fifty seven

2.5K 235 10
                                    

Gerçek şu ki hayatımın en muhteşem saatlerini yaşadım.

Cho Hee ile başta bizimkileri arayarak gezindik. Fakat herhangi bir izlerini bulamayınca ve bundan sıkıldığımı hissettiğimden dolayı ona aramayı bırakıp artık biz de eğlensek mi diye bir teklif sundum. O da kabul etti.

Birlikte neredeyse tüm eğlence aletlerine bindik ve her birinde de duyduğum tek şey ikimizin harmanlanmış kahkahasıydı.

Korku evine girdiğimizde ise uzunca bir süre hiç sesini duymadım. Sadece soğuk bir gerginlik vardı. Konvoy derinlere doğru ilerledikçe sis yayılmaya başladı.

Yanımda oturmasına rağmen Cho Hee'yi göremiyordum. Tam ağzımı açıp "iyi misin?" diye soracağım sırada çığlığı kulaklarımı doldurmuş, ardındansa narin bedeni bana yaslanmıştı.

Kolları belimi sıkıca sararken elleri birbirine kenetlenmiş olmasına rağmen titriyordu.

''Sakin ol."

diye fısıldadıktan sonra yavaşça ben de kollarımı vücuduna sardım. Bu andan bir mutluluk ile haz alabilecek bir durumun aksine umarım onu yatıştırabilirim diye düşünüyordum. Olayı sonradan hatırladığımda ise kızardım.

"İyisin değil mi?"

"Oh evet, şu an iyiyim. Yeniden gün ışığını görmek gibisi yok."

Gişe çıkışına doğru ilerlerken o suyunu içiyor bense sorularımı yağdırıyordum.

"Şey.."

dedim. Bunu sorup sormamakta emin değildim aslında. Elimi enseme götürerek devam ettim.

"Sakıncası yoksa, ne gördüğün için öyle çığlık attın?"

Son yudumunu yuttuktan sonra bir süre bekledi ve sonra bana baktı.

"Şu aptal bebek."

"Ha?"

dedim.

"Yoksa Chucky'yi mi diyorsun?"

Yürümeye devam ederken gözlerini devirdi.

"Evet."

Ağzımdan kaçan gülüşü tutamamıştım. Bunun üzerine yine bakış açısını bana çevirdi ve koluma vurdu.

"Hey! Bu aramızda."

Masumca başımı sallayarak

"Elbette."

dedim. Sonra bir sessizlik oldu. Hava yavaşça kararıyor ve günbatımına yaklaşıyordu.

Hala bizimkilerden biriyle denk gelmemiş olmak tuhaftı.

Ne zaman döneceğimizi öğrenmek için koçu arasam mı diye düşünerek elimi cebime attım. Telefonumu ararken Cho Hee'nin başını kaldırmış bir yere odaklandığını gördüm.

Hayran hayran dönme dolaba bakıyordu.

Elimi cebimden çıkardım ve yanına gittim. Gözlerimi merakla büyüterek sordum.

"Binmek ister misin?"

Gözlerini odak noktasından ayırarak bana çevirdi. Çok yoğun bir his duydum içimde. Bakışları heyecanla kaplanmış adeta bir kristal gibi parlıyordu.

Sevimlice gülümseyerek başını salladı.

"Lütfen."






sorun değil ; jjkWhere stories live. Discover now