4. Bölüm

828 116 123
                                    

Sessiz bir atmosferdi ve kimse ağzını bıçak açmıyordu. Porselen tabağa çarpan gümüş çatal bıçak sesleri ve arkalarındaki duvarda bulunan büyük saatin tik takları dışında, sessizlik hala devam ediyordu.

Yaşça büyük olan adam artık sessizliğe son vermiş ve lokmasını yuttuktan sonra bir bardak suyla boğazını temizlemişti.

"Okul nasıl Bay Park?" Her zaman ki üslubuyla sorusunu yöneltti yaşça büyük olan. Ama bu üslup masadaki gençleri güldürmüştü.

"Jihoon yeterli efendim." Ağzındaki lokmayı yutamadığı için eliniyle dudaklarını saklayarak konuşmuştu kıvırcık saçlı çocuk.

Kuanlin üzerindeki şoku az buz atlatmıştı. Ama hala olan bitene bir anlam yükleyemiyordu. Tuhaftı.

Bir anda Kore'ye gelmiş, yıllardır görmediği abisinin garip hayatıyla karşılaşmış, yeni başladığı okulunda gökten kucağına bir çocuk düşmüş ve şimdi o çocukla oturmuş karşılıklı yemek yiyorlardı.

Fazlasıyla tuhaftı. İki günde yaşamadığı şey kalmamıştı ve hala yaşadıklarının bir rüya olma olasılığını düşünüyordu.

"Efendim çok iyi bir hitap şekli değil, Hyung demeni tercih ederim. Ajusshi sıfatı için henüz erken çünkü." Abisinin sempatik haline gülümsemişti Kuanlin, Jihoon ise tatlı bir kıkırtı sunmuştu.

Onunla her zaman böyle olmayı istemişti.

Bir sürü arkadaş edinmeyi ve abisinin karizmatikliğiyle övünmeyi, girdiği her kavgada koşup sığınacağı kahramanı olmasını, kendisini tüm kötü insanlardan korumasını ve hayatı öğretmesini istemişti.

Ve bu isteğine yıllar sonra kavuşmuştu.

"Birbirinizle tanışmıştınız değil mi?" Büyük olanın sorusuyla masadaki iki genci de bir öksürük tuttu. Genç adam ne yapacağını bilemez bir halde Kuanlin ve Jihoon'a bakmış, ve uzun kollarını iki yana açarak çocukların sırtını patpatlamaya başlamıştı.

Bir süre sonra ikilinin öksürüğü kesilmiş ve titreyen elleriyle masalarında bulunan suları aynı anda kafalarına dikmişlerdi.

Büyük olanın bakışları hala garip haraketler sergileyen bedenlerde gezinirken, aklındakileri dile getirmeden edemedi.

"Yanlış birşey mi söyledim?" Kuanlin ve Jihoon, yine aynı anda başlarını olumsuzca sallayarak bakışlarını kaçırmışlardı.

"Hayır hayır, bir an boğazıma yemek kaçtı sadece." Dudaklarını dişleyerek mırıldandı Jihoon. Titrek göz bebekleri Kuanlin'i bulduğunda sertçe yutkundu.

Kuanlin'in siyah göz bebekleri yüzünün her santiminde dolanmış ve bakışları önündeki yemeğe dönmüştü.

Ama Jihoon, başını önüne eğerek yüzünü saklamaya çalışan çocuğun, kızmızı ve şekilli dudaklarının kıvrıldığını gözünden kaçırmamıştı.

≈°≈°≈°≈°≈°≈

"Her dersin için birer özel öğretmen tuttuk. Haftalık ders programına göre de düzenledik. Yapman gereken tek şey çok çalışmak ve babana yakışır bir evlat olmak." Otoriter sesi son bulduğunda kalın çerçeveli gözlüklerini düzeltti ve elindeki dosyaları yan koltuğundaki çocuğun ellerine tutuşturdu.

"Kaybedecek bir dakikanın dahi olmadığını biliyorsun. Elindeki şansı iyi değerlendir. Notların ne kadar yüksek olursa, üniversiteye o kadar yüksek dereceyle girersin." Bacak bacak üzerine atarak elindeki dosyaları incelemeye devam eden orta yaşlı kadının bakışları kısa süreliğine yanındaki bedene döndü.

Don't Cry Over Me  [Askıda]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant