Otuzaltıncı Bölüm

5.3K 472 141
                                    

Multi Medya | Min Yoongi

#bangtansonyeondanhouseofcards

03.07.2018 💫

▪▪▪

Parmaklarım arasındaki sigarıyı, dudaklarımın arasına yerleştirerek elimdeki 10 par'lık siyah yeni model silahı inceledim.

Ağır ve iyi bir silahtı. Bu tabancayı, bara ilk girdiğimde chang şerefsizi ile ilk işe girdiğimde bana hediye etmişti.

Hiçbir zaman bunu kullanmamıştım.

Aslında şu zamana kadar kullanacak bir yer çıkmamıştı. Ama bu sefer hissediyordum. Kullanacaktım işte.

Tabancanın, revolverini yani şarjörünü çıkararak elime aldım. Tam olarak 15 mermi alacak kapasiteye sahipti ki, bu bile onun ne kadar iyi ve sağlam bir tabanca olduğunu gösterirdi.

Dolu şarjörün küçük kemerini açarak, şarjörde iki kurşun kalıncaya kadar boşalttım.

İki kurşun.

İlla ki bu iki kurşundan biri o şerefsiz denk gelecekti. Ve ben bunu zevkle izleyecektim.

Şarjörün ufak kemerini bağlayıp, şarjörü tabanca da yerine yerleştirerek ayağa kalktım.

Tabancayı belime yerleştirerek dudaklarımın arasına sıkıştırdığım, sigarayı elime alarak söndürüp gelişi güzel firlattım.

Tam olarak yarım saattir bara gelmiş chang'ı bekliyordum. Jae'nın dosyalarını kopyalattırıp bana getirecekti. Tabikide o dosyaların bir kopyasını almadan ona gitmezdim.

Aslında gitme amacımı da tam olarak bilmiyordum. Başından beri o adama karşı içimde büyük bir nefret vardı.

Sırf sean'ı dövdürttüğü ve kaçırmaya teşebbüs ettiği için ya da beni kaçırdığı için onu öldürüp intikam almak gibi bir saçmalık için gitmiyordum.

Daha öncede demiştim, ben intikam almazdım.

İntikam almak bana göre değildi. İnsanların, karşımda yalvarmaları ya da yaptıklarından pişman olmaları beni sevindirmezdi daha çok sinir ederdi.

Çünkü o zaman yaşadığım herşeyin boşa gittiğini hissederdim, ve ben eğer birşeyi boşa yaşadığımı hissedersen intikam almazdım, öldürürdüm.

Ayrıca içimdeki intikam duygusuna ve hırslarıma yenilecek kadar basit biri değildim. Eğer öyle olsaydım, şuan burada bir işim olmazdı.

Bu yüzden oraya o adamdan intikam almak için değilde, lanet olası sorumsuz bir velet olan kardeşimin başına bela olmaması için gidiyordum.

Sadece, insan gibi konuşacaktım.

Ya da silahlarımız konuşacaktı ki buna o karar verecekti.

Ama şuan istediğim ve onunda istediği gibi yanına gitmemdi. Kardeşimi kaçırmaya teşebbüs ederken de amacı bu degilmiydi zaten, beni öldürmek ya da yakalamak... Ama sorun değildi zaten kendi ayaklarımla ben gidecektim onun yanına.

"Al bakalım dosyaları."

Yüksek sesli çalan şarkı ve her zamanki işlevine geri dönmüş tıklım tıklım olan barda elindeki dosyalarla karışma çıktı.

Uzattığı mavi kapaklı dosyayı elime alıp, hafif aralayarak içindeki kağıtlarda göz gezdirdim.

Tamamdır.

ᴀʟᴛıɴ ᴠᴜʀᴜş || ᴍʏɢWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu