19. Bölüm

313 52 43
                                    

"Sınav haftası başlamak üzere. Sana verdiğim heceleme kitaplarını her akşam düzenli çalışıyorsun değil mi?" Jihoon sonbaharın tatlı soğuğunu derince soludu.

"Çalışıyorum ama doğru yapıp yapmadığımı bilmiyorum, cevap anahtarlarını da aldın zaten." Kuanlin dudak büzerek ağaçlardan dökülen kahverengi yaprakları izlemeye başladı.

"Sana her ne kadar güvensemde cevap anahtarlarını bırakamazdım. Benim bile bazen cevap anahtarına bakasım geliyor. Bu yüzden senin de şeytana uymana izin veremem." Jihoon kurnaz bir gülümseme eşliğinde dirseğini hafifçe geçirdi yanımdaki uzun bedene.

"Arkadaşım değil öğretmenim gibi konuşuyorsun." Kuanlin surat asarak söylendiğinde Jihoon gülmeden edemedi.

"Bir nevi öğretmenin sayılırım ama arkadaşlığımız her zaman ön planda." Sevimlice gülümsemiş ve kendisine gülümseyerek bakan çocuğa göz kırpmıştı.

"Biliyorum hyung." Kuanlin'in gülümsemesi daha da genişlemiş ve önüne bakarak yürümeye başlamıştı.

"Sınavından bir kaç gün önce bana söyle, okul çıkışlarında seni çalıştırayım." Jihoon Kuanlin'in omzunu patbatlarken ağır abi havasına girmişti bile.

"Olmaz." Ama Kuanlin'in bu ani çıkışını kesinlikle beklemiyordu.

"Ne? Ne demek olmaz?" Anlayamamıştı Jihoon, notlarının iyi olması için çalışması gerekmiyor mu?

"Bu sınavı bileğimin hakkıyla alacağım." Kuanlin yumruğunu havada sallayarak konuştuğunda yüzü düştü.

Kendisini yetersiz mi buluyordu? Oysa onunla çok iyi ilgileniyordu. Neden sınavında ona destek olmasını istemiyordu ki?

"Kendini zorlama Kuanlin. Ne kadar çalışırsan çalış zar zor D+ alırsın." Asıl düşünceleri bu değildi ama bir anda ağzından bunlar dökülüverdi.

"D+ mı?" Kuanlin ise duyduğu notun düşüklüğü ile kırgın bir ifadeyle tekrarladı hyungunu.

"C+?" Jihoon ise toparlamak yerine iyiden iyiye batırmaya devam ediyordu.

"Hyung! O kadar düşük almam!" Kuanlin'in kendisine güveni tamdı. Çok çalışıyordu ve bu çalışmanın karşılığını alacağına inanıyordu.

"Hmm, belki B alabilirsin. O da belki." Jihoon ise kızınca üst dudağı daha fazla büzülüp ortaya çıkan çocuğu bilerek sinirlendirmeye başlamıştı.

"Çok daha iyisini alırım!" Kuanlin'in meydan okuyan ifadesi ile Jihoon ne kadar gülmek istesede ciddiyetini korudu.

"Yapma Kuanlin, Bay Kwak'ın dersinden en iyi alabileceğin derece B, o da çok gayret edersen." Kuanlin'i deli edecek cümleleri sıralarken kendinden oldukça emin bir hale büründü.

"Beni küçük görüyorsun!" Kuanlin biçimli kaşlarını çatarak Jihoon'un yolunu kesmiş, elleri belinde ona bakıyordu.

"Saçmalama!" Jihoon ise daha fazla bu sevimli görüntüye bakmaya devam ederse gülümseyeceğini bildiği için bakışlarını kaçırdı.

"O sınavdan A alırsam, senden istediğim şeyi yerine getireceksin." Kuanlin'in meydan okuması ve onun bu mücadeleci ruhu Jihoon'un gerçekten çok hoşuna gitmişti.

"Peki! Bay Kwak'ın dersinden A al, istediğin şeyi yerine getireceğim." Bu yüzden onun meydan okumasını kabul etti.

"Öyle mi?" Kuanlin serçe parmak yemini etmek için sol elini Jihoon'a uzattı.

"Öyle." Jihoon ise onu onaylayıp kendisine uzatılan parmağı kavramış ve parmaklarını kenetlemişti.

"Şimdi bana ne istediğini söyle!" Jihoon yüzünde tatlı bir gülümseme belirirken yüzünü Kuanlin'e biraz daha yaklaştırdı.

Don't Cry Over Me  [Askıda]Where stories live. Discover now