Y.E.5.Yenilmez Efsane Geri Döndü II

694 47 1
                                    

Reklamsız okumak için www.kotulugunefendisi.com

5 Bölüm

Yenilmez Efsane Geri Döndü II

Borla onlara yeterince katlanmıştı. ''Siz gençler çok isteklisiniz? Bende size istediğini vermeye istekliyim ama bu sizin tahmin edebilecek sonuç olmayacak'' dedi. Borla kendisine en yakın olanın boğazından tutup duvara fırlattı. Handa kılıçlar çekilmişti, Borla'nın üzerine saldırdılar bir tanesinin bileğinden yakaladı ve kılıcı adamın karnına soktu. Diğerini de bileğinden yakaladı onun elinde ki kılıcın düşmesine sebep oldu. Kılıç yere çakılmıştı. Bierta eline aldığı kılıçla haydudun kafasını gövdesinden ayırdı. Duvara vuran haydudun yanına gelirken haydutlardan birisinin kaçmaya çalıştığını fark etti ve elinde ki kılıcı hayduda fırlattı. Kılıç onun sırtına saplanıp göğsünden dışarıya çıkmış ve orada kalmıştı. Geriye kalan son haydudun üzerine yürüdü, onun belinde ki kılıcı çıkardı. Adam ondan merhamet diliyordu. ''Rom istediniz, kadın istediniz, para istediniz. Ben sizin gibi istemem sormadan alırım. Siz isterken sizden mehabet dilenmedim benden merhamet dilenme.'' Dedi. Onun boğazından tutup kaldırdı ve kılıcı karnına soktu. Kılıç handan dışarıya çıkmıştı. Adam onu çıkartamayacak kanına karışan mide suyu tarafından zehirlenip ölecekti, yavaş ve acıyla.

Handa gürültü bir anda azalmış sessizliğe bürünmüştü. Kimse esrarengiz ihtiyarın kim olduğunu bilmiyordu bunu sorgulayan da yoktu o an akıllarında kadar ne kadar güçlü olduğu idi. Karanlık güç kullanmış olsaydı ona katiller katili bile diyebilirlerdi fakat öyle bir adamın böyle yerde işi yoktu. Üstelik tek bakışı ile adam öldürebilecek kadar güçlü olduğunu söylenen adamın bu kadar zaman kaybetmesi hiç mantıklı gelmiyordu. Dört hayduttan başka haydutlarda vardı. Onun yakınındakiler çok ürkmüştü. İnsanların dikkati onun üzerindeydi. Haydutlar ellerini kılıçlarına atmıştı. Bierta ''Ölmek mi istiyorsunuz?'' diye sordu. Onun yakınında ki masalarda ki haydutların bazıları korkmuştu. Herkesi öldürmenin sırası değildi. O yüzden bir an önce buradan çıkmalıydı. Yaratıklar karşısında korktukları zamanlar çok olmuştu fakat uzun zamandır bir insandan korkmamışlardı. Bierta şapkası aşağıya indirip gözlerini kapattı. Yürümeye devam ediyordu. Hancı yutkunuyordu. Belinden bir kese çıkartıp hancıya attı. Hanca onu eliyle yakaladı. ''İçinden zararın kadar al'' dedi. Hancı alınca Bierta geri göndermesi için işaret etti. Hancı ona tekrar attı. Onlar içkilerine güçlükle uzanırken Bierta dışarıya çıkmıştı. Krimorda her şey çok sessizdi ama askerlerin yoğunluğu gözünü çarpıyordu. Köşe başlarında duran askerler devriyeler oldukça sıklıktaydı.

Bazı sokaklarda halktan çok askerler vardı. Handan dışarıya çıktığında öğlen sularıydı. Daha önce haber verdiği için şehrin hazırlandığını biliyordu. Bulunduğu yere suçlular, haydutlar, firariler uğrarlardı. Handan dışarıya çıktığında öğlen sularıydı, içerisi sanki gece gibi karanlıktı, ışıklandırma azdı. Krimorda her şey oldukça sessizdi. Bir hazırlık olduğunu tahmin etmişti. İdam şehrin daha içlerinde gerçekleşecekti. Evler birbirlerine bitişikti, şehrin arka sokakları olmasına rağmen yerler taşlarla kaplanmıştı. Kılıcını yolluğunun altına saklamıştı. Yolluğunun üzerinde bastonu bulunuyordu. Üzerinde uzun yıpranmış lacivert elbise vardı. Saçları uzun ve dağınıktı, sakalları uzadıkça düzensizleşmişti. Sakalları biraz örmüştü. Başında ki siyah şapka neredeyse bütün yüzünü kapatıyor sadece çenesi görülüyordu. Uzun zaman gözlerini karanlığa alıştırmıştı, güneşte görmek yeterince zor olduğunu fark etti. Ana sokaklara ulaşmaya başladığında insanlar kalabalıklaşmış dar sokaklar genişlemeye başlamıştı. Birkaç dakika yürüdü ve ana sokaklardan bir tanesine çıktı. Oldukça kalabalıktı, insanların birbirlerine değmeden yürümeleri imkansızdı. Hırsızlar için bu sokaklar altın değerindeydi. Sıkışıklığı iyi kullanıyor böyle olması işlerine geliyordu. Kimsenin ruhu duymadan gümüş keselerini, bileklikleri, kolyeleri ve diğer değerli takıları veya eşyaları çalabilirlerdi.

Bierta bir süre kalabalığı izledi. Uzun zamandan beri böyle kalabalığın içinde bulunmamıştı. Şehre sabah giriş yaptığında sokakların neredeyse hepsi boştu veya tek tük insanlar vardı, şimdi iğne atsan yere düşmüyordu. Giderek şehrin kalbine doğru ilerliyordu. Sokak kalabalık ve gürültülüydü. Bir yerden başlaması gerekiyordu, idam saatine tam vaktinde varmalıydı. Kalabalığa ilk adımını attı, insanlar ona o insanlara çarparak ilerlemeye çalışıyordu. Bu kalabalık bir insan nehri gibiydi. Kendisini yönlendirmesi çok güçtü ama başarıyordu. İdamın olacağı gün halka bildirilmediğini kalabalığı görünce anlamıştı. Bierta bunun anlamını biliyordu kendisi ile savaşmak için hazırlık yapacaklarını biliyordu. Kendisini insanların akıntısına kaptırmıştı, uzun zamandır yapmamıştı ve hoşuna gitmişti. Yıllardır suikast yapmadığını biliyordu. Yaşlı olmasına rağmen kalabalığa kolaylıkla ayak uydurmuştu. Bir süre daha ilerledi ve kendini kenara çekti. Kalabalık akmaya devam ediyordu. Bir bakırcı dükkanının yanında durdu. Dışarıya açılmış bakırdan yapılmış eşyaların en çok tencereleri olanlara göz gezdirdi. Dükkân sahibi dükkânın önünde oturmuştu. Tuhaf birisi olduğunu ve tekin birisi olmadığını anlamıştı. Onlarca farklı tip insanla karşılaşmıştı, karşılaştıklarının içinde bu adam hiçbirine uymamasına rağmen onda ki tehlikeli sezmemek için deli olmak gerekirdi.

Yaşayan Efsane I: İlk UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin