34. Bölüm

2.2K 102 47
                                    

Merhaba değerli okuyucular. Sonunda bölümü bitirebildim. Yorumlarda görüşmek üzere keyifli okumalar😘😊🥰



“ Hayır, hayır bu olamaz. Asel bizi bırakıp hiç bir yere gidemez.” Evin içi Ezgi' nin bağırışları ile dolup taşıyordu.

“Ezgi sus yeter artık,  o gitti. “ Ezgi  sustu. Gözleri kan çanağına dönmüştü ağlamaktan.

“ Abi şimdi ne yapacağız.”

“ Hiç bir şey Ezgi. Hiç bir şey yapmayacağız.” Ezgi abisine iyice yaklaşmıştı.

“Abi sen çabuk pes etmezsin, şimdi niye ediyorsun.” Genç adam sustu. Ezgi bir daha konuşmadı. Ortam sessizlikle boyanmıştı. Herkes kendi köşesine geçip dakikalarca susmuştu. Ezgi boydan camın önünde gözleri dalmış bir şekilde bekliyordu. Sonra bahçede her zamankinden farklı bir şeylerin olduğunu sezmişti. Abisine dönüp baktı. Bakışları yere eğik her şeyden bir   haber duruyordu.

Ezgi bahçeye yine  bakmıştı. Sonra Ali' nin koşarak eve geldiğini görünce korku ile abisine döndü.

“ Abi bahçede bir hareketlilik var.” Genç adam başını kaldırmış, korku ile bakan kardeşine baktı. Ardından kapı çalınmıştı. Zeynep herkesten önce davranıp kapıya koşmuştu. Ali nefes nefese içeriye girmişti.

“ Abi Asel hanımın evi.” Genç adam hışımla yerinden kalktı.

“ Ne oluyor Ali düzgünce anlat.” Ali derin bir nefes aldı.

“ Abi Asel Hanım’ın tekrardan eve  dönebileceğinin  ihtimalini düşünerek Osman’ı Oraya göndermiştim. Fakat evin önünde polisler ve itfaiyenin olduğunu görünce bize haber verdi. Bir kaç kişiyi oraya gönderdim.  Şimdi gitmemiz gerekiyor abi.” Genç adam kaşlarını çattı.

“ Ali neden oradalar.”

“ Ev yanıyor abi ve evde birilerin olduğunu duymuşlar.” Genç adamın gözleri dehşetle açılmıştı. Ya Asel ise o zaman ne yapacaktı. Beklemeden evden dışarıya çıktı. Peşinden seslenen kızlara hiç aldırmadı.

“ Ali bizi de götür.” Ezgi ve Zeynep yalvarırcasına bakıyorlardı. Ali daha fazla oyalanmamak için kızları da alıp oraya doğru sürmeye başlamıştı.

Genç adam arabayı o kadar hızlı sürüyordu ki önüne herhangi bir şey çıksa durma ihtimali yoktu. Fakat aldırmadı, hızını giderek artırdı.  Asel’ in geri dönmemesini umuyordu. Saniyeler saatlermiş gibi geliyordu. Yol akmıyordu, sanki santim santim ilerliyordu. Genç adam sabırsızlanıyordu.

Nihayet ev görünmüştü. Hızını düşürerek evin önünde durmuştu. Siren sesleri, alevin o parlak rengi ve ardından çıkan kapkara duman genç adamı dehşette düşürmüştü. Oysa ki bu tür olaylar ona her zaman normal geliyordu. Ama şimdi sevdiğinin orada olma ihtimalini düşünmek bile istemiyordu.

Arabadan  hızla indi. Kalabalığın arasına girdi.  Polisler sarı şeritti çekmiş kimsenin o tarafa geçmesine izin vermiyordu.  Genç adam aldırmadı, önüne çıkan herkesi iterek ilerliyordu. Polisler geleni fark etmiştiler. Önünde durdular.

“ Buraya geçemezsiniz beyefendi.” Genç adam sinirle soluyordu.

“ Bırakın burası benim tanıdığımın evi orada olabili..” cümlesini bitirememişti. Çünkü içerden çıkanlarla kelimeleri teker teker yutmuştu..





“Nereye gidiyoruz.” Genç kız bıkkınlıkla söylemişti. Saatlerdir yoldaydılar. Neredeyse on üç saat dile kolay. Arabayı kullanan kişi  görünmemek için konuşmayı bırak genç kız ile göz göze bile gelmiyordu. Gelirse eğer kendisini tanımasından korkuyordu.

Genç kız cevap alamayacağını  anladığı zaman babasının sakladığı telefonu eline alarak babasını aradı. Çok geçmeden telefon açılmıştı.

“ Kızım.” Genç kız gözlerini yumdu. Duymak istemiyordu bu sözcüğü en azından mantıklı bir açıklama yapılana kadar...

“ Şu gönderdiğin adam bir türlü nereye gittiğimizi söylemiyor.” Sitem etmişti. Erdem bey kızının bu tatlı sitemine tebessüm etmişti.

“ Bayburt' a geliyorsunuz kızım.” Genç kızın gözleri şaşkınlıkla büyümüştü.

“ Bayburt mu? “

“ Evet güzel kızım dakikalar sonra benim yanımda olacaksın.” Genç kız sustu. Erdem bey konuşamayacağını anladığında.

“ Buraya gelince her soruna  cevap bulacaksın güzel kızım.” Derin bir nefes aldı. Ardından konuşmadan telefonu kapattı. 

Genç kız bilinmezlikler arasında kaybolup gidiyordu. Bu kadar şeye nasıl dayanabildiğini kendisi bile bilmiyordu.

Asel' den....

Kafamda o kadar çok soru vardı ki bunları nasıl dile getirebilecektim cidden bilmiyorum. Ben tüm olaylardan kaçıp kardeşimle huzurlu bir hayat sürdürmeyi planlarken, birden ailemin yaşadığını öğrenmiştim. O kadar ani olmuştu ki hala inanamıyordum. Evden çıkmadan önce bir kağıda bir şeyler karalayıp bırakmıştım. Hiç birine kızgın veya kırgın değildim. Kızlara ve Ares' e  çok değer veriyorum. O kâğıtta  ona dönebileceğimi söylemiştim. Evet yazdığım gibi ona  dönecektim ama ne zaman dönerdim bundan ben bile emin değilim.

Düşüncelerimden sıyrılıp kollarımın arasındaki kardeşime daha çok sarıldım. Bir ara mola vermiştik. O sırada Yunus Efe uyanıp nereye gittiğimizi sormuştu. Bende süpriz diyerek başka bir şey diyememiştim. Kardeşimin anne ve babamızı göreceği zaman vereceği tepkiyi çok merak ediyorum. Benim kadar  tepkili olmayacağından adım kadar emindim.

BİRAZDA SEN AĞLA #wattys2019Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum