|43|

9K 574 54
                                    

Niran'dan;

Elimdeki kahvelerle Samet'in omzuna yaslanmış yürürken, buradaki insanlarin daha ne kadar perişan olacağını tahmin edemiyordum.

Atlas'ın annesi ve babası, günlerdir burada çocuklarının uyanmasını bekliyordu. Beklerken tükeniyorlardı çünkü Atlas uzun bir süre uyanamayacak kadar zarar almıştı.

Mavera'nın annesi perişandı, onu nasıl anlatabilirdim bilmiyordum.

Benim dayanaklarım Ateş ve Samet'ti ama Ateş'in de bir ailesi vardı. Her zamam yanımda olmak istese de olamıyordu.

Mavera'nın nerde nasıl olduğunu bilememek çok zordu ve bu bizi bitiriyordu. Ufacık bir haber olsa bile çok mutlu olabilirdik, yaşam belirtisi ya da 'iyiyim, geleceğim' diyebilmesi...

Kahveri dağıtıp oturduğumda, Samet'in omzuna yaslanmaya devam ettim. Çok değil bir yıl öncesine doğru gitti gözlerim ve bir anı da durdu.

"Ama yapmayın böyle hanginizin sümüğünü sileceğimi bilemedim!"

Mavera Samet'in sol, ben sağ omzuna kafamı koymuş bir şekilde ilimizde ağlıyorduk. Çünkü ikimizin de canı yanıyordu.

"Ya kızım zaten biliyorsun ayrılacaklar, ağlama yeter."

Mavera kafasını bile kaldırmadan gözlerini elinin tersiyle sildi ve yeni yaşlar için yer açtı.

"Ben ona ağlamıyorum ki, bir gün bana da böyle sarılmasına ihtimal vermediğim için ağlıyorum."

Sonlara doğru hıçkırıklarını tutamasa da Samet sabır çekerek bana döndü.

"Ya sende ablanı tanımıyomuş gibi davranma, onun her zamanki halleri bu Niran! Hem az kaldı üniversiteye geçiyoruz, kurtulacağız."

İçimi çeke çeke ağlarken peçeteyle burnumu silip kafamı kaldırdım ve Samet'e döndüm.

"Bana attığı tokadı hak etmedim ama!"

Yüzümde oluşan ufak bir tebessümle kafamı iki yana salladım ve göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Kız kardeşimin yokluğunda ağlayamayacaksam niye gözyaşım vardı ki?

Gözlerimin önüne gelen yüzlerce anıyı bölen telefonumun sesiydi. Samet'in omzundan kafamı kaldırıp arayan kişiyi cevapladım. Büyük ihtimalle annem aramıştı.

"Anne gelmeyeceğim eve. Söylemiştim zaten."

"Niran?"

Duyduğum sesle tüylerim diken diken olurken, Samet'e doğru döndüm.

"M-mavera?"

Telefonun hoparlörünü açıp Samet'le ikimizin ortasına telefonu tuttum ve şoktam çıkmaya çalıştım.

"Na-nasılsınız Niran? Atlas nasıl? Annem?"

Ağladığına yemin edebilirdim.

"Hepimiz iyiyiz, Atlas'ta iyi olacak. Hepimiz onun yanındayız. "

Mavera'nın iç çekişlerini duymak Samet ve benim kalbimi sızlatsa da bizim de ondan farkımız yoktu.

"Sen Nasılsın Mavera? Yemek yiyorsun değil mi?"

"B-ben bilmiyorum, burası bana kafes gibi. Hiçkimseyi bilmiyorum, hiçbir yeri tanımıyorum. S-sanki nefes alamıyor gibiyim."

"Şşt, tamam. Elbette ki buraya geri döneceksin. Baban da anlayacaktır hatasını. Hem annen mahkemeden mahkemeye koşuyor. En kısa sürede buradasın, dayan güzelim tamam mı?"

"S-Samet hepiniz çok dikkat edin, özellikle Atlas'a. Çok dua edin bende ediyorum. "

Mavera'nın sözü yarım kalırken arkada ki sesleri dinledik. Şu kadarcık bir telefon konuşması bile, yüreğimizdeki yangına su tutmuştu aslında.

"Şey ben kapatıyorum, tekrar arayacağım. Atlas'a-"

Telefonun kapanış sesi geldiğinde, Samer ile bir süre ekrana baktık. İkimizinde gözyaşları ekrana düşerken Samet'e sarıldım.
-
Mavera'dan;

Hizmetli kadın babam geliyor diye elimdeki telefonu çekip alırken, gözlerimdeki yaşları sildim. Günler sonra odadan dışarıya çıkmış ve telefonunu vermesi için kadına yalvarmıştım.

İyi olduklarını duymak içime su serpse de Atlas'ın iyi olmadığını biliyordum. Ben gitmeden iyi olmayacağını da biliyordum. Buraya geldiğimden beri ilk defa, dışarıya çıkmıştım. Odaya gitmek yerine biraz üşümeyi ve hava almayı düşünerek bahçeye çıktığımda, her yer çok başkaydı.

Benim apartmanımın küçük bahçesi gibi değildi, yürüdükçe insanın içinde kaybolacağı bir bahçeydi.

Bahçenin biraz içine ilerlediğimde,  bilmediğim bir ülkede yapayalnız olduğumu hissettim.

Tanımadığım insanlarla aynı evin içindeydim, aynı şehirdeydim...

Bahçenin etrafımda dönmeye başladığını hissettim. Burası beni gittikçe içine hapsediyordu. Ruhumun boğazına ellerini dayayıp, ruhumu öldürüyordu.

Bahçe iyice dönmeye başladığında yere oturdum ve etrafta Atlas'ın ve kendimin seslerini duymaya başladım.

Mavi Park'a Atlas'ın bana ilk sarıldığı ana döndüm, bana araba çarpacakken beni tuttuğu ana döndüm, Beni ilk gördüğü ana döndüm, ilk dans ettiğimiz ana döndüm...

"Atlas..."

İçimi çeke çeke ağlamaya başlarken, bir daha odadan çıkmamaya karar verdim.

Burası bana hiç iyi gelmiyordu. Gelmeyecekti de. "İstemiyorum burayı! İstemiyorum!"

Elimle yerdeki çimenleri çekiştirerek bağırdığımda, hiçbir şeyin düzelmeyeceğini biliyordum ama bir umut ya işte... Takılıp kalıyordum.

-

Bana bir şeyler yaz sevgilim,
Bir mektup, bir şiir, bir cümle...
Biraz kurtart beni!
Biraz beklet,
Biraz ertele bu engel tanımayan nefretimi.
Tükendiğim yerden, doğur beni...
Çok Hastayım.

Yorumyorumyorumyorum 😍😍😍🥀

ANONİM; Leyl Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα