XXIV.

9.1K 672 46
                                    

01

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

01.01.2019'da yayınlanmıştır.
XXIV. Bölüm

Hastaneden çıkmam bir haftayı buldu. Doktorlar en sonunda evime gidecek kadar sağlıklı olduğuma karar verdi. Kendimi hiç ölümden dönmüş gibi hissetmiyorum. Ağabeylerim, ablam bana bu kadar iyi davranmasa bunun  gerçek olmadığını düşünebilirim.

"Böyle iyi mi?" dedi Sedat ağabeyim arkamdaki yastığı düzelterek. Onun kırışmış göz kenarlarına baktım yavaşça. Bir erkeğe kırışıklık bu kadar mı yakışır?

"Çok iyi abi. Sağol."

"Bugün minik melek bana emanet. İstediğin bir şeyler var mı?"

Minik kelimesi işte böyle güzel kullanılır. Furkan ağabeyim örnek almalı. Yengem çok şanslı bir kadın, çok. Başımı iki yana sallayıp gülümsedim. Ağabeyim sakince yan taraftaki koltuğa oturdu. "Anlat bakalım. Ünlü oyuncu Fatih Soylu ile nasıl tanıştın?"

Bunu söylerken imalı bşr gülüş atması pek hayra alamet değil. İşte ağabey sorgusuna başlıyoruz. Hakan ağabeyim ona anlatmıştır diye düşünmüştüm! Kesin anlatmıştır ama ağabeyim bir de benden duyup, hazır hastayken beni utandırmak istemiş olmalı. "Partide. Irmak'ın avukatıydım. O çok... çekici biri bilirsin, her kadın onu çekici bulur. Anlayışlı, eğer sevdiği biriysen kedi gibi."

"Kıskanmıyor musun?"

"Bazen kıskanıyorum tabi ama bu onun işi. Ne yapabilirim ki?"

Sedat ağabeyim yine boş duramadı ve masada duran meyveleri soymaya başladı. "Ne mi yapabilirsin? Yengen beni gitmeye son derece kararlı olduğum yemeklere gitmekten vazgeçirebiliyor. Bu gücün sende de olduğuna eminim minik melek."

Bunu en büyük ve evli olan ağabeyim ile konuşmak çok garip oldu. Diyecek bir şey bulamadım ve sustum. "Seni üzüyor mu?"

"Hayır. Beni hiç üzmedi. Yani başlarda evet... kalbimi kırdı, gururumu kırdı. Ondan nefret etmek istedim. Ama ondan vazgeçemiyorum. Şu an iyi ilerliyoruz sanırım."

Ağabeyim soyduğu ve dilimlediği elmaları bana uzattı. "Siz kadınlar neden size acı çektiren erkeklere bayılıyorsunuz anlamıyorum."

Elmanın birini bir lokmada mideme indirdim. Ağabeyimin sorusu sayesinde çiğnemeden. Boğazımda kalacaktı!  "Bu öyle bir şey değil abi. Bu... aklınla değil kalbinle hareket eden bir şey ve... olmuyor. Yani aklın o iğrenç biri diye bağırıyor ama kalbin ona bayılıyor, onun için atıyor. Onun böyle hissetmemesi nasıl benim elimde olabilir ki? Nasıl onda olmadığı için kendimde olan bir şeyi söküp atabilirim?"

Ağabeyim sessizce beni izledi. Utanıp ondan bakışlarımı kaçırınca gülümsediğini hissettim. "Sen büyümüşsün Gülsüm. Ne zaman büyüdün böyle?" Gamzeleri ortaya çıktı ve meyveleri soymaya devam etti. "Umarım o adam da böyle düşünüyordur. En kısa zamanda tanışmak istiyorum."

Kusursuz İllüzyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin