🔱《Bölüm 9》🔱

4.4K 350 55
                                    

kendinibilyeter birlikte

Yağmur, çoğu insana göre iç karartıcı ve romantik şiirlerin genellikle bu havada yazıldığı zaman olarak görülse de Baekhyun'a sorsanız "yağmur da banyo yapmışlığım bile var" Gibi cevaplar verir.

Bu dengesizliğinden kaynaklansa gerek penceresine vuran yağmuru hayranlıkla seyredip sesini de huzur verici buluyor o tatlı mayhoşlukla ordan oraya savrulup iki gün öncesini düşünüyordu.

İki gün önce garip duygular içerisinde kendisini en yakın arkadaşına(!) Sunmuştu ve aklına geldikçe kalbini sanki yüksek ateşte eritiyolarmış gibi hissediyordu.

Şimdi de ondan farklı bir hâli yoktu. Yatakta ters dönmüş dizleri bükülüp ayakları havadayken gözlerini kapatmış o anları canlandırıyordu gözünde.

İki gün iki gece geçmesine rağmen etkisinden bir türlü çıkamıyor bazenleri kendini kaptırıp dudaklarını ısırıyordu.
Fakat bu düşüncelerini bölen iğrenç bir ses kulaklarına ilişti.

Yağmurun tatlı sesi karşısında dış kapıdan gelen tırnak sesiyle dişlerini birbirine sürtmüştü. Oldukça rahatsız ediciydi çünkü. Aynı zamanda da korkunç bir aura vardı sanki etrafında.

Korkuyla altında duran çarşafa sarılırken ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi.
Kapının deliğine ulaşıp baktığında ise kimseyi göremedi.

Apartmana giren çocuklardır diye düşünüp hevesle odasına geri döndü.
Çünkü sırtına dikiş attığı Chanyeol'un hızlı iyileşmesine şahit olması 15 gün kadar beklemenin lüzumsuz olacağını düşündürdü. Zira bunlar doğa üstü canlılardı anında iyileşmeleri de olağandı.

Üstüne klasik ama tarz kıyafetlerini geçirip tekrar dış kapıya ilerledi. Ayakkabılarını alıp kapıyı açmıştı ki yüzünde oluşan Pollyanna gülüşü bir yerlerine geri kaçtı.

Çünkü kapıda kocaman bir pençe izi vardı.
(Medya)
Yani insan eline veya insan yapımı bir şeye benzemiyordu. Ayrıca son olanlardan sonra kapıdaki iz düşüncelerini doğruluyordu.

Hızla kapıyı kapatıp tekrar içeri girdi ve cebindeki telefonu çıkartıp seviştikleri günden beri konuşamadığı Chanyeol'u aradı.
Neyse ki bir kaç çalıştan sonra açmıştı.

"Efendim Baekhyun?"

"Chanyeol.. evime gelebilir misin?"
İstemeden de olsa sesi endişeli çıkmış ve karşısındaki adamı da endişelendirmişti.

"Ne oldu Baek? İyi misin sen?"

"Chanyeol ben iyiyim ama buraya gelmen gerek! Kapımda... iz gibi bir şey var ve bu insan yapımına da benzemiyor."
Baekhyun dediğinde Chanyeol'un ayaklandığını hissediyordu.

"Tamam beş dakikaya oradayım!"

"Ne?! Çok çabuk.. nasıl?!"
Güzel adam merakla sorduğunda sorusunun yanıtını alamadan telefon yüzüne kapandı ve gerçekten de beş dakikanın sonunda Chanyeol evin önün gelmişti.

Kapıda arkadaşını bekleyen Baekhyun ise gördüğü gibi kapıyı açmış ve gülümsemişti.

"Hoşgeldin.. mi demeliyim?"
Sorusuna karşılık karşısında ki adamın ciddi bakışları yumuşamış ve gülümsemişti.

"Imm olabilir. Hoşbuldum."

"İçeri gelsene."
Kısa olan söylediğinde diğeri kapıya son bir kere bakıp içeri girdi.

"Aslında ben size gelecektim. Şu dikişlerini almak için. Fakat kapıdaki şey beni korkuttu. O yüzden gelmeni istedim üzgünüm."
Baekhyun dudaklarını büzüp söylerken Chanyeol dişlerini göstererek gülümsemiş ve dudağının kenarını yavaşça öpmüştü.

Diseased Love || ChanBaekKde žijí příběhy. Začni objevovat