15. Bölüm

206 15 14
                                    

#23Ekim2011VanDepremi

''Seher!'' Bağırmakla sessiz olmak arasında kalmış iniltiyle gözlerimi araladım. Oldukça zor olmuştu. Gözlerimi açsam bile bakış alanım bir perdeyle saklanmış gibi bir şey göremiyordum. Başıma saplanan ağrıyla homurdandım. ''Kalk hadi!''

''Ne oldu Batu!'' Onun aksine bağırdım.

''Kalk!'' diye diretti. Yorganı tekmelerken doğrulmaya çalıştım. Bacaklarım yüksek yatağımdan aşağı sallanırken kuruyan ağzımdaki ilaç tadını yok saymaya çalıştım. Kollarımın altında hissettiğim sıcaklıkla tekrar kapanan gözlerimi araladım. Batu'nun omuzlarına tutunuyordum ve başım için de boynunun altında bana yer açılmıştı. Bacaklarımı karnının iki yanında sabitlerken kollarıyla beni kavramıştı. Kucağındaydım. Başımı kaldırmaya yeltenip ardımızda bıraktığımız odasına baktım. Batu beni yatağından ayırırken yere yuvarlanmış olan yorgana son bir bakış attım. 

''Nereye gidiyoruz?'' Çatallaşan sesimi duymamasını dilerdim ama soruma cevap vermesi gerekiyordu. 

''Görürsün.'' deyince başımı omzuna tekrar yatırdım. Gözlerim tekrar kapandı.

Vücudumda hissettiğim sarsıntıyla uykumdan tekrar uyanıp, üstünde oturduğum sandalyeye göz attım. Nefes almaya çalıştığımda burnumdan hışırtıya benzer sesler çıktı. Yemekhanedeydik.

''Burada ne yapacağız?'' Ona baktım. Bana, benim gözlerimin aksine uykudan arınmış canlı bakışlarla bakarken, günde kaç saat uyuduğunu merak ettim. ''Saat kaç?''

''Üç.''

Bu üç'ün öğleden sonra olan üç olmasını isterdim ama gecenin körü üç'üydü.

Uzun yemek masalarına kıvrılıp uyuma hayalleri kurarken beni yürümeye zorladığında onu takip ettim. Gri kapının üstündeki kilidi cebindeki anahtarla açarken burada yasak olup da yapmadıkları herhangi bir şey kaldı mı diye düşündüm.

Mutfağın içine girerken her sabah ve akşam önünde durduğum yemek sırasına içeriden baktım.

''Ne yemek istersin?'' diye sordu.

Ona şaşkınlıkla baktım. ''Yemek mi yapacaksın?''

''Tamam, biraz abartılı sordum.'' deyip ellerini havaya kaldırdı. ''Kısa sürede yapabileceğimiz türden bir şey iste lütfen.''

Masum bakışlarına karşı dudağımı ısırıp düşündüm. Aklıma bir şey gelmiyordu. Yani gecenin üçünde yemek yemek hep yaptığım bir şey değildi. İştahım harika sayılmazdı. ''Şaşırt beni.'' diye mırıldandım. Yüzünde oluşan çapkın gülümsemeye arkasını dönüp içeride kaybolana kadar baktım.

Ben de alüminyum ile kaplanmış tezgaha yaslanıp ayakta uyuma planı kurdum. Batu'nun ayak seslerini duyduğumda yerimden kalkıp gergince esnedim. Elinde bir paket ve bir kutu süt tutuyordu. ''Puding.'' diye açıkladı.

Ben kaşlarımı kaldırıp, gecenin bu vaktinde puding yapma fikrine alışmaya çalışırken, o; büyük ocağın önünde durdu. Tezgahın altındaki dolapları karıştırıp bir tencere bulmasına yardım ettim. Hepsi kocamandı ama nihayet küçük bir tanesini bulabildik.

Tencerenin içine paketin arkasındaki tarife göre sütü boşaltıp, paketi tencerenin içine döktük. Ocağı yakmak konusunu beş dakikada çözdüğümüzde bu işlerde iyi olmadığımızı fark ettim.

''Şimdi ne olacak?'' diye sordu. O benden daha kötü durumdaydı.

''Karıştırmamız gerekiyor.'' diye önemli bir noktaya parantez açtım. O bana etkilenmiş bir bakış atarken, ben de yeni yıkandığı belli olan kaşıkların olduğu kutudan bir tanesini aldım. Bu sırada Batu geride kalan çöpleri çöp kutusuna attı.

ÖLGÜNWhere stories live. Discover now