20.BÖLÜM

35 7 0
                                    

Denizden geleli beş gün olmuştu. Karneleri de almıştık ve artık üç ay boyunca okul için erken kalkmak zorunda kalmayacağım. Karnemi aldıktan sonra direkt annemin yanına gittim. Anneme yine içimden geçenleri söyledim. Yine ona çiçek aldım. Ama bu defa kendimde bir gelişme kaydettim. Ağlamadım ilk defa. Evet gerçekten ilk defa ağlamadım. Hatta Kaan da bu yüzden bana dondurma ısmarladı. Bugün teşekkür belgesi almamın şerefine kutlama için Kerem'in evinde toplanacağız. Kerem'in evine ilk defa gidecektim ve kardeşi ile ilk defa tanışacaktım. Çağla'nın anlattığına göre çok eğlenceli bir kızmış. Açıkçası tanışmayı çok istiyorum. Çağla böyle deyince daha da meraklandım. Böyle bir günün güzelliği hatırına bende Kaan'a televizyonda gördüğüm ve çok beğendiğim yaban mersinli cup cake yaptım. Birlikte beğenerek yerken bilgisayardan açtığımız müziklere eşlik ederek birlikte söyledik. Butterfly şarkısını çok beğendiğimiz için defalarca onu dinleyip birlikte söyledik. Bağımlılık sınırımı bu şarkı ile kat be kat aşarken bir şarkı daha nasıl bu kadar anlamlı ve insana kendi hissettirir diye düşünmeden edemedim. Benim için önemli olan dinlediğin yabancı şarkıların türkçe karşılıkları değildir. Dili ne olursa olsun her şarkı bir duygu ile yazılır. Bir şarkıyı Türkçe anlamını bilerek dinlersen o şarkı senin için sadece o sözlerdeki yazanlardan ibarettir ama eğer ki şarkıyı olduğu gibi dinlersen sana birden çok duyguyu yansıtır. Mutluyken dinlediğin anda mutluluğun , üzgünken dinlediğin anda ise gözünden düşen bir damla yaş, kalbindeki burukluk ve bedeninde hissettiğin acın olur, acına ortak olur, yaralarını sarar. O yüzden hiçbir zaman şarklıların gerçek anlamlarını araştırmak gibi bir girişimim olmadı olmayacakta. 
Yediğim dört tane cup cake benim bir aylık tatlı ihtiyacımı karşılarken ayaklarımı önümdeki sehpaya uzatıp başımı geriye bıraktım. Kaan elindeki son dilimi de yiyip aynı şekilde benim gibi uzandı koltuğa. Telefonumu kurcalarken WhatsApp grubundan gelen 1598 mesajı okudum yavaş yavaş. Herşey hakkında konuşmuşlar resmen. Buğra gruba mutfağındaki çöp kovasının içindeki çöpleri çekip atınca yediğim cup cakeler çıkmasın diye telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. Kaan da görmüş olacak ki yüzünü buruşturup telefonu karşı koltuğa fırlattı. Telefonuma anında bildirim gelirken elime alıp hızla şifreyi girdim. WhatsApp grubundandı.
"Çağla ayrıldı."
"Belinay ayrıldı. "
"Kerem ayrıldı. "
"Pınar "
Bu iğrenç görüntüyü telefonum daha fazla kaldıramayacak galiba sana iğrenç ve pis hayatında başarılar Buğra pardon erzak deposu demeliydim. "
"Pınar ayrıldı. "
"Kaan ayrıldı. "
"Ayrıldınız. "
Artık bir katılımcı değilsiniz. Bu gruba mesaj gönderemezsiniz.
