|44|

8.6K 590 75
                                    

"Mavera?"

Gözlerim aralandığında her yer bulanık olsa da gördüğüm yüzü hemen tanımıştım.

Atlas'tı.

Netleşsin diye gözlerimi kırpınca yüzün Atlas'a ait olmadığını anladım. Yine bir şeyler boğazıma düğümlenmişti.

"Babanız sizi kahvaltıya bekliyor."

Beni uyandıran kadın bunu söyleyip odadan çıktığında, neredeyse sırtımda olan saçlarımı geriye ittim. Atlas'ın dokunduğu her yer gibi saçlarım da acıyordu. Kimsenin bana dokunmasını istemiyordum çünkü Atlas'ın izleri silinir diye korkuyordum.

Yataktan çıkıp nasıl göründüğümü bile umursamadan odandan dışarı attım kendimi. Madem kahvaltı da olmamı istiyordu, beni ne hale getirdiğini de görecekti.

Merdivenlerden inerken zorlandığım için trabzanlara tutunup inmeye başladım. Tam iyileştim derken yine çökmüştüm. Zorla aldığım her kilo çok basit bir şekilde bir hafta da uçmuştu benden.

Masada babam olacak o adama en uzak köşeyi seçip oturduğumda kemiklerimin battığını hissettim.

Onun yüzüne bile bakmadan gözlerimi beyaz tabağa kitledim ve sessizliğe büründüm.

"Bale nasıl gidiyordu benim güzel le-"

"O isim hep güzel anılarla dolu. Kirletme ismimi."

Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışması canımı daha fazla sıkıyordu.

"Güzel kızım." Sözünü değiştirip böyle devam ettirmesi de ayrı sinirimi bozmuştu.

"Ben Bale'yi bıraktım."

"Ne!?" Babamın bağırmasıyla irkilip kafamı hiddetle kaldırdım.

"Ne demek bıraktım!?"

Bir kez daha irkildim ve ona bakmaya başladım. Lanet olası gözlerim dolmasa, daha güçlü durabilirdim ona karşı.

"Sana ne! Buraya oturmam bir saçmalıktı."

Ayağa kalkıp odaya tekrar çıkacakken bileğimden yakalandığımı hissettim.

"Sana gidebilirsin demedim."

"İzin de istemedim."

"Bana bunun hesabını vereceksin."

Kolumu sallayıp bileğimi kurtarmaya çalışıp, onu ittirmeye uğraştım.

Bırakmamakta ısrar etmesi gözlerimdeki yaşları yanaklarımdan süzdürürken, bağıra bağıra ağlayıp konuşmaya başladım.

"Bırak beni! İstemiyorum burayı, bu evi, bu odayı! Sen benim herkesi geride bırakmamı sağladın pislik herif! Sen benim tanıdığım, bana leyl diyip piyano çalan adam değilsin, sen adam bile olamazsın zaten. Yıllar önce annemden de benden de vazgeçtin sen! Def ol git artık, huzurumuza gölge-"

Odada yankılanan sesle sola doğru yere düşerken, sızlayan yerin neresi olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yanağım mıydı? Yüreğim miydi?

Saçlarım yüzümü örterken ağlamam dinginledi, babam üzerime doğru gelirken geriye gittim ve yüzüne baktım.

"Sen içindeki ruhu satmışsın, insan olmanı beklemek bizim hatamız."
-
Genç adam, kızını uyandırmaktan korkarcasına kapıyı açtı ve kızının odasına girdi. Elinde ki pasaport, para ve telefonu kızının yatağının ucunda ki masaya bıraktı ve yatağa oturdu.

Kızının günlerdir buraya alışmasını beklemişti ama kızı alışmak yerine gözünün önünde eriyip gitmişti. Daha fazla O'nu burda tutamazdı. Bugün attığı tokat yüzünden hala kendini suçluyordu adam.

Elleri kızının saçlarında dolandı ve gözlerinden yaşlar düştü. Bir daha onları rahatsız etmeyecekti. Yıllarca onları kendine hasret bırakmıştı ve hata yapmıştı.

En azından kızının onu güzel hatırlamasını isterdi ama artık o da mümkün değildi.

Genç adam gözlerinde ki yaşı silip kızını rahatsız etmeden kafasından öptü ve yataktan kalktı. Belki de böylesi daha iyiydi. Genç adam kızına son bir kez bakıp odadan çıktı.

Genç adam o gece, ömrünün en güzel yıllarını harap etmesinin acısını sırtlandı ve cezasını çekmeyi kabullendi.

-

Dualarınız kabul oluyo galiba 🤣🤣

Hadi ramazan ayındayız, sevaptır; Bir daha ki bölüm Atlas'tan 😎😍😍

ANONİM; Leyl Where stories live. Discover now