2- Cat

158 16 14
                                    

Şarkı önerisi: IU-through the night

Kediler.

Kedilerden korkardım hyung. Patileri, tüyleri , bakışları ne kadar beni mest etse de dokunamazdım.

Daha 5 ya da 6 yaşlarındaydım. O zamanlar şuankinin aksine sosyal ve insanlar ile oynamayı seven biriydim. Bir gün her zamanki gibi arkadaşlarım ile oynarken o minik kedi yavrusunu bulmuştum.

O, o çok minikti hyung. Sarı ve okşanası tüyleri, minnacık patileri ile onu gördüğüm an ağlamak istemiştim. Bulduğum kutuyu çok sarsmadan onu eve götürmüş ve minik bir kap ile süt vermiştim.

Minik dili yavaşça süte vurup onu içerken, işaret parmağım ile onu incitmeden sevmeye başlamıştım. Doydukça daha iyi hisseden kedi, benim sevmem ile mırıltılar çıkartmaya başlamış ve çok geçmeden uykuya dalmıştı.

Çok, çok tatlıydı hyung. O gün eve annemler gelen kadar sevmiş ve hiç kalkmadan onu izlemiştim.

Keşke annem gelmeden onu saklasaymışım.

İstememişti evde olmasını. Ona yalvarışlarımı dinlemeden kaldırmış ve sokağa bırakmıştı. Ben ise annem eve alsın diye sabaha kadar ağlamış ve uyku beni tesiri altına alana kadar balkondan onu izlemiştim.

Ama O çok küçüktü hyung. Daha minik bir bebekti. Benim gibi kendi başına yalnızlığa bırakılmış bir kediydi. Anlamamıştım neden annemin istemediğini. Halbuki severdi annem kedileri?

Çok sonradan anlamıştım hyung. O kedinin ön patilerinden biri yoktu. Ben ise kedinin bakışlarından ve başının olduğu kadar ruhunun da sevilme isteği yüzünden dış görünüşünü önemsemiştim bile?

Ama insanlar böyleydi değil mi? Karşısındaki kişiyi tanımadan, onun ne kadar güzel ruhu olduğunu keşfetmeden sadece dış görünüşüne bakarak karar verirlerdi. Belki bu kediyi bu kadar sevmemin nedeni de buydu. Benim de sevgi görmeye ihtiyacım vardı hyung. Küçüklükten beri sevgi görmeye yanıp tutuşan bedenim, benim ile aynı birisi ile karşılaşınca bağlanmıştım işte.

Ama yetişememiştim hyung. O kedi o gün orada ölmüştü. Bütün gün beni soğuk kapının önünde beklemiş, açlıktan ve susuzluktan küçük bedeni yorulunca kendini meleklere teslim etmişti.

Ben en son bir kediye o gün dokunmuştum hyung. Hani hep bana sorardın ya " Nasıl onlara çok benzediğin halde dokunmuyorsun diye" nedeni buydu.
🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀
İkinci karşılaşmamızı hatırlıyor musun hyung? O gün dengesiz gibiydin. Her şey sen ve arkadaş grubunun benim çalıştığım kafeye gelmesi ile başlamıştı. Elimde bez eğilmiş masayı siliyordum. Arkamda hissettiğim el ile irkmiş ve hemen oradan kaçmıştım.

İkimiz de bana zorbalık eden kişinin senin arkadaşın olduğunu bilemezdik değil mi hyung?

Yarım gülüş atmış ve size dönüp kalbimi kıran sözleri söylemişti. "Çekingen ve uysal olduğunu söylemiştim değil mi . Bu bizim yeni kölemiz arkadaşlar tanıştırayım "

Arkadaşların gülerken sen neden ellerini sıkıyordun hyung? Halbuki senin de yüzünde, diğerleri gibi olmasa da alaycı minik bir gülüş vardı. Ama yine sana kızmamıştım hyung. Dediğim gibi o zamanlar yakın değildik ve bana iyi davranman için sebep yoktu.

Çocuk kahkahalarla beni kolumdan sıkıca tutup kendine çektiğinde herkes ağzı sulanmış bir şekilde bana bakıyor ben ise titriyordum. Kolumu bırakması için diğer elim ile zorlamış ama gücüm yetmemişti. Çok sıkıyordu hyung. Canım acıyordu. Biliyorum tanımıyordun ama yine de yardım edemez miydin?

Unique Rose /yoonmin/حيث تعيش القصص. اكتشف الآن