TPL / Bölüm 17: "Senin geleceğin benim bebeğim"

794 31 9
                                    

JUSTIN'İN AĞZINDAN:

"Sevgilim.."

Mırıldanmasına karşılık "Efendim?" diye fısıldadım.

Olduğu yerde doğruldu ve yatakta bağdaş kurdu. Ben hala yatar pozisyondaydım.

Ciddi ama bir o kadar yoğun bi şekilde gözlerimin içine bakmaya başladı. "Seni seviyorum."

Bunu demesiyle 'dünyalar benim oldu' deyiminin gerçek olduğunu anlamış oldum. Aslında bu söze inanmazdım. Ama tam şuanda inandım. Çünkü gerçekten dünyalar benimmiş gibi hissediyordum.

"Ben de seni seviyorum bebeğim." Kalkıp alnına yumuşak bir öpücük bıraktım.

Sonra güzelliğine bakmaya başladım. Öylece birbirimize bakıyorduk. Güzelliği anlatılamayacak derecede bir şeydi benim için.

Tanrı onu yaratırken üzerinde çok çalışmış olmalı diye geçirdim içimden.

Kendimi tekrar yatağa bıraktım, gözlerimi ondan ayırmadan. O da aynı şekilde bana bakmayı bırakmadan yanıma yattı.

Onu omzumun altına aldım. Elini omzuma koydu. Aramızdaki sessizliği bozdu. "O kadın, yani Ashley," söyleyip söylememekte tedirgindi. "Bu güne kadar ortaya çıkmadı da, neden şimdi tekrardan hayatına girip bok etmeye çalışıyor?"

"Çünkü o dengesiz bir sürtük. Nerede ne bok yiyeceği belli olmuyor. Şuana kadar eminim etrafta sürtmüştür, fakat artık imkanları kısıldığı için benim tekrar ona sahip çıkacağımı sanmıştır," alayla güldüm. "Ahmak."

"Peki, sence bir daha gelir mi evine?" Yine her zamanki gibi tişörtümün üzerine bir şeyler çizmeye başladı.

"Bir süre peşimi bırakacağını sanmıyorum." Bıkkınlıkla iç çektim.

Cevap vermedi. Sanırım Ashley'den hoşlanmıyordu, doğal olarak.

"Ama onu uzaklaştıracağım, sorun olmasına izin vermeyeceğim."

Yine cevap vermedi.

Yerimde biraz doğrulup ona baktım.

"Bebeğim,"

"Mhm?"

"Bana bak," Elimle çenesini tutup kendime çevirdim. "Sana, veya bana hiçbir şey yapamayacak, tamam mı? Bize zarar verebilecek en son kişi Ashley. Bir bok yapamayacağına dair emin olabilirsin. Seni seviyorum ve seni ne olursa olsun, her zaman ve daima koruyacağım. Ne olursa olsun. Söz veriyorum." Dudaklarıyla dudaklarımı kısa süreliğine birleştirip geri çekildim.

Başını salladı.

Tekrar yattım ve onu kendime doğru çektim.

"Justin?"

"Mhm?"

"Bu gece yapman gereken bir iş var mı?"

"Senden daha önemli bir işim yok, neden?"

"Bu gece seninle uyumak istiyorum," yerinde doğruldu. İşaret parmağını uyarıyormuş gibi kaldırdı, "Ama sabah uyandığımda seni yanımda görmek istiyorum, hiçbir yere gitmeyeceksin. Tamam?" Tek kaşını kaldırdı.

Kıkırdadım. "Tamamdır meleğim."

Yanağıma bir öpücük kondurup geri yattı. "İyi ki varsın."

"Sen de sevgilim."

Kıkırdadı, cevap vermedi. Seviyorum bu kızı.

"Uyuyalım mı?" Uykulu sesiyle mırıldandı.

The Passionate LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin