Danger (Day 63) Pt2

832 69 82
                                    

Flashback...

"Olay sakın Yoongi'ye gitmesin sizi şirketten atarım! Ağzınızı kapalı tutun."

Güldüm. Biraz ilerledim ve bağırdım. "HOSEOK! GEÇ KALDIN!"

.....

"Yoongi açıklayabilirim."

"Neyi açıklayacaksın Hoseok? Sadece ne olduğunu söyle."

"Iumm." dudağını büzdü. "Lafı dolandırmayı kes. Söyle."

"Taehyung kendini odaya kilitledi ve ölene kadar çıkmayacağını söylüyor."

Kalabalığı yararak kapının önüne geldim. "Taehyung ben geldim."

"Geldiğin gibi git. İstemiyorum seni."

"Kendini korumaya mı çalışıyorsun?"

"Hayır."

"Taehyung! Şu ergen tavırlarından vazgeç ve büyü artık. Sürekli bunu yapıyorsun."

"Banane."

"Ah cidden çocuk gibisin. Eğer çıkmazsan ben gideceğim."

"Nereye??"

"Geldiğim yere. Seni de almayacağım."

"Dışarı çıkamam Yoongi. Korkuyorum anlamıyor musun? Orada kalabalık var ve bana zarar vermek isteyen biri olabilir."

"Taehyungie. Sence ben bunu bilmiyor muydum sanıyorsun? Perdeyi aç."

Perde aralandı. Taehyung'un gözleri gözüktü. İlk bana sonra arkamdaki korumalara baktı. Perdeden çekildi. Kapıdan kilit sesi geldi. Kapıyı açtım. Odanın tam ortasında durmuş bana bakıyordu.

"Çok salaksın Taehyung ve beni hala tanıyamamışsın."

"Özür dilerim Yoongi." sarıldı. Cidden ergendi. Buna emindim.

"Ergen triplerini nasıl düzeltebiliriz acaba?"

"Huh?"

"Boşver Taehyung. Şuan yapmak istediğim tek şey uyumak."

🌈🌈🌈🌈🌈🌈

Gözlerimi araladım. Yorgunluğum gitmemiş aksine artmıştı.

Hava karanlıktı. Aşağıdan tencere sesleri geliyordu. Saçlarımı karıştırdım ve yataktan kalktım.

Biraz esnedikten sonra aşağı indim. Taehyung yemek yapıyordu.

Işık her zamanki gibi beyaz değil sarıydı. "Işığa ne oldu Taehyung?"

"Ah uyanmışsın. Yemek hazırlıyorum birazdan olur."

"Işığa ne oldu?"

"Uzun süre açık kalmış sanırım. Geldiğimizde sen direkt yukarı çıktın bende üstümü değiştirdikten sonra aşağıya indim. Işığı açmaya çalışınca açılmadı."

"Anladım."

"Hadi gel yemek yiyelim."

Masaya oturdum ve tabağı önüme koymasını bekledim. Onunla bu gün ki meseleyi konuşmak istiyordum.

O da masaya oturunca yemeği yemeye başladım. Arada ona bakıyordum. Sanırım soracaklarımdan korkuyordu.

"Bu gün şirkette ne oldu Taehyung?"

Yutkundu ve baktı. Gözlerinde saf korku vardı. Neden sorum onu bu kadar tedirgin etmişti ki?

"Bir şey olmadı."

"Bir şey olmadığı için mi kendini ofise kilitledin."

Çatalını bıraktığında bende bıraktım. "Yemek yemek istemiyorum. Sana afiyet olsun."

Sandalyeden kalktığı sırada onu tuttum. Gözleri kolundaki elime gitti. Sonrasında gözlerime.

"Bırakır mısın?"

"Ergen triplerinden vazgeç Taehyung. Sen vazgeçmezsen ben vazgeçtiririm."

"Nasıl? Psikoloğa mı yollayacaksın?" dedi ve güldü. Tüm ciddiyetimle ona bakıyordum.

"Sen ciddisin." kafamı salladım. Gözlerini kaçırdı.

"Yoongi senin hiç böyle hissettiğin zamanların olmadı mı?"

"Nasıl?"

"Tehlikenin içindeyim ama hiçbir şeyden haberim yok. Kötülük olduğunu biliyorum,bir şeylerin ters gittiğini biliyorum,hissediyorum ama ne olduğunu bilmiyorum."

"Seni böyle hissettiren ne Taehyung?"

"Sen Yoongi, sen."

Yutkundum. Taehyung'un hayatım hakkında bir şeyler bilmesine imkan yoktu. Ama hissediyordu ve sanırım en kötüsü buydu.

"Neden sana böyle hissettiriyorum?"

"Hayatın hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Geçmişin hakkında, ne yaşadığın hakkında. Sadece şimdiye dair bilgiler var ve ben zaten o bilgileri yaşıyorum. Seni öğrenmek istiyorum Yoongi. Yanında kaldığım kişinin tehlikeli biri mi yoksa tehlikenin ta kendisi mi olduğunu öğrenmek istiyorum."

Yutkundum. " Ben tehlikenin ta kendisiyim Taehyung." tabi bunu dışımdan söyleyemedim. Söyleyemezdim.

Derince bir nefes aldım ve gözlerimi kaçırdım. Ne söyleyecektim şimdi?

"Taehyung merak ettiğin şeyleri belki sana şuan söyleyemem ama gelecekte yemin ederim söyleyeceğim."

"Ne kadar gelecek?"

"Bilmiyorum ama gelecekte. Gerçekten. Şuan bilmemen bizim için daha iyi."

"Kötü şeyler saklıyorsun değil mi?"

Yutkundum. "Hayır Taehyung." gözlerini kıstı. Yüzümün her bölgesine baktı. Yalan söylediğimi anlamıştı. Ama üstelemek istememişti sanırım. Çünkü vereceğim cevapları biliyordu.

Kolunu çekti ve merdivenlere doğru yürümeye başladı. Bu günlük onu rahat bırakacaktım. Ama sadece bu günlük.

Biliyorum kısa oldu ama bu 2. Part olduğu için böyle olması gerekti. Sorry.

Olay akışlarının içine sıçtım ama bunu fark ettirmeden düzelttim. :)

Her neyse son sınavların olduğu için biraz bölümler geç geldi ama son 2 sınavım kaldı yarın ve salı günü olmak üzere. Salı akşamı direkt bölüm yazmaya son hız devam edeceğim.

Vote verin aq sizi seviom bb

Sterliçya [Taegi + Jikook]Where stories live. Discover now