Bölüm.13. Aşk Ateşi

5.1K 431 269
                                    

Bölüm.13. Aşk Ateşi.

Bir yaz sabahı ılgıt ılgıt eserken meltem rüzgârı, konağın avlusuna bir güzel girdi. Salınarak yürürken bastığı yerler bayram ediyordu. Toprak zeminli avluyu geçti konağın dış kapısı önüne gelince durdu. Kalbine salıncak kurmuştu minik bir serçe. Minik serçe uçmak için kanat çırptıkça nefesi kesiliyordu.

Alımlı güzel, sağ elini sol göğsü üzerine bastırdı ve derin bir soluk alıp nefesini tazeledi. Üç basamaklı merdiveni parmak uçlarına basarak çıktı ve dış kapının eşiğine geldiğinde parmaklarını kambur yaparak avuç içine doğru yumdu. Yumulan parmaklarının kemikleşen boğumuyla mavi boyalı tahta kapıyı usulca tıklattı.

Hiç kuşkusuz yolunu gözleyenler vardı. Zaten kulağı kapıda olan Zeyno, kapının hafif vuruşlarla tıklatıldığını duyar duymaz telaş içinde sesin geldiği tarafa yöneldi. Kapı arkasına gelince durup nefeslendi çünkü sabırsız bekleyişi kalp ritmini hızlandırmış heyecan yapmasına neden olmuştu. Uzanıp demir sürgünün kulpundan tuttu ve sağa doğru kaydırarak yuvasından ayırdı. Sürgünün esaretinden kurtulan kapı kendiliğinden açılıverdi. Nihayet beklenen konuk gelmişti, gelişiyle de gönülleri şenlendirmişti. Hoş gelmiş sefalar getirmişti. Özletmişti kendisini...

Kapı açılır açılmaz Zeyno, hasretle kollarını kocaman açarak, "Sonunda gelebildin," derken Menekşe'nin kolundan tuttuğu gibi içeri çekti ve kendi etrafında bir tur döndürdü. "Kız bu ne güzellik, görmeyeli sen ne çok değişmişsin!" Sımsıkı sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu. "Canım arkadaşım, hoş geldin!"

Menekşe, bu kadar içten karşılanacağını hiç tahmin etmemiş olmalı ki, mahcupça gözlerini kırpıştırdı "hoş bulduk" derken. Tekrar konağa geldiği için o da çok mutlu görünüyordu ama bir taraftan da gerçek duygularını bastırıyor gibiydi. Menekşe'nin koluna yapışan Zeyno, "Gel kız, sana bir dolu anlatacağım şeyler var. Kız neler oldu neler, bir bilsen?"

Üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldiler. İkisi için de zaman durmuştu. Zeyno anlatacakları için sabırsızdı Menekşe, dinlemek için. On-sekiz basamaklı merdiven gözlerinde büyümüş çık çık bitmiyordu. Merdivenin son basamağına geldiklerinde durup soluklandılar. Sabırsız ağa kızı, arkadaşının kolundan sıkıca tutmuş kendi odasına doğru çekiştirip duruyordu.

Açık kapıdan içeriye adım atar atmaz yatağın üzerine oturması için Menekşe'ye işaret ederken, kapıyı arkasından kapatıp kilitledi. Anlatacaklarını kimsecikler duysun istemiyordu. Menekşe, şaşkın gözlerle arkadaşının yaptıklarını izliyordu. Zeyno'nun hal ve hareketlerine bakılacak olursa önemli şeyler olmuştu. Neler olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu ama merak etmeye başlamıştı. Acaba kendisi burada yokken neler olmuş olabilirdi? İçinden bildiği bütün duaları etti kötü bir şey olmamış olsun, diye...

Kapıyı kilitleyip oflayarak rahat bir nefes verdikten sonra gelip yatağın diğer ucuna da kendisi oturdu. Konuşmaya başlamadan önce başını hafif bir eğimle sağa doğru yatırıp, gözlerini hayali bir noktaya dikti. Kederli görünüyordu zira kalbine uğrayan keder bariz bir şekilde ses rengine yansımıştı. "Biliyor musun Menekşe, sen gidince neler oldu?"

Menekşe, hiç ses çıkarmadan pür dikkat arkadaşını izliyordu.

Sıkkın bir nefesi koyverirken dudakları büzük büzüktü. "Umut Ağamı nişanladık!"

"Umut Ağamı nişanladık!" bu üç kelime şimşek olup çakmış Menekşe'nin kalbine yıldırım hızıyla düşmüştü. Midesine giren kramp nefes almasına engel oluyor, acı içinde kıvranıyordu ruhu.

Yöresel Aşk (Göçebeler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin