Aysel, aç kapıyı!" Aysel teyze anahtarları getirerek kapıyı açtı. Şaşkınlıkla Şenay'a baktım. Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum. Merdivenlerden biri daha indiğin de babamla karşılaştım.

"İrem bu gürültü de ne?" Babamın evde olmaması gerekiyordu. Şenay koşarak babamın yanına gitti.

"İrem bana bağırdı. Annesine bağırmaması gerekiyor, olsun ben yine de onu seviyorum." Bir kez daha şaşkınlığa uğramıştım.

"Annene saygılı olmalısın." Babam karısına sarılarak bana baktı.

"O, benim annem değil." Kendimi sıkarak ve heceleyerek söylemiştim.

"Sakın ona kızma, ben kızımı seviyorum." Şenay babamın yanında değişiyordu. Sinirden ağlamak üzereydim.

"İrem seni son kez uyarıyorum, annene saygılı ol." Baba bir kızın ilk aşkı değil miydi? Benim de bir zamanlar öyleydi. Babam gibi birini sevmek, ona benzer biriyle evlenmek istiyordum. Daha sonradan fikrim değişmişti. Baba kavramı bende derin anlamlar ve derin yaralar demekti. Hiç kapanmayan ve sürekli kabuğu koparılan bir yara. Hayal kırıklığıyla babama baktım. Benim babama. Karısına sarılmıştı. Peki burada büyüyemeyen kızı ne durumdaydı, hiç merak etmiş miydi? Ne kadar üzüldüğümü hiç mi görmüyordu? Yaralı ve küçük bir kızdım. Büyümek isteyen ama elinden bütün hakları alınmış kız.

"O benim annem değil." Sesim yorgundu. Bunun kavgasını sürekli yapıyorduk.

Babam bana doğru yaklaştı. Umutla bekledim, belki sarılırdı. En son ne zaman sarılmıştı, ne zaman doğru düzgün konuşmuş, özel bir gün geçirmiştik? Üzerinden çok uzun zaman geçitiği için hatırlamıyordum bile. Babam bana doğru iyice yaklaştı. Elini havaya kaldırmasıyla yanağıma sert bir darbe indi. Hayal kırıklığı ile babama baktım. Sevmesini bekliyordum, sarılmasını, bana bakmasını. Güvende olduğumu beni seven birinin olduğunu duymak istiyordum. Elim otomatik olarak yanağıma gitti. Gözlerim doldu, burada ağlayamazdım. Herkesin ortasında olmazdı. Aysel teyze üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Gururum bir kez daha kırılmıştı.

Buz ParçalarıWhere stories live. Discover now