18. Bölüm

348 59 49
                                    

"Ne zamana kadar orada dikilmeye devam edeceksin?" Sarışın çocuk duyduğu tanıdık sesle sırtını yasladığı duvardan ayırmış ve kafasını gelen topluluğa çevirmişti.

Kimisi tanıdık kimisi yabancı olan küçük grubun lideri diğerlerinin arasından sıyrılmış ve gencin hemen önünde dikilirken yüzüne pis bir sırıtış ekledi.

"Abiciğin biliyormu bizimle karşılaştığını?" Liderin yüzündeki sırıtış genişlerken biraz daha yaklaştı sarışın çocuğa.

"Sana bir teklifim var faşist." Ve sarışın çocuk sözlerini bitirir bitirmez boğazına dolanan el onu biraz önce yaslandığı duvara geri mıhlamıştı.

"Canına mı susadın küçük anarşist?" Liderin tutuşu git gide sertleşirken sarışın çocuk boynuna kenetlenmiş elin üzerine kendi elini yerleştirdi.

Boğazındaki güçlü parmakları en az onunki kadar güçlü olan eliyle çözüp kolunu savurdu ve lideri itti.

Arkadaki grup tam çocuğa saldıracaktı ki liderin işaretiyle grup durdu ve bir adım geri çekildi. Kalıplı lider omuzları sarsılarsk gülmeye başladığında sarışın çocuk gerildi.

"Bir sene önceki o sopayı şimdi mi başında kırmalıyım? Kang Daniel?" Liderin gülüşü biraz daha arttığında Daniel kızaran boynundan elini çekti.

"Ya da gidip tekrar o tatlı anarşist üyesinin başında mı kırsam?" Liderin bu sözleri ile Daniel atağa geçti ve onun yakalarını kavradı.

Grup tekrar harakete geçecekti ki lider tekrar onları durdurdu. Bakışları Daniel'ın öfkeden sulanmış bakışlarını bulduğunda tekrar kıkırdamaya başlamıştı.

"Ona yaklaşırsan seni elimden arkandaki kafatası hastası sürün dahi kurtaramaz! Anladın mı beni?" Daniel gür sesiyle liderin suratına karşı bağırdığında daha güçlü olan yakalarındaki elleri bileğini tersiyle itmişti.

Daniel'in vücudu yalpalayarak geri giderken lider giydiği gömleğin yakalarını düzeltmiş ve ellerini cebine sokarak ciddi duruşuna geri dönmüştü.

"Ne demeye çağırdın bizi buraya?" Artık bir anarşistle daha fazla yan yana kalmak istemiyordu, sinirlerini bozulmaya başlamıştı.

"Sana bir teklifim var." Daniel da tıpkı lider gibi duruşunu düzeltmiş ve karşısındaki yerini almıştı.

"Ne teklifi?" Lider karşısındaki çocuğu boydan boya süzmüş ve nasıl bir istek dile getireceğini tahmin etmeye çalışmıştı.

"Yabancı uyruklu insanlardan hala nefret ediyor musun?" Daniel günlerce üzerinde düşündüğü konuda nihai bir karara varabilmişti. Fakat bu kötü bir karardı.

"Sadede gel." Dedi lider. Arkadaki grup iki düşman düşüncenin arasında geçen konuşmaya bir anlam yükleyememişti.

"Benim için birini korkutmanı istiyorum." Daniel her yerde karşısına çıkan ve değer verdiği insanları tek tek elinden alan o çocuğa merhamet etmeyi düşünmedi bile.

"Bunu neden sen yapmıyorsun?" Lider bu isteğin altında bir bit yeniği olduğunu sezmişti bile.

"Okuldan atılamam ve bu iyiliğin karşılığında ne istersen veririm." Ve Daniel'ın teklifi liderin aklındaki tüm soru işaretlerini bir kenara itmesine yetti.

Don't Cry Over Me  [Askıda]Where stories live. Discover now