|9|

22.2K 984 775
                                    

Elimdeki buz kalıplarıyla Bir banka otururken havanın soğukluğu içimi titretmişti. Ayaklarımın altına buzları koyarken, kareografiyi tamamladığımıza sevinsem mi yoksa canımın acısına ağlasam mı bilemiyordum.

Tam 20 gün sonra, sahne alacaktık ve Derya hoca çok sıkı çalıştırıyordu. Yine de Atlas'ın varlığına tutunup, okulda onu gördüğüm kadarıyla hayata tutunuyordum. Niran ve Sametle bile okul dışında görüşemiyordum bir haftadır.

O'na sarılalı da tam bir hafta olmuştu. O gün eve gittiğimde eve girer girmez içine çekirge kaçmış kurbağa gibi dans etmiş, bir tencere pudingi yemeye çalışmış ve bunların sonucunda annemden okkalı bir terlik yemiştim.

"Arkadaşlar bugünlük bu kadar, herkes üzerini değiştirsin."

Ayağa kalktım ve biraz olsun sancısı dinen ayaklarımı soyunma odasına sürüdüm.

Bir haftadır O'na yazmasam da onu izliyordum. Bu hafta okula 2 gün gelmemişti. Sebebi ise antremanda bileğini burkmuş olmasıydı. Bunu bana söylemesi için Samet'in kafasına bir silah dayamadığım kalmıştı.

Üzerimi değiştirip saçlarımı Allah katına çıkartacak kadar büyük bir topuz yaptım. Ve omzuma çantamı asıp çıktım.

Balleye başlamak, yaptığım en güzel şey olabilirdi. Dans etmek, kendini müziğe vermek... Bale'nin en sevdiğim tarafı bir hikayesi olmasıydı. Kendiniz değil, hikayede ki karaktere bürünüyordunuz ve o an, dans ettiğiniz yer bir salon olmaktan çıkıyordu. Bir göl, bir saray, bir kasaba...

Düşüncelerle boğuşup evime gelmek üzereyken telefonum çalmaya başladı.

Annem arıyordu.

"Kızım nerdesin? "

"Geldim sayılır anne."

"Hah tamam, ekmek alsana bakkaldan."

"Tamam annem."

Biraz daha yürüyüp bir bakkala girdiğimde dolapta bana göz kırpan pudinglere baktım. Bir kaç tane puding alıp 2 tane ekmek aldıktan sonra ödeme yapacakken birisi benden önce davranıp kendi aldıklarıni ödemeye başladı.

"Pardon ben vardım." Dedikten sonra kafamı kaldırdım ve önüme geçen kişinin Atlas olduğunu gördüm. Donup kalırken Atlas'a bakıyordum.

"Kusura bakma, acelem var. Muhittin abi ikimizinkini de aynı geçir. Zaman kaybı olmasın."

Silkelenip kendime geldim ve Atlas'ın aldıklarına baktım. Gözünde gözlük vardı ve bu demek oluyordu ki ders çalışırken annesi onu bakkala yollamıştı ki aldıkları da pirinç, şeker ve baharat gibi bir kaç şeydi. 

"Tamam sorun değil, geç sen."

Sanırım geç kalmıştım bunu demek için çünkü Atlas cüzdanından para çıkarıp benim aldıklarımı da ödüyordu.

"Ya hayır ben kendiminkini öderim," Çantamdan cüzdanımı çıkartıp para alacakken Atlas benim aldıklarımın poşetini bana uzattı.

"Ya ne yaptığını sanıyorsun?"

Bakkaldan çıkacakken kolundan tuttum onu.

"Ulan acelem var diyorum, Sıfırcı Ayben'in ödevini yetiştirmem gerek!"

Aynı okuldan olduğumuz için beni tanıması olağandı.

"Tamam al parayı sonra da git yap ödevini Atlas!"

"Ya Manevra mıydı adın neydi, boş ver bi' ara kahve ısmarlarsın olur biter. Çok uzattın hadi eyvallah."

Bakkaldan çıkıp koşmaya tabiri caizse ayakları götüne vura vura koşmaya  başladı. Ayağının burukluğu geçmiş olmalıydı.

ANONİM; Leyl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin