•3•

11.2K 672 438
                                    

Saliseler içinde silahı havaya kaldırdım. Kimse yaralanmamıştı. Soo-Min bana ters ters baktı. Nedenini tam olarak bilmiyordum ama o vampirin canının yanmasını istemiyordum.

Çok uzaktan bağırış sesleri geldi. Birileri isimlerimizi bağrıyordu. Sesin geldiği tarafa baktım. Kafamı çevirdiğim an vampir yok oldu. Etrafımı özenle inceledim. Ama hiçbir yerde yoktu.

Soo-Min "Gel hadi gidelim. Bu işi sonra konuşacağız." dedi. Önden yürümeye başladı. Arkasından gitmedim. Daha fazla ormanın derinliklerine indim. Sessizce kaçmıştım. Çünkü bir daha onu veya daha fazlalarsa onları görmek istiyordum.

Etraf zifiri karanlık olduğu için telefonumun ışığını açtım. Aptalca bir karar vermiştim. Ama buna değerdi sanki. Umarım güzel şeyler olur.

Yavaş yavaş yürümeye devam ederken küçük bir çığlık sesi duydum. Ayrıca sanki biri ağrıdan kıvranıyormuş gibi "Ahh" diye sesler çıkarıyordu. Uykusuzluktan mı oluyordu yoksa cidden bu saate burada biri mi vardı? Belki de onlardır. Sesin geldiği yöne ışığı tuttum. Bir erkek çocuktu. Ama çok soluk bir teni, bir o kadar da yüzünde korkutucu yaraları vardı. Bir dakika, bu bir zombiydi. Bacağını incitmiş küçük bir zombi. Benden korkmuş olacak ki ayağa kalkıp kaçmaya çalıştı. Ama kalkamadı. Sanırım çok kötü yaralanmıştı. Ayrıca şu an benim kaçmam onun kovalaması gerekmez miydi?

Bunları düşünmeyi bırakıp yanına gittim. Yüzüne ışığı tutmayı bırakıp başka bir yere tuttdum. Gülümsedim ve iyi olup olmadığını sordum. Onun dediği tek şey ise:

"Sen hikayelerde ve kabuslarımdaki insanlara benzemiyorsun. "

Bunu dedikten sonra beni gözünü hiç kırpmadan süzdü. Bacağına baktım cidden çok kötü kanıyordu. Aslında her yeri kandı. Ama o zombi normal değil mi? Cidden kafam karıştı.

Ne yapacağımı bilemedim. Ama bir şey yapmak çok istiyordum. O yüzden onu kucağıma aldım ve konuşmaya başladım:

"Benden korkmana gerek yok. Sana asla zarar vermem. Çok geç oldu. Seni eve götürmeliyiz. Evin nerede? "
Masum bir şekilde cevap verdi:
"Uzakta."
"Çok mu uzakta?"
"Ama sen neden evinden bu kadar uzağa gittin ki?"
"Taehyung abi için endişelendim. Peşinden geldim."
"Taehyung abi mi? O kim?"
"Az önce arkadaşın ona ateş etti."
"O bir vampir mi? "
"Evet, hatta arkanda duruyor."

Hızlıca ve korkuyla arkamı döndüm. Evet ordaydı. Cidden irkilmiştim. Nefes almakta zorlandım. Fazla yakınımdaydı. Elimden çocuğu alıp bana dik dik baktı. Göz teması kurmakta zorlanıyordum. Keskin yüz hatları, soluk bir teni, ayrıca ,bunu bir vampire diyeceğime inanmazdım ama, çok güzel gözlere sahipti.
Ciddiyetini bozmadan:

"Bizi görmedin ve bir daha buraya gelmeyin."
"Nasıl görmemiş olabilirim? Bu hayatımda unutamayacağım tek şey."
"Ne yani, unutmayacak mısın?"
O bembeyaz dişlerini gösterdi. Korkmam için yaptığı barizdi. Ama korkmadım. Çünkü sanırım farklı bir hikayeye, masum oldukları bir hikayeye sahiptiler.

Bana zarar vereceklerine nedense o an hiç inanamadım. Çünkü ne yaklaştılar ne de kötü bir harekette bulundular. Hatta kötü bir düşünceleri olmuş mudur bilmiyorum. Kararlılıkla:

"Hayır, asla unutmayacağım. Hatta bu gece beni evinize ağırlamak zorundasınız. "
"Nedenmiş o?"
"Çünkü kamptan çok uzaktayım. Ayrıca karanlıktan korkuyorum. Oraya dönmem cidden çok zor. "

Hiçbir şey demeden keskin bakışlar attı. Bu sefer ben de konsantre olup onun gözlerine dik dik baktım. Kalbimin atışlarının duyulmasından o kadar korktum ki. Çünkü burada zifiri karanlık olduğu gibi ölüm sessizliği de vardı.

Birkaç dakika böyle baktık birbirimize. Taehyung'un kucağındaki küçük zombi sessizliği bozdu:

"O da gelsin."
 
Taehyung bana isteksiz bir şekilde:

"Merak etme biz sizin kadar kötü değiliz. Gel hadi."
"Biz kötü müyüz ki?"
"Soruyor musun?"
"Şey, evet."
"Ah cidden! Zırvalamayı bırak ve yürü."

Dediğini yaptım. Ama biz cidden kötü müyüz?

Uzun bir süre yürüdük. Ayaklarıma kara sular indi, o kadar ağrıyolar ki. Taehyung'a baktım. O her zamanki gibi ciddiyetle ve mükemmel asaletiyle kucağındaki çocuk zombiyle yürümeye devam ediyordu.

En sonunda vardık. Buranın cennetten bir farkı yoktu. Ormanın içindeydi ama sanki bağımsız bir yerdi. Bu karanlıkta bile bu kadar güzel görünüyosa kim bilir sabah nasıl görünücek.

Kadın zombi hızlıca Taehyung'a yaklaştı. Ağlamaklıydı. Çocuk zombiyi hemen kucağından alıp sıkıca sarıldı. Annesi diye düşündüm. Sarıldıktan sonra Taehyung'a dönüp binlerce kez teşekkür etti. Hala beni farketmemişti. Taehyung:

"Yanımdaki kıza teşekkür etmelisin."

Kadın bana baktığı an çığlığa bastı. Tüm evlerin ışığı yanmaya başladı. Kapılar açılıyor. İçinden ismini bilmediğim yaratıklar bile çıkıyordu. Beni gördükleri an birkaç adım geri atıyorlardı. Benden cidden korkmuşlardı. Ama içlerinden 1-2 tanesi silahlarını bana doğrulttular ve bağırarak hakaret yağdırdılar. Taehyung önüme geçti. Sakinliğini koruyup:

"Herkes evlerine girsin,yorgunuz. Bu konuyu sabah konuşucağız. Huzurla uyuyabilirsiniz. Bu gördüğünüz kız tüm gece benim gözetimim altında olucak."

Vampir | KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin