|35|

10.9K 656 199
                                    

Mor ve ötesi-Benim küçük

-

Atlas ile kantinde otururken bir anda yanımdaki sandalyeye atılan çantayla irkilip gelene baktım.

Niran sinirli bir şekilde yanıma oturmuştu. Üstü başı su içindeydi.

"Ne oldu be?"

"Teyzenin biri kafamdan aşağıya su döktü."

Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Atlas Niran'ın bu haline kahkaha atarken bende kendimi tutamayıp gülmeye başladım.

"Köpekler! Neyse dolabımda kıyafetlerim var Allah'tan."

Atlas Niran'a bakıp bakıp gülerken,Niran plastik çatalı O'na fırlattı.

Biz masada oturmuş sohbet ediyorken, elele tutuşup içeri giren Samet ve Mısra yanımıza geldiler.

"Ne olurdu Ateş'te benimle aynı okulda olsaydı ki?" Niran yine isyan moduna geçmişti.

Tam karşımda oturan Atlas'a odaklanırken benim telefonumla oynarken ne kadar tatlı göründüğünü fark ettim.

Benin telefonum mu demiştim?

Atlas benim, içinde 457 tane gizliden çekilmiş fotoğrafı olan benim telefonumla oynuyordu.

Atlas benim, içinde stalk yaptığım bilgilerle dolu telefonumla oynuyordu.

"Atlas," deyip ayağa kalktığımda,  Atlas şaşırmış gözlerle bana bakmaya başladı.

"Yedim seni Atlas!"

Hızlıca ona doğru gidip üzerine atlayacakken Atlas'ın geri çekilmesiyle kantinden elinde meyve suyuyla gelen Samet'e çarptım.

Ben ve Samet yeri, Samet'in elindeki meyve suları Mısra'nın kafasını boylarken Gülme sırası artık Niran'daydı. 

Her şey ağır çekimde gerçekleşirken Mısra'nın çığlığı çok olmadan duyuldu ve vişne suyunun kırmızı rengi Mısra'nın sarı saçlarını boyadı.

-

Yanağımda hissettiğim ellerle uykum bölünürken başımdaki ağrı ve midemdeki bulanma hala geçmediği için yüzümü buruşturdum.

"İyi misin güzelim?"

Karşımdaki Atlas'tı ama yüzü çok bulanıktı. Gözlerime bir perde inmiş gibiydi. Elimle gözlerimi ovalayıp bulanıklığı giderdiğimde, kafamı arkaya attım ve gözüme dolan yaşları engellemeye çalıştım.

Bunların sebebini biliyordum.

Atlas karşımda oturmak yerine yanıma geldiğinde, elimi tuttu.

"Neyin var?"

"Hiç. Bugün Gökkuşağında olacağım da, Derya hoca yine azarlayacak beni."

"Gitmesen mi acaba?"

"Olmaz daha çok azarlar."

Tenefüsün bitiş zili çaldığında kafamı tekrar sıraya koydum ve midemi bastırmaya çalıştım.
-
"Mavera dengede dur!"

Kulaklarımda ki uğultu gittikçe artarken, dans etmeyi bıraktım ve aynanın önündeki demire tutundum.

Yine o berbat hastalık hissi beni yakalamıştı.

Midemden yukarıya doğru çıkan her şeyi bastırıp Derya hoca'ya döndüm.

"İyi misin, gel otur şöyle."

Bir kaç adım attığımda hissettiğim bulantı beni içimdeki çıkarmak için arkamı döndürdü.

Eğilip içimdekileri çıkarırken, bir an kör olur gibi gissettim. Gözlerimi kaplayan siyahlık büyürken titremeye başladım.

Sanki mideme bıçak sokup çıkarıyorlardı.

Herkes bana doğru gelirken, elimle yüzümü sıvazlamak istedim.

Gözlerimdeki perde her yeri siyaha boyarken gözlerimdeki yaşlarla birlikte bende yere düştüm.

-
Bir şeyi çok istemek, o şey uğruna kendi hayatınızı tehlikeye atmaya değer miydi?

Sevdiklerinizi korkutmaya?

Ya da o şeyden tamamen koparılmak pahasına değer miydi?

Kolumdaki serumu dolduran sanki annemin saatlerdir akıttığı gözyaşlarıydı sanki.

"Anne tamam lütfen daha fazla ağlama, iyiyim ben. Basit bir şey bu."

Annem gözlerini silip, hasta yatağında yatan bana baktı.

"Ben sana senin bir gün düşüp bayılmandan korktuğumu söylemiştim ama yok Mavera hanım bir şeyi kafaya koyduysa..."

Annem devam edecekken bir anda kapı açıldı ve düşe kalka içeriye Atlas Niran ve Samet girdi. En sonda Mısra.

"İyi misin?"

"Kız sen daha ölmedin mi?"

"Neyin varmış?"

Soruları duyup gözlerimu kapattım ve  gülümsedim.

"İyiyim yahu doktor gelecek birazdan geçin bekleyin."

Atlas bir yanıma arkadaşlarım bir yanıma geçtiğinde annem koltuğa oturdu.

"Sen okukdayken de bu yüzden mi ağlayacaktın?"

Atlas'ın gözlerinden gözlerimi kaçırıp ellerimle oynamaya başladım.

Çok geçmeden Doktor elinde tahlil sonuçlarıyla odama girdiğinde bütün gözler doktora çevrildi.

"Öncelikle geçmiş olsun. Bir kaç soru sormam gerekiyor tam teşhiş için."

Kafamı salladığımda panik bütün damarlarımda geziniyordu.

"Günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?"

Yutkunarak soruyu cevapladım.

"1 ya da 2."

Doktorun sorduğu sorulara verdiğim cevaplarla, ortam gitgide gerginleşiyordu. Atlas dahil herkes sessiz bir şekilde verdiğim cevapları sindirmeye çalışıyorlardı.

Doktor sorularını bitirdiğinde kimseden ses çıkmıyordu.

Doktor alnında biriken teri silip gözlüğünü geri ittirdi.

Nefesimi tutmuş bir şekilde gözlerimi kapattım ve bir şarkıya odaklanmaya çalıştım.

"Anoreksia Nervoza hastalığının daha çok başlarındasınız ve şanslısınız hastaneye yatmanız gerekmeyecek ama Bale'yi bırakmanız gerek."

-

Evet sövebilirsiniz...

Biraz geciken bu bölümü, atacağım bir diğer bölümle telafi etmeye çalışacağım.

Keşke Sadece oy vermek yerine yorum da yapsanız😍

İyi geceler.













ANONİM; Leyl Where stories live. Discover now