seventy three

2.1K 179 11
                                    

Spot ışıkları gözümü alırken seyircileri seçmeye çalışıyordum.

En önde müdür Choi, sınıf öğretmenimiz Bayan Min, müzik öğretmenimiz Bay Sun ve koçumuz oturuyordu.

Onunda gelmiş olmasına çok sevinmiştim. Davet etmek için yanına gittiğimde

"Astım şimdi de bir solist ha? Tabii ki de geleceğim."

demişti. İşte buradaydı.

Onların arkasına doğru basketbol takımı, tezahürat ekibindeki kızlar ve sınıfımız başta olmak üzere diğer sınıflar vardı.

Takımdakilere bakarken genelden daha uzun biri gözüme çarptı. Abim!

Yanında Min Youn ile birlikte el sallıyor, zıplıyor, heyecanla bana bakıyordu.

Onu fark ettiğimi anladığında yumruk yaptığı elini havaya savurdu.

Gülümseyerek karşılık verdim.

Çok hemde çok heyecanlı olsamda tanıdık yüzler görmek iyi hissettirmişti.

Anne babamı görebileceğimi sanmıyordum ama burada olduklarından emindim. Kesin babam önce mırın kırın yapmış, annem onu serbest bıraktığında da giyinmiş bir şekilde kapıda dikilip

"Oğlunu izlemeye gitmeyecek misin cidden?"

diyerek kendisi onu hazırlanması için odaya sürüklemişti.

Onların bu halini düşününce gülmemek için yanağımın içini ısırdım.

Akortların tamam olduğunu söyleyen Kim Soo hyung yerimize geçmemizi söyledi.

Mikrofonun önünde dikildiğimde sessizce boğazımı temizledim.

Herkese bir göz gezdirdim.

Sang piyanonun taburesine oturmuş, parlayan gözleri ile güvenle bana bakıyordu.

Eun ve Cho Hee iki yanımdaydılar.

Duruşlarını almış, parlayan gözleri ile güvenle bana bakıyorlardı.

Seyirciler coşkuyla, büyüyen gözlerine engel olamayarak bekliyorlardı.

Herkes iyiydi.

Beni bekliyorlardı.

Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım.

Başlayalım o zaman.

sorun değil ; jjkWhere stories live. Discover now