Bende meraklıydım ya mesaj göndermeye. Telefonum rahatlamıştı ya bu ne böyle iğrenç fotoğraflar. Benim göz zevkim bozulurken telefonumunda kamerası vefat ediyordu. Kadrajı felç oluyor ve galerisi kör oluyordu. Saat 5'e gelirken odama çıkıp ne giyeceğimi çıkardım dolaptan. Çiçekli desenleri olan eteğim ile beyaz bluzumu giyip üzerine de buz mavisi ince ceketimi geçirdim. Saçlarımı düzleştirip hafif makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Pınar kuzeni geldiği için gelmeyecekmiş. Çantamı ve telefonumu alarak hızla aşağı indim. Kaan gelene kadar ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Kısa kollu bordo tişört ile siyah pantolonun uyumu gerçekten çok mu çok güzel duruyordu. Saçları dalgalı bir şekilde yana yatık, güneş gözlüğü tişörtünün yakasında havasına hava katmak için dururken gerçekten taş gibi duruyordu karşımda. Gülümseyip kapıyı açtığımda ben dışarı çıkarken Kaan da askılıktan deri ceketini üzerine geçirdi.
Yaklaşık on beş yirmi dakikalık yolculuğun ardından nihayet Kerem' in evinin önündeydik. Kapıyı çalmadan önce üzerimi düzelttim. Kapıyı açınca karşımda Kerem'i görmeyi beklemiyordum yani kız kardeşi açar diye bekliyordum. Gülümseyip içeri geçtiğimde herkesin burada olduğunu gördüm. Merdivenlerden aşağı koşarak inen kısa ve sarı saçlı 1.65 boylarında bir kız görünce Kerem'in kardeşi olduğunu anlayıp gülümseyerek ayağa kalktım. Hoşgeldin diyerek elini bana uzatınca elimi uzatıp sıktım yavaşça. Bu selamlaşma onu tatmin etmemiş olacak ki kollarıyla beni sarıp yanağıma ufak bir buse kondurdu.
"Hoşgeldin Kayra ben de Miray. "
" Hoşbuldum tatlım. Tanıştığıma memnun oldum. "
" Güzel olduğunu duymuştum ama bu kadar tatlı ve sevecen olduğunu daha yeni görüyorum ve sen anlatıldığından bile daha güzelsin. "
" Teşekkür ederim Miraycığım ama o senin bakan gözlerinin güzelliği. "
Bal sarısı ve iri gözlerinin saçlarının rengiyle olan uyumu ile birlikte güzelliğini ortaya çıkarırken saçlarının arasındaki paket olarak atılmış pembe renk boyalar onu olduğundan da tatlı yapmıştı. Giydiği siyah kot şort ile koyu pembe tişört onu tam şeker reklamlarındaki oyuncak bebeklere benzetirken gülünce ortaya çıkan gamzeleri de tatlılığını daha da arttırıyordu. Ufak burnu ve çilek rengindeki pembe dudakları beyaz olan teninde güzelliğini baskılarken bu kızın gerçekten Kerem'in kardeşi olup olamayacağını düşündüm.
"Sen kendini görmüyorsun galiba. Ya sen çok dehşet bir kızsın ya. Zaten şu saçların ,gözlerin beni benden aldı. Yani senin yaşlarındaki bir kız ancak bu kadar güzel ve tatlı olabilir. "
Dudaklarından ufak bir kahkaha çıkınca elleriyle tekrar beni sardı. İçimi ısıtan sıcaklığı ona çok çabuk alışamamı sağlarken bu anı ölümsüzleştirmek için fotoğraf çektik hep birlikte.
Benim tabirime göre oynadığımız oyunun adı parmak savaşı. Karşımda oturan Kaan'ı bugün yenmek bana farz oldu. Her önüne geleni yenip duruyor hadi beni de yensin de görelim. Benim en iyi olduğum bir oyunda bana kafa tutmak öyle mi bunu yaptığın için pişman olacaksın Kaan Gencay. İddialı bakışlarımı Kaan'a gönderip gözlerimi gözlerine dikerek sadece parmaklarımı yönlendirdim. Tabiki de sonuç Kayra 1, Kaan 0. İkinci turda Kaan kazandı ama sonuç olarak ben kazandım. Hemde 4- 2'lik bir skorla. Galibiyet havalarımı Kaan'a atarken yüzümdeki gülümseme daha genişledi. Vakit ilerledikçe muhabbet koyulaşmıştı. Miray hakkında öğrendiğim herşey daha çok şaşırmama neden oldu. İki yıl yurtdışında Brezilya'da yaşamış. İlk ve ortaöğrenimini orada tamamlamış. Şimdi de lise birinci sınıf öğrencisi. Tanıdığım en açık sözlü ve en eğlenceli insanlardan ilki. Mizah anlayışı gerçekten çok güzel. Buğra'yı sollayacak birisi ve onun da hakkını vererek yapıyor. Sessizce oturup Miray' ın anılarını dinlerken telefonu çalınca özür dileyip telefonunu açtı.
"Yanlış numara oldu hanımefendi galiba. Aradığınız kişi ben değilim. "
.........
" Hanımefendi yanlış numara ayrıca ben Levent de değilim. "
.........
" Birşey diyeceğim hanımefendi ama bu biraz ağır olacak. Keşke senin gibi beyni olmayan insanların ağzı da olmasa çünkü beyinsiz beyinsiz konuşup çevrenizdekilere zarar veriyorsunuz. Bakın hatta beynimin sizin yüzünüzden birkaç tane nöronları iflas etti. İyi geceler. "
Buğra ve Çağla'dan tezahüratlar yükselirken biz şaşkınca Miray ve söylediklerinin şaşkınlığını üzerimizden atmaya çalışıyoruz. Ve Miray böylelikle ince zekasını bir kez daha kanıtladı. Belinay da vize de finallerin bittiği rahatlıktan dolayı bir köşede telefonuna gömüldü. Aniden çığlık atıp sevinmesiyle bütün gözler Belinay' a dönerken hala deli gibi ayakta zıplıyordu. Biz sakinleşmesini beklerken daha da coşuyordu.
"Okulun internet sayfasına bakın. Okulda yaza merhaba partisi yapılacakmış. Bomba gibi bir haber ya. "
Çağla ve Buğra da bu sevince ortak olurken Kerem beğeni övgülerini okuluna yağdırmakla meşguldü. Ben ve Miray anlamaz surat ifadelerimizle bizimkilere bakınırken onlar kendi aralarında parti ile ilgili konuşuyorlardı. Nihayet bizim varlığımızı da hatırlayıp olayı bize de anlattılar.
" Şimdi bizim okul ya da üniversite işte artık her neyse her yıl yaza merhaba partisi yapıyor. Bu yıl yapılmayacak diye bir dedikodu çıkmıştı bütün bölümlerde. Ama bu yıl da yapılacakmış ve herkes en fazla bir kişi ile gelebilecekmiş. Yani bu yıl sen de geliyorsun Kayra. " diyen Çağla ya şaşkınca bakıp söylediklerini idrak etmeye çalıştım da benimle ne alaka bu parti. Daha doğrusu bu parti neden bu kadar çok önemli ki. Klasik ergen partileri gibi mi olacak acaba? Hani şu ortaokul erkekleri saçlarını kuaförde fönletip kızlara hava atma çabasına girer ya acaba öyle tip insanların olduğu bir parti miydi bu?
"İyi de bu partinin amacı ne ki? Zaten yazın geldiğini herkes biliyor illa parti yapmaya ne gerek var?"
Belinay bana gözlerini devirip elindeki gazozundan bir yudum daha aldı. Konuşmaya başlamadan önce rahat bir pozisyon alıp sesini ayarladı. Sanki milyonlara açıklama yapacakmış gibi.
" Bak şimdi aslında bu partide hem yazın gelişi kutlanırken hemde son sınıf öğrencilerine güle güle diyoruz bir nevi. Ama asıl bomba o değil. Bu parti yapıldığı zaman mutlaka üç beş kişi partinin sonlarına doğru ellerine mikrofonu alıp bomba gibi itiraflarda bulunurlar. İster kendileriyle ilgili olsun ister başkaları hakkında. Ama bunun gerçek amacı tamamen eğlenmek. "
" Başkalarının kimsenin bilmediğini istemediği şeyleri herkese söylüyorlar ve bunun adı eğlenmek mi oluyor? Bu parti gerçekten de 'eğlenmek' amacıyla yapılıyormuş doğrusu. " dedim eğlenmek kelimesini bastırarak söyleyip. Bu nasıl eğlence anlayışı oluyor hala anlamış değilim doğrusu ama Çağla durumu daha iyi bir şekilde açıklarken ona dikkat kesildim.
" Aslında bu öyle değil. Yani tabiki de kimse kimsenin özel hayatını ifşalamıyor ama gerçekten eğlenmek için yapılan bir şey bu. Hem zaten mecbur değil yani isteğe bağlı mesela geçen yaz sadece iki kişi itirazda bulunurken ondan önceki yaz kimse yapmamış. Anlayacağın çok da önemli bir ifşa yok genellikle herkesin sevgililerini açıklıyorlar. Yani okuldakilerin bilmediği. "
Huysuzca omuz silkip meyve suyumdan bir yudum aldım.
" Peki parti ne zaman yapılacak ? Yani hepiniz katılacak mısınız? "
" Üç gün sonra yapılacakmış ve senle Miray da dahil hepimiz katılacağız. O yüzden şimdiden ne giyeceğimizi ayarlayıp bir an önce alışverişe çıkamamız lazım. "
Parti için alışveriş mi? Ne saçma ya dolabından uydur giy birşeyler diyeceğim ama benim dolabımda  pantolondan etekten başka birşey çıkmaz. Allah'tan birikmiş param var yoksa dımdızlak kalırdım ortada. Kaan'ın sesi kulağıma ilişince yüzümü ona çevirdim. Bu kadar yakınımda durup beni domatese çevirmek zorunda mıydı?
"Geleceksin değil mi partiye?"
" Evet tabiki de seni o partiye yalnız mı gönderecektim. Orada yamyam çok olur allah muhafaza. "
Kaan gülerken bende kızların sohbetine katıldım. Kızlar şimdiden parti için giyecekleri şeyleri ve saç tarzlarını belirlemiş benim iki hafta sonraki doğum günüm için plan kuruyorlar tabi bilmiyorlar ki ben doğum günü kutlamayı bırakalı 13 yaşındaydım. Küçüklüğümden beri zaten fazla sevmezdim doğum günü kutlamayı ama pasta yemeyi çok severdim. Kızların ısrarlarına boyun eğip alışverişe çıktım. Şu an onların zoruyla sokaklarda elbise almak için mağaza mağaza geziyoruz. Girdiğim bütün mağazalardaki elbiseler ya çok açık ya da çok boğuk oluyordu. Elimdeki gül kurusu rengindeki balık model taşlı elbise ne kadar çok şık dursa da biliyorum ki abartı ve ben öyle elbisenin içinde rahat edemem kendimi biliyorum yani. Elime aldığım buz mavisi tülleri olan incili dizimin biraz üzerine gelecek elbise çok tatlı dururken bu kıyafetin de fazla renkli kaçacağını düşünürken bunun bir yaz partisi olduğu aklıma geldi. Tabiki de kıyafetler renkli olacaktı. Elbiseyi elime alıp kabine ilerlerken kızlar da başka kıyafetlere bakıyorlardı. Hızlıca elbiseyi üzerime geçirip aynada kendime baktım. Elbise çok yakışmıştı ama çok kısa olmuştu ve birde boyun kısmı çok dardı. Kabinden dışarı çıkıp kızların yanına gittiğimde Miray eliyle dön işareti yapınca kendi etrafımda döndüm. Beğenmediklerini bildiren surat ifadeleri yapınca ellerindeki diğer elbiseleri alıp kabine geri döndüm. Gözüme ilk çarpan siyah elbiseyi hemen eledim. Yaz partisi ve ben siyah elbisemi giyecektim. Aman allahım. Koyu pembe tonlarındaki kısa olmayacak şekilde duran ve zincirlerden sarkıtma püskülleri olan elbiseyi üzerime geçirdim. Rengi elbisenin modeline çok abes kaçmıştı. Ben beğenmemiştim ama yinede kızlar görsün diye kabinden çıkıp yanlarına gittim. Onlar da beğenmediği için kabine tekrar döndüm. Bu defa lacivert düşük kolları olan siyah çiçek baskılı olan elbisenin üzerinde duruşuna baktım. Beğenmediğim için kızlara göstermeden çıkardım. Son kıyafeti deneyecektim. Eğer bu kıyafet de olmazsa vazgeçip partiye gitmeyecektim. Kırmızı rengindeki kolları omuz hizasında olan dizlerimin birkaç parmak üzerinde olan etek gibi pilileri olan bu elbise beni kendisine hayran bırakırken kızların yanına çıktım. Etrafımda birkaç kez dönüp aynada nasıl göründüğüme bir kez daha baktım. Kızların hepsi beğendiklerini söyleyen cümleler kurarken ben kabinde kendi kıyafetlerimi giyip bu kıyafeti de sahiplenerek elime aldım. Kabindeki elbiseleri yerine koyup elimdeki elbisenin parasını da ödeyip mağazadan çıktık. Sırada ayakkabı ve çanta vardı. Şu an içine adım attığımız ayakkabı ve çanta mağazası çok büyük olmasının yanında çok güzel ayakkabı ve çantalara yataklık yapıyordu. Hepsini almak istiyorum şu anda. Parlak ve gri rengindeki kalem topuk ,tek bant ayakkabı ile aynı renkteki zincirli askısı olan küçük kol çantasını da alıp parasını ödeyerek mağazadan çıktık. Sırada kuaföre gidip ben hariç diğer kızların saç kesimi ve boyaları vardı. Kaan da Keremlerle alışverişe çıkmıştı. Eminim onlar bizden daha çabuk bitirmiştir alışverişlerini. Miray' ın tanıdık bir kuaförüne geldik. İlk olarak Çağla saçlarının kırıklarını aldırarak saçlarının arasına platin sarısı paket attırdı. Belinay da saçlarını biraz kısalttırdı. Miray zaten boyalı olan saçlarını her ay düzenli olarak yaptırdığı gibi cilalattırdı. Ben mi? Ben hiç birşey yaptırmak istemesem de kızların ısrarıyla alnımdaki kahküllerim bu defa daha düzgün bir şekilde eski yerlerini aldı. Saçlarım kırıklarından kurtulurken hep birlikte birer tane de maske yaptırdık. Herşey tamamlanınca bu şiş ayaklarla eve kadar yürüyemeyeceğimiz için taksiye bindik. Paramı verimli bir şekilde harcadığım için bu konuda kendim bir yıldızlı aferin verdim bile. Dediğim gibi erkekler  bizden önce bitirmişlerdi alışverişlerini. Miray elindeki anahtarıyla kapıyı açınca hızla içeri girdik. Bir an önce ayaklarımı uzatıp dinlenmek istiyordum ama tabiki de bu mümkün değil çünkü Miray'a kıyafet seçiminde odasına çıkıp yardım edeceğiz. Böyle tatlı bir kızın bu kadar inatçı olması nazardan olsa gerek anlaşılan. Ayakkabımı çıkarıp kendimi koltuğa Buğra'nın yanına attım. Herkes şok bir şekilde bize bakarken değişiklik çabuk farkedildi.
"Kayra çok güzel olmuşsun kankacan yeni imaj yıkılıyor. " diyen Buğra saçımı eliyle karıştırıp tekrar düzeltti. Kaan da beğendiğini söyleyen cümleler kurarken hepimiz acıktığımızı farkettik. Kolaya kaçarak makarna ve salata yaptık. Herkes yerdeki yerini alırken yemeklerimizi yemeye başladık. Buğra'nın mutfaktan sonradan getirdiği ton balığı beni biraz daha acıktırırken Buğra ile karşılıklı birer tabakta ton balıklı makarna yedik. Herkes bize yamyam görmüş gibi bakarken ben umursamadan koltuğa çıkıp uzandım. İlerleyen saatlerde Miray için odasına çıkıp elbise seçmesinde yardımcı olduk. Seçtiği pembe rengindeki uzun yırtmacı olan ve beyaz incilerle omuzlarına düşen kolları olan bu elbise ona gerçekten de çok yakışmıştı. Saçları fazla değil ama kısa olduğu için evde bulundurduğu kaynak sarı saçları Çağla ve tecrübesi ile saçlarına taktı. Birlikte biraz dedikodu yapıp tekrar aşağı indik.
Eve geleli iki saat olmuştu. Aldığım eşyalarımı yerleştirmek için odama çıktım. Dolaptan aldığım askıya elbisemi düzgünce geçirip dolaba astım. Ayakkabımı ve çantamı da dolabın içine koyup kapağını kapattım. Kapının kenarında duran Kaan'ı görmeyi beklemediğim için tiz bir çığlık koptu dudaklarımdan. Bu halim onu gülümsetirken ben baş parmağımla damağıma baskı uygulayıp havaya kaldırdım. Yanıma gelip eliyle alnımdaki kahküllerimi düzeltip yanağım küçük ama sıcak bir öpücük kondurdu. Bu hareketi beni eritmeye yeterken ilk defa böyle oluyordum. Beni daha önce dudağımdan öpmüş birisi olarak şimdi yanağımdan öpünce eriyordum. Ya da ben öyle hissediyordum. Gülümseyip kollarımı beline sardım. Karşılığının gelmesi uzun sürmedi bu sarılmanın.
          Yatağımda bir sağa bir sola dönüp durdum. Uykum yoktu ve uyumak istemiyordum. Yataktan kalkıp ayaklarımı yere vura vura mutfağa attım kendimi. Dolaptan aldığım hazır bitterli pudingi bir kaseye boşalttım. Muzu da ayrı bir tabağa dilimleyerek çilekle birlikte alıp salona geçtim. Ses çıkarmamaya özen göstererek koltuğa oturdum. Çatalıma aldığım çileği pudinge batırıp ağzıma götürdüm. Merdivendeki adım sesleri Kaan'ın uyandığının habercisiydi. Sevimli olmaya çalışarak arkamı dönüp çatalıma batırdığım pudingli muzu gösterdim. Gözlerini ovuşturarak yanıma gelip çatalımdaki muzu yedi. Gülümseyip yanıma oturunca çileği pudinge batırıp Kaan'a uzattım. Elimdeki puding kasesini Kaan'a uzatıp masadaki kaşığıda içine koydum. Kaan pudingi yerken bende omzuna koyduğum başımla birlikte ellerimi beline sardım. Sanki her an ellerimden kayıp gidecekmiş gibi oluyorum. Böyle hissetmem onu daha çok sahiplenmeme neden olurken içimi sıkıntılar kaplıyor. Kaan biten puding kasesini masanın üzerine koyarken ellerimi belinden ayırıp yüzüne baktım. Gördüğüm manzara gülmeme neden olurken Kaan şaşkınca bana bakıyordu. Dudağının kenarına bulaştırdığı puding onu öpmem için bana uyartılar verirken daha çok güldüm. Bu halime şaşkınca bakarken ellerini elime yerleştirip gözlerini gözlerime kilitledi. Ellerimle kollarını tutup oturduğum yerde biraz hareketlenerek dudağının kenarına öpücüğümü bırakıp puding tadını aldım. Bu hareketime şaşırdığı her halinden belliydi. Kollarımı boynuna sarınca beni kucağına çekip bana daha güçlü sarıldı.
"Neden seni kaybedecekmişim gibi hissediyorum. Sanki böyle ellerimden kayıp gidecekmişsin gibi. "
Kafasını eğip bana bakmaya çalışınca hafif doğrulup ellerim hala belindeyken yüzüne baktım. Şüpheyle bana bakarken ne olduğunu anlamaya çalışırmış gibi beni inceliyordu. Gülümseyip tekrar başımı göğsüne yaslayıp küçük bir çocukmuşum gibi beni sardı. Ellerimi daha da sıkılaştırıp söyleyeceği şeyi bekledim.
"Neden böyle hissettiğini bilmiyorum ama ben seni bırakmayacağım merak etme. Ayrıca korkmana gerek yok yarınki partide kimse beni yemez. "
Yine gıcıklık yapıyor işte. Elimle göğsüne vurup kıkırdadım. Kaç saat öyle orada durdum bilmiyorum ama hava ağarmaya başlamıştı bile. Gözlerim kapanmak için ısrar ederken boynuna küçük bir öpücük kondurup daha da sokuldum göğsüne. Elleri saçlarımı okşarken gözlerim kapanmanın son evresindeydi.

LACİVERTLERİN EFENDİSİWhere stories live. Discover now