Erotik kitap mı? -

Start from the beginning
                                    

Şuan öpmesi değil de beni kendine bastırması daha da tahrik ediyor beni ve hemen öpücüğüne karşılık veriyorum. Öpücüğüne karşılık verdiğim an bundan cesaret almış olmalı ki dilini ağzımın içine kaydırıyor. O diliyle ağzımın en derinlerini keşfederken dayanamayıp alt dudağını dişliyorum. Ve boğazından bir hırıltı çıkartarak bulunduğumuz dans sonu pozisyonumuzu değiştirerek beni lavabonun kenarındaki mermere oturtuyor. Öpmeye devam ederken bir elini de bacaklarımda gezdirmeye devam ediyor, diğer eli ise başımı sımsıkı bir şekilde kavramış daha derin öpmek adına yüzümü yüzüne bastırıyor. Ellerini bacaklarımdan yukarı kaldırıp bel kıvrımıma getiriyor ve bir süre okşamaya devam ediyor.Uzun parmaklarının tenime her değişinde beni nasıl tahrik ettiğini bilse bunu daha sık yapar sanırım. Çünkü gerçekten şuan tahrik oluyorum.

Bacaklarımı beline dolayıp kendime doğru çekiyorum. Sanırım bu hoşuna gidiyor ve dudaklarını dudaklarımdan ayırıp boynuma ıslak öpücükler kondurmaya başlıyor. Dilini boynuma değdirip emmeye başlamasıyla daha fazla dayanamayıp kafamı geriye doğru yaslıyorum.Boynumda gezinmeye devam ederken dudaklarını göğüslerimde hissediyorum bu sefer. Öpücüklerini sıralarken birden ısırıyor ve daha fazla dayanamayıp inliyorum.Elini iç çamaşırımın kopçasına getirip çıkartacağı sırada telefon sesiyle birbirimizden ayrılıyoruz.

Hiçbir şey olmamış gibi telefonda gayet otoriteli bir ses tonuyla konuşup kapatıyor. Bende bu sırada kocaman kahve lekeli gömleğimi giyiyorum üzerime. Bana dönüp konuşmaya başlayacağı zaman gözüm önündeki kabarıklığa takılıyor. Bu kadar etkilenmiş olamaz değil mi diye soruyorum kendime.

"Hey!" Diyor. Gözlerimin nerede takılı kaldığını görmüş olacak ki yüzünde muzur bir gülümseme beliriyor.

Gözlerimi tekrar aşağı inmemesi için gözlerine odaklayıp konuşmaya başlıyorum.

"E-efendim"

"Nereye bakıyorsun sen?" Diyor gülmeye devam ederken.

"H-hiç." Ömrüm boyunca hiç kekelemediğim kadar bugün içinde kekelerken.

"Tamam o zaman. Şey yapalım biz...Şey."

"Ne ,ne yapalım?"

"Şey yapalım.....Gidelim."

"Gidelim."

İkimizde toparlanıp çıkıyoruz tuvaletten. 

"Numaranı alabilir miyim peki?" Diyor sanki az önce benimle birden sevişmeye başlayan o değilmiş gibi nazikçe.

"Numaram.Tabi numaram.Veriyim ben...Numaramı."

Gülüyor mu bu bana? Tabi güler Zeynep.Veriyim ben ne demek? Vereme emi Zeynep!

Çantamdan not defterimi çıkartıp numaramı yazarak veriyorum eline.Bunu neden yaptığımı da bilmiyorum. Ne yani ne yapacağız tekrar buluşup yine tuvalette mi sevişeceğiz?

"Gidiyorum ben.Bir şey diyor musun? diyor suskunluğuma daha fazla dayanamayarak.

"Diyemiyorum.'' diyorum ağzımda geveleyerek.

''Efendim?''

''Yok diyorum, yok. Demiyorum bir şey.''

"Görüşürüz o zaman..Adın ne bu arada?" Doğru ya. İsimlerimizi bile bilmiyoruz.

"Zeynep ben.Zeynep Yılmaz."

Ha birde özgeçmişini ver Zeynep. Soyadını niye söylüyorsun acaba?

"Tamam Zeynep, şimdi gitmem lazım görüşürüz" diyerek yanağıma öpücük konduruyor.

Daha az önce olanların şokunu atlatmamışken adam geliyor öpüyor ve ben düşüncelere dalmışken o çoktan kapıya doğru gitmiş çıkmaya yöneliyor bile. Adını sormadığımı hatırlayıp arkasından sesleniyorum ama duymuyor.

**********

Yanıma aldığım hırkamı üzerime geçirip gömleğimdeki kahve lekesini hem hırkayla hem çantayla kapatarak giriyorum uzun bir süre sonra kampüse. Bütün anılar canlanıyor gözümde. Kafamı iki yana sallıyorum unutmak istercesine ve başarılı oluyorum sanırım. Gülümseyerek ilk dersimin olduğu sınıfa giriyorum. Herkes yerini almış yüzlerinde bıkkın ifadesini takınmışlar muhabbet ediyorlar birbirleriyle. Tek gülümseyen benim.Bu sabahın bunda bir etkisi vardır sanırım?

Ben kendimle konuşurken herkes susuyor bir anda. Kızlar hayranlıkla kapıya bakarken erkeklerde bir şeyler homurdanarak söyleniyor kendi kendine.Kapıya odaklananlara ayak uydurarak bende bakışlarımı kapıya döndürüyorum.

Ve içeri giren kişiyi görünce şok oluyorum.O adam, hani öldürücü yeşil gözlere sahip olan. Ne işin var senin burada? Öğrenci olamayacak kadar olgun bir dış görünüşe sahipti ama demek her şey dış görünüş değilmiş Zeynep Hanım. Adam geç atıldı belki okul hayatına, sana ne yani? Hem sen kendi derdine yan. İlk görüşünde tuvalet köşelerinde seviştiğin adamla aynı sınıfın öğrencisisin. Ben geçmişimden kurtulmak için 1 sene mi yakıyorum. Ama gel gör ki şanssızlık peşimi bırakmıyor.

Kızlar yeşil gözlüyü süzüp iç çekmeye devam ederken beni görsün ve hemen yanıma otursun istiyorum.Ama neden sıralara doğru gelmek yerine öğretmen masasına ilerliyor bu adam? Düşündüğüm şey değil dimi? Birazdan çıkıp kamera şakası diyecek biri dimi? Ben hala masaya bir şeyler bırakıp sıralara doğru yönelmesini umarken o sandalyesini çekip oturuyor. Kafasını kaldırmadan önündeki notlarla ilgileniyor ve o sırada bu fırsatı değerlendirmeye çalışan öğrenciler konuşmaya başlıyor. Sinirle kafasını kaldırıp konuşmaya başlıyor;

"Size konuşma iznini kim ver-"

Gözleri gözlerimi bulduğunda cümlesi yarım kalıyor. Herkes şaşkınlıkla ona bakmaya devam ederken bende bakışlarımı üzerinden ayırmıyorum ve o ustaca kıvırıp cümlesini tamamlıyor.

"....kim verdi bilmiyorum ama sesinizi kesseniz iyi olur!" 

Kimseden çıt çıkmıyor o cümleden sonra. Bir süre daha elindeki kağıtlarla oyalanıp ayağa kalkıyor. Ellerini cebine yerleştiriyor, baş parmağını dışarıda bırakarak ve konuşmaya başlıyor.

"Bilmeyeniniz var mı bilmiyorum ama ben Edebiyat hocanız Profesör Kerem Sayer."

'Kerem Sayer'i bana bakarak söylemesinden bir anlam çıkarıp çıkarmamalı mıyım diye soruyorum kendime.

"Son senenizde sizinle beraber olacağız. Şimdi bir kitap önerisiyle başlayacağız.1 hafta içinde herkes '.....' adlı kitabı bitirip özet çıkararak bana ulaştıracak."


Gülümsememe engel olamıyorum ama içimden de ne yapıyor bu adam diye düşünmeden edemiyorum.Hadi bakalım diyorum. Bakalım daha neler göreceğiz bu sınıfta.

Yasak AşkWhere stories live. Discover now