12

220 35 6
                                    

"Sana ne kadar teşekkür etsek az, Yoongi."

Bayan Jeon gülümsedi, Yoongi'nin saçlarını okşadı. Bu hareket ile Yoongi de gülümsemişti. Bay Jeon odaya girdi, ona bakmadan önce karısına jestleriyle bir şey anlattı fakat anladığını söyleyemezdi.

"Geç oldu, Yoongi. İstersen bu gecelik burada kal. Jungkook'un odasını kullanabilirsin, getir-götür işleri yapacak birine ihtiyacı olabilir.

Yoongi kibarca başını salladı ve gülümsedi.

"Teşekkür ederim, Bayan Jeon."

Merdivenlerden çıktı ve Jungkook'un odasına girdi. Kapıyı ardından dikkatlice kapattı.

Jungkook rahat yatağında derin bir uykuya dalmıştı. Yoongi durduğu yerde bile ona hayran kalmıştı. Jungkook'un dolabından rahat bir tişört ve şort aldı. Dikkatsizce odanın ortasında soyunmaya başladı. Jungkook'un uyuduğunu düşünüyordu ancak yanılmıştı.

Genç olan gözlerini açtığı anda, yarı çıplak ve ona dönük olan bedeni, Yoongi'yi gördü. Gözleri genişçe açılmıştı. Jungkook hemen arkasını döndü. Yoongi hemen giyindi ve yatağın yanına çöktü.

"Jungkook~"

Pastel renklerdeki nevresime sarınmış olan Jungkook'a karşı mırıldandı.

Jungkook sonunda başını dışarı çıkarıp büyük olana tembel bir gülümseme sundu.

"Nasıl hissediyorsun? Hâlâ yorgun musun?"

Jungkook, zonklayan başına ve onu uykulu hale getiren ilaçlara rağmen Yoongi'ye sahip olmaktan son derece memnundu.

Jungkook dudaklarını büzerek hafifçe homurdandı ve Yoongi onun dudaklarından gözlerini alamadı.

"Jungkook, sana bu gece gelemeceğimi mesaj olarak atmıştım. Mesajımı almadın mı?"

Jungkook derin bir nefes verdi ve başını olumsuz anlamda salladı. Telefonunun nerede olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.

"Peki mektubum?"

Küçük olan o gün ağaçta mektup olup olmadığını hatırlamaya çalıştı, ancak mektubu hiç görmemişti. Başını yeniden salladı.

Yoongi derin bir soluk bıraktı. Jungkook'un gözleri onun nefesini hissedince kapandı.

"Şu an yanımdasın, bu yüzden sorun yok."

Yoongi sırıttı ve küçüğün yanağını ısırdı. Küçük olanın yanakları al al olmuştu.

"Yapma,"

Öksürdü.

"Sen de hastalanacaksın."

Yoongi duraksadı ama yine de sırıtmasına engel olamadı.

"Ben..."

Yoongi konuşmaya başlafı ve diğer kelimeleri merakla bekleyen Jungkook'a baktı.

Yoongi aniden Jungkook'un battaniyesine sarıldı. Böylece Jungkook'un yanına uzandı.

"Umrumda..."

Jungkook neler olduğunu anlayamıyordu. Kalbi gerçekten çok hızlı atıyordu. Daha önce hiç Yoongi ile aynı yatağa girmemişti.

"...Değil."

Yoongi kelimelerini bitirdi ve başını yanındaki yastığa bırakmadan önce Jungkook'un alnını öptü.

İkisi de bir süre aynı şekilde uzandı. Kelimelere ihtiyaçları yokmuş gibi birbirlerine baktılar.

Yoongi yatakta Jungkook'a yapışana kadar ilerledi; bir bacağını küçük olanınkine attı ve ayaklarının temasının hissettirdikleriyle gülümsedi.

Jungkook elini Yoongi'nin saçlarında dolaştırdı. Yoongi'nin çenesini kavrayıp onu kendine döndürdü. Büyüğün gözleri hissettikleriyle kapandı.

Jungkook'un eli Yoongi'nin yüzünde santim santim dolaştı. Ne yaptığını tam olarak bilmiyordu, tüm bu olanlardan sonra yorulmuştu; aslında bu onun özrüydü.

Büyük olanın kurumuş dudaklarında gezdirdi parmaklarını. Yoongi kapalı gözlerini yeniden açtı. Birbirlerine aşkla bakıyorlardı.

Büyük olan daha fazla yaklaştı. Küçük olan kıprıdandı. Yoongi elini Jungkook'un beline atıp kendine çekti. Saçlarını okşamaya başladı. Jungkook mayışmıştı ve fazla hareket edemiyordu.

Bir kez daha öne eğildi ve küçüğüne derin bir öpücük bahşetti.

Yoongi, Jungook'un güzel dudaklarının tadını çıkardı ve öpücüğü derinleştirdi. Jungkook kendi kendine dışarıdan çok sakin olmasına şaşırmıştı, içindeki kelebeklerin çıldırdığını hissedebiliyordu. İkili dudaklarını senkronize bir biçimde hareket ettirerek birbirlerinin kalplerini ve ruhlarını keşfettiler.

Jumgkook öpüşmelerşni durdurdu ve havaya bir nefes bıraktı. Yanakalrı kızardı; büyük olan bunu fark ederek yorgunca gülümsedi.

"Çok yoruldum Jungkook. Hadi uyuyalım."

Jungkook onu onayladı. Kalkıp gece lambasını kapattı. Burnunu Jungkook'un güzek boynuna yerleştirdi.

Küçük olan gece ölümün ortasında uyanık olan herkese bildiriyormuş gibi, bir kolunu diğerinin etrafına koruyucu bir şekilde kaydırdı; 'Min Yoongi benim.'

"Seni seviyorum."

Min Yoongi mırıldandı, güzel sesi küçüğün vücudunun titremesi için iyi bir sebepti.

"Ben de seni seviyorum." küçük olan fısıldadı ve büyüğünü daha sıkı sardı. "Hem de çok."

Kontrol edemeyecek kadar yorgunum... Bir hatam olursa belirtiniz. Sağlıcakla kalın.

Willow Tree/YoonKook✔Où les histoires vivent. Découvrez maintenant