Bölüm. 14. Ademoğlu Adem

4.5K 399 322
                                    

Bölüm.14. Ademoğlu Âdem

Konağın içini ateşe veren bakışların hükmü birbirinden ayrılana kadar sürdü. Hatun anasının hışmından korkan ağa kızı, işleri çabuklaştırmak için şimdilik eylemelerini rafa kaldırdı. Nasıl olsa önlerinde koca bir yaz mevsimi vardı, bu zaman dilimi her bir detayı ilmek ilmek işlemeye yeter de artardı bile.

"Her neyse Menekşe, şimdi biraz acele olalım da kahvaltı hazırlamak için anama yardıma gidelim. Yoksa Dilber Hatun'un dilinden kurtulamayız vallahi!" dedi ve adımlarını sıklaştırdı.

İki genç kız sesiz sedasız mutfağa geçip kahvaltı hazırladılar. Kahvaltı faslından sonra erkekler işe gitmek için evden ayrıldı. Şimdi sıra Menekşe'yi hazırlamaya gelmişti. Tabii bu Zeyno'nun ikinci planıydı.

Kafasında kurduğu planı ilmek ilmek işlemiş ön hazırlığı yapmıştı. Her bir şeyleri ince ince düşünmüş hiçbir detayı atlamamıştı. Menekşe için çok güzel kıyafetler almış, kimsecikler görmeden kendi dolabına istiflemişti. İlk iş olarak hazırladığı kıyafetlerin tamamını dolaptan çıkardı ve kendi yatağının üzerine dizdi. Bunların arasında rengârenk çiçekli şalvarlar, bluzlar, al al yazmalar, saç tokaları vardı. Lafın özü bir kadına ne gerekiyorsa kendine alıyormuş gibi alıp bir tarafa koymuştu.

Menekşe, yatağın üzerindeki birbirinden güzel kıyafetleri görünce hepsine tek tek dokundu. "Zeyno, ne güzel kıyafetler almışsın kendine, hepsi de çok güzeller. Ay, hele şu üzeri parlak taşlarla süslü toka ne kadar güzel!"

Şık ve pahalı kıyafetlerin arasında kendinden geçmiş gibi duran Menekşe'yi böylesine mutlu görmek ağa kızını ziyadesiyle memnun etmişti. "Çok mu beğendin, taşlı tokayı?"

Bakışlarını kıyafet ve aksesuarlardan almayan Menekşe, başını evet anlamında aşağı yukarı sallayarak cevap verdi. "He ya, çok beğendim. Biliyor musun Zeyno, sen çok şanslı bir kızsın!"

Uzanıp arkadaşını ellerini tuttu. "Sende öyle, çünkü bütün bunların hepsi senin... Kızım seni kendimden ayrı tutacağımı mı sandın?"

Nasıl yani arkadaşı her şeyi kendisi için mi almıştı. "Zeyno!" diyerek kollarını arkadaşının bedenine sardı. "İnanmıyorum, cidden bütün bunların hepsi benim mi? Sen eşi benzeri bulunmaz birisin, canım arkadaşım!"

Ağa kızı içten içe kıs kıs gülüyordu. Bu bir başlangıç sen daha neler göreceksin neler... Asıl o zaman bana her gün teşekkür edeceksin. Yalnız şunu bil ki, bunu ikimizin mutluluğu için yapıyorum. Göçebe kızı, senin mutluluğun benim mutluluğum olacak çünkü benim mutluluğum sana bağlı...

İlk önce banyo yapma işini hallettiler. Menekşe, bir güzel yundu arındı. Yeni kıyafetlerden kırmızı zemin üzerine minik mavi çiçekleri olan şalvarı seçip giydi. Şalvarın üzerinde pastel tonlarda yarım kol triko bir bluz giydi. Siyaha yakın uzun ve ıslak saçlarını göğüslerinin üzerine salık bıraktı. Hani kadının çirkini yoktur ama bakımsızı vardır, derler ya? Banyosunu yaptıktan sonra giyip kuşanan Menekşe, gerçekten de "peri kızı" gibi olmuştu.

Giyindikten sonra utangaç adımlarla banyodan çıkan Menekşe, birilerinin olup olmadığını kontrol etmek isteyerek çevresine bakındı. Etrafta kimsenin olmadığına kanaat getirince ayak parmaklarının uçlarına basarak ilerledi. Zeyno'nun oda kapısı önüne gelince kapıyı usulen hafifçe tıklattı. Kapıyı tıklattıktan sonra "gel" sesini beklemeden zaten açık olan kapıdan başını içeri doğru uzattı. "Gelsene kızım davet mi bekliyon?"

Utangaç adımları odanın ortasına kadar getirmişti onu. "Zeyno, nasıl olmuşum?"

Ayağa kalkıp ellerini böğrüne ters olarak yerleştiren Zeyno, "Vay anam vay, kızım bu ne güzellik? Sanki o çadırdan gelen pasaklı peri gitmiş de yerine konağın sultanı gelmiş. Gel hele sultanım gel," dedi Menekşe'nin yanaklarını sıkıp şapır şupur öperek.

Yöresel Aşk (Göçebeler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin