•6•

9.2K 556 52
                                    

İlk önce ağzımdaki eli çekmeye çalıştım. Olmadı, beni hareketsiz bıraktı. Kalp atışlarım hızlandı. Beni tutan kişi kulağıma fısıldayarak:

"Hareket etmeyi bırak. Sakın ses çıkarma ve ben söyleyinceye kadar sakın burdan ayrılma. "

Sesi çok tanıdık geldi. Beni bırakıp kendini gösterdi. Onun için endişelendim. Ama o bir vampirdi, evet o Taehyung'du. Koşma sesleri duydum, kaçmıştı. Yavaşça ağacın arkasından çıktım. Cesedi tamamen ilk kez gördüm.   Ağlamaya başladım. Bu bizim okuldan bir çocuktu. Nasıl bir çocuk olduğunu bilmiyordum ama beni aramaya çıkmış olmalıydı, olmalılardı. Yanına gidip ölmemesi için yalvarmak istedim ama organları her tarafa yayılmıştı, ona nasıl adım atabilirdim ki?

Kıpkırmızı gözlerle Taehyung'a baktım. Taehyung kızgınca:

"Hemen git, hemen!"

Ağlayarak adımı bağıranların sesine doğru koştum. Beni gördüklerinde hepsi, beni görmeyen diğerlerine "Onu bulduk!" diyerek bağırdı. Tüm insanlar etrafıma toplandı. Hepsinden farklı farklı sorular duyuyordum. Hiçbirine cevap veremedim. Arkamı döndüm, bir çift kırmızı göz gördüm. Korkmak yerine canım yandı, kalbim sıkıştı. Onu, o tavırlarını çok özleyecektim sanırım. Ayrıca bütün sorulara nasıl cevap vermem gerektiğini bilmiyorum. İnsanlar her dediğime iğrenç iftiralarda bulunacak. O yüzden sadece kayboldum dedim. Soo-Min'i göremedim. Onu sorduğumda çadırda uyuduğunu ve pek bir şey yemediğini söylediler.

Hemen yerimize gittik ve herkes çok yorulmuş olacak ki çadırlara girdikleri gibi horlama sesleri geldi. Soo-Min'in çadırına girdim, uyuma numarası yaptığı çok belliydi:

"Hadi ama rol yapma, aç gözlerini. Hiç mi bana ne olduğunu merak etmedin."

Gözlerini açtı:

"Emin ol en merak eden bendim. Ama yüzüne bakacak cesaretim yok."
"Neden ki?"
"Seni bulmam lazımdı. Ama ben çekip gittim. O yaratıklar sana ne yaptı? Canını yaktılar, sana zarar verip korkuttular değil mi?! Kim bilir seni nerde tutmuşlardır. Nasıl kaçtın?"
"Beni ne bir yerde tuttular, ne de zarar verdiler. Bana hiçbir şey yapmadılar!!! İnanmayacaksın diye sana anlatmayı düşünmedim bile. Hatta kimseye anlatmayacağım. Çünkü siz yine saçma saçma yargılayacaksınız. "
"Yargılama değil, gerçek. "
"Gerçek mi?! Cidden gerçeğin ne olmak istediğini duymak ister misin?"
"Ah~senin beynini yıkamışlar. Lütfen mantıklı düşün. Bak kimse yok sadece biz varız. O canavarlar sana bir şey yapamaz merak etme. Rahat rahat konuş, küfür bile edebilirsin onlara. "
"Ne saçmalıyorsun Soo-Min? Ben kimsenin baskısı altında konuşmuyorum. Bu düşüncem önceden de vardı. Ama emin olamadığım için kimseye söyleyemiyordum. Şimdi eminim."
"Hadi git yat. Sabaha kendine gelirsin."

Kızgınca dışarı çıktım. Keşke şu at gözlüklerini bir çıkarsa. Annesi belki de onlara zarar verdi, belki de o ölen annesi bile değildi. Hatta belki kimse ölmedi. Hiçbir internet sitesi otopsi sonuçlarını söylemedi. Hatta sitelere göre ölü sayıları farklıydı. Ne yapacaktım da onu, onları inandırıcaktım? Kanıt bulmak zorundaydım.

Telefonumu şarj ettim ve asıl olmam gereken yere gittim.

Bugün psikolojim pek yerinde değil. O yüzden kötü yazdıysam kusura bakmayın.

Vampir | KTHWhere stories live. Discover now