11 🐠

697 47 4
                                    




Serdar önüne geldiği bara bir kez daha bakıp oflayarak içeri girdiğinde gözü masalarda gezdi. Bir kaç saniye içinde aradığı sarhoş Barış'ı bulmuştu.

Hızlı adımlarla yanına gittiğinde Barış'ın sarhoş ve bir o kadar da kavgacı haline küfür etti. Yaklaşık yarım saat önce kendisini aramışlar ve Barış'ın kör kütük sarhoş olduğunu ,gelip almasını istemişlerdi.

Güzel yatağından ayrılmış olmasına ayrıca öfkeliydi. Anlamadığı bir diğer konu Barış'ın neden içtiği ve içecek parayı nereden bulmuş olmasıydı. Barış gelen kişiye baktığın büyük bir gülümseme kapladı suratını. Ve sarhoşluğun vermiş olduğu pelteklik ile onuştu.

"Ooo karşiim gelmişşş."

Serdar Barış'ın duymaya alışık olmadığı sesine yüzünü buruştururken Barışın elinde ki telefonuna uzandı. Barış ise kafasını daha çok masaya koyup bilmem kaçıncı uykusuna dalmıştı.

"Uyu geri zekalı uyu. Ben taşırım zaten seni değil mi?.."

Kendi kendine söylenirken Barışın telefonunun açık ekranına takılı kaldı gözleri. Kaşlarını olabildiğince çatarken yazılanları okudu bir süre. Sonra gözleri fotoğraflarda gezindi. Islık çalmadan edememişti.

"TUZAKÇI BİR AY SONRA Kİ MAÇA BİLET KESTİ"

"ÖDÜLÜN 50 BİN DOLARDAN FAZLA OLDUĞU AÇIKLANDI."

Serdar daha önce adını dahi hiç duymadığı bir sosyal medya hesabında ki haberleri okurken altında ki Doğa'nın resimleri ile dakikalarca kendine gelememişti. Onun farklı birisi olduğunu ilk gördüğü anda anlamıştı ama altından bu kadar büyük bir şey çıkacağını tahmin etmemişti.

Sayfanın adını öğrenip telefonu cebine koyarken Barış ile bardan çıkmışlardı. Gelen taksiye bindiklerinde hala kendi kendine gülüyordu. Bakışlarıyla bile her gün kendisini aşağılayan kızın kendince en büyük sırrını bulmuştu. Ve bunu kullanmaktan zevk alacaktı.

Doğa omzunda ki çantasını sırasına koyup direkt okul bahçesine indiğinde erken geldiğinin farkındaydı. Çok az öğrenci olan bahçeyi es geçip kapalı spor salonuna doğru adımlarken sabahın bu saatinde kendisi gibi erken gelen tek kişi vardı.

Sedat elinde ki topu basket potasına sokarken üzerinde ki kazak artık sırtına yapışmıştı. Üç gün sonra ki basketbol turnuvalarına okulu adına katılacaktı. Bunun için belki de daha çok çalışıyordu.

Öyle ki salona giren genç kızı fark etmemişti bile. Doğa topların olduğu kutuya yönelip eline aldığı her hangi bir topla Serdar'ın arkasına geçtiğinde kısa bir süre izledi önünde ki çocuğu.

Ardından tok bir sesle seslendi. "Serdar!" Serdar elinde ki topu potaya atmaktan vazgeçip arkasına döndüğünde genç kızı gördü. Ve görmesi ile gülümsemesi bir oldu.

"Ooo kimleri görüyorum. "

Doğa elinde ki topu genç adamın suratına doğru attığında Serdar kıvrak bir hareketle hemen yana kaymış ve toptan kurtulmuştu.

"Sinirlisin bakıyorum da"

Serdar'ın alaylı sesi ile Doğa bir kaç adımda Serdar'ın hemen dibine girmişti. "Kaçak oynama. Eğer benden intikam almak istiyorsan etrafıma değil bana yönelik oyna kozlarını"

Serdar kendisinden kısa olan kıza doğru eğildiğinde şimdi burun burunaydılar. Aralarında ki tek engel Serdar'ın avuçlarında tuttuğu basketbol topuydu.

"Demek elimde ki kozları sana oynamalıyım..."

Bakışlarını kızın bütün yüzünde gezdirdiğinde dudaklarında durdurdu bakışlarını. "Tamam." Serdar hızla geri çekildiğinde elini cebine attı ve telefonunda ki o görüntüleri salladı kızın gözü önünde.

Doğa telefon ekranına bakarken yüzü ifadesizleşmişti. Karşısında ki pisliğe güçsüz görünmek istemiyordu. Öfkeli bakışlarını Serdar'a çevirdiğinde genç adam alayla konuştu.

"Sence bunu bütün okul duyarsa ne olur?"

Doğa her hangi bir cevap vermezken öylece baktı sadece. Neler olacağını çok iyi biliyordu çünkü. Serdar elini kaldırıp önünde ki kızın kısa saçlarına dokunduğunda Doğa hiç bir tepki vermedi.

"Ama bu bizim küçük bir sırrımız olarak kalabilir. Tabi bir şartla..."

Serdar parmaklarını kızın saçlarından çekip yanağına oradan da dudağına indirdiğinde sesini kısarak konuştu.

"Mesela güzel vakitler geçirebiliriz beraber. Hem senin hem de benim yararımıza bir anlaşma"

Serdar'ın bakışları hala genç kızın dudaklarındayken Doğa derin bir nefes alıp bir anda alnıyla Serdarın çenesine sağlam bir kafa geçirdi. Serdar bir kaç adım geri giderken biraz önce ses gelen çenesini tutuyordu.

Doğa öfke ve biraz da tehditkar bir sesle konuştu. "Beni tanımıyorsun. Sadece bir kaç fotoğrafla bana şantaj yapabilecek kadar aptalsın..."

Bir kaç adım da Serdar'a yeniden yaklaştığında işaret parmağı ile genç adamın göğsüne vurarak konuştu. "Bütün hayatını ,hayallerini ayaklarının altından çeker alırım. Ve sen bunun farkına vardığında çoktan götünün üzerine oturmuş olursun"

Doğa yüksek tonda konuştu. "Şimdi sınıfa gidip Berkin'e attığın iftirayı temizleyeceksin ve bu gördüğün haberleri kafandan sileceksin."

"Yoksa?" Serdar'ın alayla çıkan sesine karşılık sakinlikle cevap verdi. "Yoksa asla geri dönüşü olmayan yola gireriz "

Bunu dedikten sonra Doğa arkasına bir kez dahi bakmadan spor salonundan çıkıp gitti. Serdar öfkeyle yerde ki topa vurduğun da kısa süreli bir gürültü oluştu. Asla Doğa'nın dedikleri şeyleri yapmayacaktı. Onu hiç kimse bir köşeye sıkıştırıp tehdit edemezdi. Ama her seferin de Doğa bunu bir güzel yapıyordu.

Serdar her hangi bir konuda her hangi birisine konuştuğu zaman bile Doğa mükemmel bir yerden yakalayıp onu herkesin gözü önünde rezil etmeyi çok iyi başarıyordu. Serdar'ın için de ki öfke ise her geçen gün büyüyordu.

Barış baygın bakışlarla sınıfa girdiğinde gözleri ilk olarak son sıralara kaydı. Berkin ve Doğa yan yana oturmuş Doğa bir şeyler konuyor Berkin ise kafasını yerden kaldırmadan onu dinliyordu.

Berkin kafasını kısa bir an yerden kaldırdığın da karşılaştığı bir çift kahve rengi göz ile kaşlarını çattı. Ardından bakışlarını sınıfta gezdirdi. Bir kaç küçümseyici bakış yakaladığında yeniden başını sırasına eğdi.

Barış sessizce geçip yerine oturduğunda sınıfta ki fısıldaşmaları o bile duyuyordu. Kimisi bunu Berkin'den beklemediğini söylerken kimisi hiç şaşırmadığını dile getiriyordu.

Sınıfa Serdar girdiğinde üzerinde okul forması ve yüzünde alaylı bir sırıtış vardı. Barışa selam verip hemen bir önünde ki sıraya oturduğunda dirseğinin birini arka sıraya koyarak Berkin'e döndü.

"Utanırsın da okula gelmezsin diye düşünmüştüm."

Berkin kafasını oynatmadan gözlerini Serdar'a çevirdiğinde duygusuzca suratına bakıyordu. Serdar ise uslanmadan konuşmaya devam etti. "Dikkat edin arkadaşlar sınıfta bir şeylerinizi bırakmayın "

"Kes sesini !" Doğa'nın sesi ile Serdar bakışlarını genç kıza çevirdiğinde gülümseyerek önüne döndü. Doğa'nın bakışları bu sefer de Barış'a kaydığında onun sessizliğine kızdı.

Serdar ilk önce Berkin'e şimdi de kendisine zarar veriyordu. Hocanın derse girmesi ile bütün sınıf sessizliğe bürünmüş ve derse başlamıştı. Doğa masanın altından telefonunu çıkartıp Alp'in numarasına tıkladığında Serdar'a içten içe acıdı ama bunu yapması gerektiğini düşünüyordu.

Kafasındakileri Alp'e anlattıktan ve onay mesajını aldıktan sonra büyük bir rahatlıkla geriye yaslandı. Bugüne kadar girdiği hiç bir savaşı kaybetmemişti. Tıpkı kendisine açılan bu savaşta olduğu gibi.

AKVARYUM   BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin