sickness

309 57 15
                                    

Yoongi o gün ormana gitmedi.

Hoseok ise saatlerce onu bekledi.Gelmeyeceğini anladığında,yanında getirdiği gülü duvarın kenarına koyup eve gitti.

Gelmemesinin sebebi ise,sebebini kendisi de bilmiyordu.Yataktan çıkmamıştı bütün gün.Mavi damarları iyice belirginleşmiş,rengi solmuştu.Tamamiyle bembeyaz olmuştu artık.

Babası hemen başına bir doktor getirse de,hiçbirşey bulamamışlardı.Yoongi sadece bir günlük birşey olduğunu söylese de,bir de büyücü getirdiler başına.Siyah saçlı bütün olanlardan nefret etmişti.Büyücü falan istemiyordu.Hoseok gelse canı sıkılmazdı en azından.

Şatonun büyücüsü saygıyla eğilip yatağının yanına bir sandalye çektiğinde oflayarak elini ona doğru uzattı.Kadın yarım saat boyunca elinin içini inceledi.Yoongi uyumak istiyordu.Artık iyice bıkmıştı ki büyücü heyecanla kapısında duran askerleri çağırdı.

"Bana vezir Jung'u çağırın."

Askerler giderken beyaz tenli genç heyecanla yatağında dikildi.Neden Hoseok'un babası çağrılmıştı ki?

"Niye-"

Sözü içeri giren adamla birlikte kesilmişti.Aynı Hoseok gibi bir burnu vardı.Birkçok şeyini babasından aldığı belliydi.Önce ona selam verdikten sonra,kadına döndü adam.

"Neden çağırdığınızı öğrenebilir miyim?"

"Oğlunu buraya getir."

Kadının kesin çıkan sesiyle vezir Jung olduğu yerde terlemeye başladı.Hoseok yasak çocuk olduğunu Yoongiye söylemiş miydi yoksa?Oğlunun bu konuyla ne alakası vardı anlayabilmiş değildi.

"Neden-"

"Bu prens Yoongi'nin emridir.Emirleri sorguluyor musunuz vezir Jung?"

"Hayır,kesinlikle efendim."

"O zaman git oğlunu getir."

Adam birkez daha selam verip odadan çıktığında büyücü askerlere kapıyı kapatmalarını söyledi.İlk başta karşı çıksalar da,Yoongi söyledikten sonra kapattılar.

"Ne için Hoseoku çağırdınız?"

"Birazdan diyeceklerim yüzünden ona nefret etmeyeceğine bütün kalbinle söz veriyor musun?"

"Ben Hoseoktan nefret etmem."

Yoonginin kararlı çıkan sesi,kadına hiçbir şekilde etki etmiyordu.Kalbine bakabilirlen ses tonuyla kendini tatmi edecek değildi.Mavi kalbin parladığını gördüğünde gülümsedi.

"O yasak bir çocuk."

"Ne!?"

Gencin minik gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.Her türlü şey saniyeler içinde aklından geçmişse de,asla aklına gelmemişti bu.Bir kere on senedir Hoseoku tanıyordu.Onu seviyordu.Ama o asla yasak çocukmuş gibi davranmamıştı.Hareketleri,görünüşü aynı bir kırmızı kalpli gibiydi.Broşu gerçekti.

Hiçbirşey söylemedi mavi kalpli genç.Büyücü ise kalbinin yavaş yavaş sönmesini izledi yanında.

Bir süre sonra Hoseok telaşla içeri girdi.Kahverengi tutamları önüne düşmüş,nefes nefese kalmıştı.Gümüş broşu her zamanki yerinde parıldıyordu.Hızla Yoonginin yatağına çöktü.Sevdiği adamın rengi iyice solmuştu.Baya hasta gibiydi.Beyaz gözkapaklarında beliren mavi damarları,her göz kırptığında görebiliyordu.

"Yoongi!Hastaymışsın dediler.Ormana da gelmedin bugün.Çok endişelendim.Sana birşey olursa ne yaparım ben?"

Hoseok cümlelerini hızlıca ardı ardına sıralarken Yoongi hipnoz olmuş gibi ona bakıyordu.Yasak bir çocuk olduğuna inanmak istemiyordu.O konuşurken aklından kırmızı kalplilerin özelliklerini geçiriyordu korkuyla.

"Yapabileceğim birşey var mı?"

Yardımsever.

"Eğer varsa ben yapabilirim."

Cesaretli.

