Bölüm. 40. Haset Rüzgarı

2K 194 40
                                    

Bölüm.40. Haset Rüzgarı

"Canım yengem, biliyorum kolay değil ama biraz sabretmeye çalış. Muhtemelen ağam senin için göndermek istemiyordur Atilla'yı. Belki aranızda duygusal bir bağ neyim gelişir diye. Yoksa ağam bilmiyor mu ona yol vermesini? Sabır be yengem, birazcık sabır! Bugünler de gelip geçecek. İnan bana hepsi birer anı olarak kalacak geçmişimizde. Sakın köylülerin patavatsız konuşmalarına kulak asma, torba değil ki büzesin ağızlarını; ağzı olan konuşuyor işte." Henüz sözlerini tamamlamıştı ki biraz daha öne doğru kaykılarak; "Hem biz dururken onlara noluyor? Bak demedi deme aha da şuraya yazıyom," derken kanaviçe işlemeli yastığı gösterdi, "bir gün birinin saçını başını yolacağım o olacak.

Menekşe, masumca gülümsedi. Yine iyi gelmişti can dostu ona, belli ki böyle bir sohbete ihtiyacı vardı.

"Kız vallahi senden korkulur, saç baş yolmak da ne demek oluyor?"

Zeyno, başını yukarı kaldırıp umarsızca omuz silkerken; "Akıllı olsunlar yoldurmasınlar. Biz durduk yere hiç kimsenin saçını yolmuyoruz!" dedi.

"Benim gözü pek görümcem, konuşmaya daldık çayı unuttuk. Hadi bakalım doldur birer bardak daha."

"Sen yeter ki çay iste benden. Bütün çaylar sana feda olsun ama bak ne diyeceğim..."

Zeyno'nun doldurduğu çay bardağını almak için uzanan Menekşe, "Söyle arkadaşım ne söyleyeceksen." dedi

"Yengem, dünyanın en güzel sohbeti nasıl olur, bilin mi?"

"Nereden bilim arkadaşım, söyle de bilek!"

Zeyno, elindeki çay bardağını Ay, ışığına doğru tuttu. Bardaktaki tavşankanı çaya Ay, ışığının şavkı vurunca ezber bozdu. "Bak işte elimde gördüğün bu çayla yengem çayla." Hah hay, diye sesli olarak gülüştüler. Sesli güldüklerinin farkına varınca ikisi birden elleriyle ağızlarını kapattılar.

"Allah iyiliğini versin kız senin, ağız dolusu güldürdün beni..."

"Napayım, seni ancak kendine bu çay bir de balkon sohbeti getirirdi. Yenge anlasana ağabeyimin ve çocukların sana ihtiyaçları var. Sen eğilirsen onları kim ayakta tutar? Sen dik dur eğilme. Her zaman onların yanında ol. Sen onların yanında ol ki, onlar da senin yanında olsunlar. Yani birlik olun yengeciğim birlik olun..."

"Haklısın arkadaşım, bu aralar her şeyi boşladım. Onları bir tarafa bırak ben kendime küstüm. Oysa onların ne suçu günahı vardı ki, bundan sonra hep onların yanında olacağım ve hiçbir zaman bırakmayacağım."

Zeyno, esnerken elini dudaklarına bastırdı. "Madem sorunumuzun ne olduğu belli, çözümü de belli. Hadi kalkalım o zaman çünkü vakit baya geç oldu. Gidelim önce öpüp koklayalım yegâne varlıklarımızı sonra da yatıp uyuyalım."

Oturduğu sedirin üzerinden uykusuzluktan peltesi çıkmış vücudun yavaşça kaldırdı. Belki uyku mahmuru gözlerini açacak hali kalmamıştı ama sil baştan başlamak için geçerli nedenleri vardı. Kendi usunda yaşadığı keşmekeşin içinde boğulurken silkelemesi canı bellediklerinden güç alması gerekiyordu. "Hadi ne duruyoruz o zaman, gidip sımsıkı sarılalım ve bundan böyle hiç yüzüstü bırakmayalım onları."

Balkon muhabbeti Menekşe'yi kendine getirmiş her şeyi sıfırlayıp sil baştan başlamak için sevdiklerine tutunmayı seçmişti. İki kadın, ufak tefek söylentilere göz yumup görmezden gelecekler kendilerince üç maymunu oynayacaklardı. Onlar kendilerince aldıkları kararı hayatlarına geçirmeyi planlarken, köylü kadınları sanki üzerlerine vazifeymiş gibi bir de kalkmış avukatlığına soyunmuşlardı.

Yöresel Aşk (Göçebeler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin