TPL / Bölüm 19: "İşte tam aradığım kişi."

698 27 4
                                    

JUSTIN'İN AĞZINDAN:

"G*tün yiyorsa buraya gel de öyle konuşsana or*spu çocuğu!" Kükremiştim resmen.

"Senden korktuğumu mu sandın Bieber? Ne zaman istersen gelirim," Güldü. "Gerçi şuan tam evinin önündeyim, dışarı çık."

Telefonu kapatıp hemen kapıyı açıp kendimi dışarı attım ve arabasından inip bana doğru yaklaşan, yüzüne her zamanki pis sırıtmasını yayan Brian'ı gördüm.

Telefonda dedikleri beynimde bir kez daha yankılandı, ardından dayanamayıp boğazına yapıştım ve sinir bütün hücrelerimi ele geçirirken sakin olmayı denemedim bile.

Oysa ki sakin olmazsam onu öldürecek kadar ileri gidebileceğimi biliyordum fakat şuan durmak için bir sebebim yoktu.

O benim kızımın yanına tekrar gidip onunla konuşma cüretinde bulunabilmişti.

Ona on metre bile yaklaşması beni deli ederken bu g*t deliği şuan ne kadar sinirli olduğumun farkında mıydı acaba?

Boğazından tutup onu yere yapıştırdıktan sonra karnına bir tekme geçirdim. Bu p*ç tüm bunları hak eden bir herifti. Eğilip suratına birkaç yumruk savurdum. O sırada arkamda birkaç ayak sesi duyduğumda çocukların geldiğini anladım.

"Bana bak seni or*spu çocuğu, bana her istediğin boku g*tün yiyorsa yaparsın ama kızımdan uzak duracaksın!" Yerde öylece yatıyordu. "Anladın mı beni?!"

Cevap vermedi.

Hızlıca bir tekme daha geçirdim. "Anladın mı dedim!" Kükredim.

Yine tepki vermedi. Tam eğilip birkaç yumruk daha atacaktım ki Kevin "Dostum dur," diyerek beni geri çekti.

Ondan kurtulmaya çalıştım fakat bu sefer Jack de beni tutmaya başladı.

"Bırakın!" diye bağırıp ellerinden kurtulmaya çalışıyordum fakat o süre zarfı içinde Brian yerden kalkmış ve alayla bana bakarak sırıtıyordu. Gözleri biraz baygındı ve dişlerine kan bulaşmıştı.

"Tasmasını daha sıkı bağlayın şunun," dedikten sonra güldü ve anında bütün kanın beynime sıçradığını resmen hissettim.

O anki sinirle Kevin'la Jack'i hızlıca ittim ve Brian'a doğru hızlı adımlarla yürüyerek bir yumruk daha geçirdim.

O kadar halsizdi ki ona yumruk atacağımı bile bile bir tepki bile vermemişti. Yerdeyken hala sırıttığını görüyordum fakat bu adamın ciddi anlamda psikopat biri olduğunu kabullendiğim için buna şaşırmıyordum.

Bu sefer John'la Edward beni tutmaya başladı. O sırada Kevin, Brian'a seslendi. "Eğer şimdi s*ktirip gitmezsen ölümünü zevkle izlemek zorunda kalacağız, Justin'in elinden!"

O sırada Brian ayağa kalkıp arabasına yaklaşmıştı bile. Gitmeden önce gülmeyi ihmal etmedi tabi p*ç kurusu.

"Ya bu adamı öldüreceğim, ya da delireceğim benden söylemesi," sinirle söylendikten sonra hemen eve girdim ve telefonu elime aldım.

Alice'in numarasını çevirmeden önce iç sesim 'Bence gidip görsen daha iyi olacak' dedi ve ona hak verip arabanın anahtarlarını kaptım.

Giderken John kolumdan tuttu. "Dostum bırak gitsin, bu kadar kafaya takma."

Kolumu ondan kurtardıktan sonra "Alice'e gidiyorum," dedim ve arabama doğru yürümeye devam ettim.

Bir şey demedi. Diyemezdi de.

Arabama binip bir sigara yaktım ve dudaklarımın arasına yerleştirdim.

ALICE'İN AĞZINDAN:

The Passionate LoveTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang