VIII.

10.5K 854 73
                                    

23

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

23.02.2018'de yayınlanmıştır.
VIII. Bölüm

Boluda, dağların arasındaki lüks bir otelde, doktorlar nasıl bir seminer verebilir? Bir süredir bunun yanıtını arıyorum. Hala bulamadım. Şoförüm arabanın sıcak kalması için elinden gelen her şeyi yaptı ama yine de soğuğu hissediyorum. Yaz kendini çabuk teslim etmişti soğuğa. Sonbahar ise hiç gelmeden kışa bırakmıştı yerini. Hal böyle olunca on kişiden beşi gripti. Ve sürekli beden değiştiren bir manken olan ben, asla ama asla grip olamam.

"Irmak hanım, istediğiniz yere geldik efendim." Otelin dönen kapılarına baktım ve gülümsedim. Tek yapmam gereken o seminerin yapılacağı odayı öğrenmekti, sadece bu. Keyifle arabadan indim ve otele giriş yaptırdım. Bir günlüğüne kral odasını tuttum. Getirdiğim ufak valizi taşıyan adama bakarken, solda, uzakta biriyle konuşarak kağıtlara bakan Hakan'ı gördüm. Gözlerim anından büyüdü ve o heyecanla valizi elime aldım. "Ben taşırım, gidebilirsin." Adam itiraz edecek gibi oldu ama sonra vazgeçti ve görev yerine döndü. O gittikten sonra derin bir nefes aldım ve saçımı düzelttim. Topuklularımla ona doğru yürümeye başladım. Beni fark etmedi bile. Etrafına hiç bakmıyor bu adam, bu iyi bir şey.  Onun yanından geçecekken ayağım takılmış gibi yaptım ve "Ah!" gibi bir ses çıkardım.

Ani refleksle olsa gerek biri kolumu ve omzumu tuttu. Kendimi yerde bulmadım yani. İçimden beni tutanın Hakan'ın yanındaki adam olmaması için dua ettim. Gözlerimiz buluştuğunda kalbim çok hızlı atıyordu. Otuz yaşındayım ve ilk kez böyle bir şey yapıyorum. Çocukça ve klişe bir plan belki ama işe yarayacağını düşünüyorum. "Yürürken daha dikkatli olmalısın." Hemen doğruldum ve üstümü düzelttim. Tesadüf gibi yapacağım şimdi.

"Böyle bir yerde karşılaşacağımızı hiç düşünmemiştim Hakan bey," derken sesim o kadar ciddi çıktı ki ben bile şaşırdım. Bu kadarı biraz fazla oldu sanki. "Zaten neden böyle bir yerde karşılaşacağımızı düşünesiniz ki Irmak hanım."  Biraz durduktan sonra yanındaki adama baktı ve devam etti. Adam yavaşça yanımızdan ayrıldı, benim kalbim de heyecan dolu sesiyle  kulağımda yankılandı. "Bu sözünüzden başka yerlerde buluşacağımızı düşündüğünüz fikrini mi çıkarmalıyım?"

"İstediğiniz fikri çıkarabilirsiniz." Yanından çekip gidecekken ayağımı burkmuş gibi yaptım ve olduğum yerde kaldım. Ona kaçamak bir bakış atıp yürümeye başladım. Tabi ki zar zor. Güzel rol yaparım, acaba oyunculuğa geçiş mi yapsam?  Manken oyuncular moda artık.

Hızla önüme geçip beni durduran adam ile şaşırdım  tabi ki. Düşüncelerim bile yarıda kaldı. Hakan eğildi ve yavaşça ayak bileğimi elledi. Bende acı çekiyormuş gibi inledim. "Üstüne basamazsın. Şişlik yok gibi görünüyor, ayakkabını çıkarmalısın," diyerek topuklumu, o güzel elleriyle çıkarıverdi. Şaşkın bir ördek gibi ona bakarken valizimi bir eline belimi diğer eline doladı.

"Ne yapıyorsunuz?"

"Hipokrata sadakatimi gösteriyorum."

Kaşlarımı çatmama izin vermeden yürümeye başladı ve bende zıplaya zıplaya onunla yürüdüm. Biraz utanç verici. Pekala biraz değil çok utanç verici!  Asansöre son binenler bizdik. "Kaçıncı kat?"

Kusursuz İllüzyonWhere stories live. Discover now