Hoseok yanlarında duran kadını yeni farketmişti.Gülümseyip nazikçe selam verdi ona.

Güleryüzlü.

"Yoongi konuşacak mısın?"

"Ha?"

"İyi misin?"

"Evet.Evet iyiyim."

Büyücü Hoseok odaya girer girmez kalbine bakmıştı.Üstünde yeşil bir leke olduğunu görebiliyordu.Kişiliğini,görünüşünü etkilemeyen ama kanının rengini değiştirebilen bir leke.Böyle olduğu için şanslıydı.Saklaması daha kolay olurdu.

"Prens Yoongi senin bir yasak çocuk olduğunu biliyor Hoseok."

Hoseokun kahverengi küreleri korkuyla Yoongiye çevrildi.Yüzünde kaybolmuş gibi,hiçbirşey kulaklarına gelmiyormuş gibi ifadesice ona bakıyordu.Yutkunup gülümsedi.

"Yanlış biliyorsunuz.Ben kırmızı kalpliyim.Büyücüye gittik babam-vezie Jung ile birlikte."

"Baban sana yalan söylemiş Hoseok.Senin bir asker olmanı çok istiyordu,şatoya girmendeki çekingenliğinin de farkındaydı.Bu yüzden sana yalan söyledi.Kalbinin üstünde hâlâ yeşil bir leke var.Büyüdükçe değişmez bu."

Kahverengi saçlı genç dehşetle dinlerken,kalbi hızlanmaya başlamıştı.Yoongiden kopacaktı,öldürülecek,belki de işkence edilecekti ama onu tek yaralayan şey Yoongiyi birdaha görecek olamamasıydı.Gözleri doldu.Gözlerini yatağa kilitledi.Arkadaşının sessiz kalması onu daha da deli ediyordu.

"Y-Yoongi?"

"Bir yolu var mı?"

Gözlerini hızlıca kaldırdı Hoseok.Yoongi oldukça sakin görünüyor gibiydi.Hafifçe titriyordu.Mahcup mu olmuştu,korkmuş muydu bilmiyordu.Ona yıllardır büyük bir yalan söylemişti.

Kadın gülümsedi.İyice yaşlanmıştı.Ülkedeki en iyi büyücülerden biriydi.Yoonginin Hoseok odaya girer girmez parıldayan mavi elmasını görmüştü.Farklı renkteki kalpleri,birbirleri için aynı atıyordu.Ömrünün sayılı günlerinde,bu iki gence yardım etmek istedi.

"Sadece tek bir yolu var.Size gerçekleri söyleyeceğim."

İki genç de dikkatle yaşlı büyücüye odaklandı.İkisinin de kafası sorularla doluydu.İkisi de korkuyordu artık.Yoongi,Hoseoku kaybeder diye,Hoseok ise Yoongiyi kaybeder diye korkuyordu."

"Sana bir büyü yapacağım Jung Hoseok.Kalbindeki yeşil az olduğundan,bir şansın var."

Kadın gözlerini karartıp Hoseoka baktı.Sesi çok ciddi çıkıyordu şimdi.

"Aynı bir pembe kalplinin kırmızı olmak istediği gibi sevap işleyeceksin.O kadar çok iyilik yapacaksın ki,kırmızı kalplilerin en asili kadar sevabın olacak.Kalp Kutsanması geldiğinde herkes gibi kiliseye gideceksin.Seni bekleyeceğim.O zaman seni saf bir kırmızı kalpli yapacağız."

Yoongi o an Hosekokun bütün yükünü hissetmiş gibi onları yok etmek adına yorganının üzerine koyduğu elini kavradı.Kahverengi saçlı genç gülümseyerek ona baktı.

"Ama Kalp Kutsanması haftaya."

Siyah saçlı gencin sesi çaresiz çıkıyordu.Hoseok ise ne olacağını umursamıyordu bile.Yoongi ona küsmemiş,beyaz tenini yeniden bahşetmişti kendi tenine.Öleceğini bilse ondan mutlusu olmazdı.

"İşte asıl nokta da bu.Sizin hastalığınız.İlaçlarla tedavi edilebilir değil.Bir kaç saat içinde kalbini sönecek.Uykuya dalacaksınız.Hoseokun bir hafta içinde ona yazacağım malzemeleri getirmesi gerek.Hem o sevap işleyecek,hem de siz uyanacaksınız.Aksi takdirde,vefat edeceksiniz prensim."

Hikaye nasıl gidiyor?

The City of Hearts ° sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin