1.Bölüm

24.3K 610 60
                                    

Medya *asel*

Umut! Bu kelime bana çok yabancı geliyor.oysaki umut etmek ne güzel bir şey, umuttan önce bakarsın ardında neler var, veya kimer var diye. Ancak bir şey veya kimse kalmadığı vakit sende umut etmekten kaçarsın.

Ama insanın umudu olmalı bu bir sevgi kırıntısı, bir aile veya tutunabilinecek bir dal, işte bunların hiç biri bende olmadığı için bende artık kafamı böyle şeylerle yormamaya karar verdim.

Daha on sekiz yaşında olmama rağmen tek başıma bu acımasız hayatla mücadele etmeye çalışıyorum. Evet sadece çalışıyorum, ama elde var sıfır. Hiç bir şekilde sonuç alamıyorum. Küçük kardeşime dahi yetemiyorum.

Bazen bu hayatta , bu lanet dünyaya ve kaderime isyan ediyorum. Niye böyle bir yaşantı içerisindeyim diye, sonra kendi kendime diyorum " Böyle düşünme Asel daha beter halde olanlar var. " diye. Böyle motive olmaya çalışıyorum......

Kardeşimin abla diye ağlamasını duyduğum vakit daldığım düşünceler bir toz bulutu olup kayboldu. Oturduğum yerden hızlıca salona bağlı olan balkona koştum. Kardeşim yerde kolunu tutmuş bir şekilde iç çeke çeke ağlıyordu.

Yanına gidip kolunu kendime doğru çevirip baktım, fakat koluna koyduğu elinden dolayı bir şey göremiyordum. Önce kardeşimi sakinleştirmem gerekiyordu. Derin bir nefes alıp.....

" Yunus ablacım bana bakar mısın?..." dedim.

Ama tabikide bakmadı inatçılık yapıyor yine, bende elimi çenesine koyup yüzü bana bakacak şekilde kaldırdım. Bana baktı yaşlı gözleriyle, onun o mavi boncuk gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. Hıçkırıklar arasında....

" Abla bak kedi koluma ne yaptı.. " dedi

Ve kolunu bana doğru uzatıp, elini üzerinden çekti. Kedinin tırmaladığı yeri işaret parmağı ile gösterdi. Çok fena tırmalamıştı vicdansız kedi ben daha kardeşimi öpmeye kıyamezken ona zarar vermişti. Ama kardeşimi korkutmak istemediğimden dolayı sakin bir ses ile sakinleştirmek adına onun ellini tutup çevirip avuç içine soğuk dudaklarımı bastırıp kocaman bir öpücük bıraktım. Ve...

" Bebeğim bak bu ufak bir çizik bunun için korkmana gerek yok.." dedim ve devam ettim.

" Şimdi Mehmet amca nın yanına gidicez ve o da ilaç sürecek ve hemen iyileşecek. " dediğimde gözlerinin parladığını gördüm.

" sihir yapacak dimi abla, Mehmet amca bana öyle söylemişti. " birden böyle söylemsiyle şaşırdım sonra tebesüm edip anlından öptüm ve

" evet bebeğim sihir yapıp kolunu iyileştirecek " dedim. Ah bu çocukların hayal güçleri ulaşılamayacak şeyler fakat çocukları mutlu edecek kadar güzel olabiliyor, işte ben bunu çok seviyorum.

Mehmet amcanın bize bir çok yardımı dokundu. Mehmet amca ile üç yıl önce ailemle yaptığımız kazadan sonra tanışmıştık.

O zaman daha on beş yaşındaydım ve kardeşim yunus efe de üç yaşındaydı. 10 Ağustos ah lanet günüm o tarihi hatırlamak istemiyorum bile ama maalesef hayat bunu yüzüme tokat misali çarpıyor o yüzdendir ki hayattı acımasız olarak nitelendiriyorum. İşte o gün ailecek şahsi arabamızla yola çıkmıştık.

Babam bize verdiği sözü için bizi Bursa' ya tatile götürecekti. Ailecek biz bursaya hayrandık, ve her yıl olduğu gibi o yılda babamdan bizi götürmesi için fazlaca dil dökmüştük.

Babamda " eğer işim çabuk biterse söz sizi götüreceğim. " demişti
Babamın kendine ait bir şirketi vardı imzalaması gereken bir sürü dosya olduğunu söylemişti. İşlerinin büyük bir kısmını bitirdiğini bizimle paylaştı ve " sadece on gün boşluğum var " dediğinde çığlık atıp boynuna kollarımı dolamıştım.

Hiç vakit kaybetmeden yola çıktık. Ben ve Yunus Efe arka koltuklarda emniyet kemerimiz bağlı bir şekilde oturuyorduk tabi Yunus Efe özel koltuğunda oturuyordu. Annem önde babamın yanında oturmuştu. Babam sürücü koltuğunda emniyet kemeri bağlı bir şekilde arabayı sürüyordu. Yolculuğumuz çok eğlenceli geçiyordu, ta ki o kocaman kamyonun üzerimize geldiğini görene kadardı.

BİRAZDA SEN AĞLA #wattys2019Where stories live. Discover now