Bölüm. 33 Sabırsız Bekleyiş

2.7K 242 93
                                    

Bölüm. 33. Sabırsız Bekleyiş

Saatler önce...

Sabırsız bekleyiş dem vurunca yüreklere içinden dışına taşar insanın akıbeti. Gözle görülür hale gelir göz bebeklerinden okunan elzem. Evecenlik tutkulu bir hal alınca kelebeğe dönüşmeden kozasını yarıp dışarı çıkası gelir insanın.

Bizimkiler köye geleceklerini telefon açarak bir gün öncesinden haber etmişlerdi. Bunu öğrenen genç kadın dakikaları değil saliseleri saymaya başlamıştı çünkü sabırsız bekleyiş yedi yıllık hasretin bendini aşmış daha ivedi hale gelmişti. Zeyno'nun beklemekten gözlerinin feri sönmüş neredeyse dokunsan ağlayacaktı. Bir yerlere sığamıyor bir balkona çıkıyor bir evin içine giriyordu. Onun arkadaşı biricik yoldaşı gelecekti; bu saatten sonra kim set olabilirdi ki önüne.

Konağın eski hatunu, eski diyorum çünkü yeni hatunu birazdan teşrif etmek üzereydi. "Zeyno Allah aşkına bi' dur. Sen bir yukarı bir aşağı dönme dolap gibi dönüp durdukça vallahi billahi benim başım döndü; az biraz sabırlı ol nasıl olsa gelirler birazdan."

Zeyno, ellerini kol altlarında birleştirirken anasına göz devirmekle yetindi ve akabinde bezginlik göstererek güçlü bir nefesi dışarı üfledi. "Yok, anam yok... Bunlar bize geleceğiz dediler ama baksana ne gelen var ne giden. Bak gör aha da şuraya yazıyom; bunlar geleceğiz dediler ama gelmeyecekler." Genç kadın, henüz sözünü yeni tamamlamıştı ki, korna sesiyle irkildi.

Korna sesini duyan konağın hatunu kızına dudak bükerek gülümserken, "Zeyno kızım, bu sefer senin yazı tutmadı. Sanırım geldiler." dedi.

Zeyno, "Allah!" diyerek kapıya koştu.

Baksanıza bizim çılgın kızın hiç akıllanacağı yok; evli barklı çollu çocuklu oldu ama hala kendini genç kız sanıyor."

Bir koşu evin dış kapısını koşan Zeyno, arkadaşını canlı kanlı karşısında gülümserken görünce sevinçten adeta nevri dönmüştü. "Sonunda geldin!" derken boyuna sarıldı. Yok, sarılmadı Menekşe'nin üzerine bodoslama attı kendini. Kaşından gözünde öptü lakin öpmelere doyamadı. Onca yılın hasreti vardı içinde birkaç öpücükle biter miydi? Bitmezdi elbette...

Zeyno, arkadaşından hevesini alınca bir anlığına durdu ve annesinin eteklerine yapışıp çılgın halalarını seyreden ikizlere baktı. "Kız Menekşe, bunlar mı senin ikizler?" diye sorarken sesindeki yüklem sokaktan duyulacak kadar yoğundu. Menekşe'yi bırakıp ikiz kızları kucakladı ve yanaklarından şapur şupur öperken sulu sulu izler bıraktı.

Genç kadın, kendini kaptırmış hasret gidermeye çalışıyordu lakin kapı önünü de tamamen kapatmıştı. Konağın yeni ağası ağırlığını koymak ister gibi gür çıkan bir ses tonuyla, "Bacım, yoksa bizi kapı önünde mi bekleteceksin? Önümüzden çekilsen de bi' eve geçsek. Yorgunluktan ayakta duracak halimiz kalmadı."

"Aman ağam, bende akıl mı bıraktınız? İnsan bu kadar geç kalır mı? Yol gözlemekten gözlerimin feleği şatı. Sabahtan beri bir aşağı bir yukarı evin içinde dört dönüyorum. İnanın ben sizden daha yorgunum."

Gülüşmeler gırla giderken konağın ahalisi şimdilik çok mutluydu...

Konağın ağır topu oğlunu görünce kızını öteleyerek kolundan tuttuğu gibi kapı önünden çekti. "Bu kadar hasret giderdiğin yeter be kızım. Az biraz müsaade ette evin içerisine geçsinler..."

Ağzı bir karış açık kalan genç kadın, elini dudaklarına bastırarak şaşkınlık belirtisi gösterirken, "Hatun anam, bakıyorum oğlunu görünce bizim pabucumuzu dama attın..."

Yöresel Aşk (Göçebeler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin