10. BÖLÜM (G)

16.8K 1K 57
                                    

   Daha ilk haftadan çok yoruldum. Ben çalışırken yorulduğumu sanıyormuşum meğer, alakası yokmuş. Serhan nasıl dayanıyormuş hem çalışıp hem de salon işletmeye? Fabrikada sanki kendi içer gibi tütün sarıp gün batarken her akşam eve yorgun argın dönen kızdan daha fazla yoruldum şu geçtiğimiz bir haftada.

   O cuma da Levent pazara gitmek için gelmeden Serhan saçını kesmemi istedi. Babası oldum olası uzun saç sevmiyordu ve Serhan da kesinlikle uzun saçlıydı. Askerden beri uzattığı saçlarına kıymak istemese de damat olacaktı sonuçta. İşin pek çok boyutu vardı. İyice kısaltmamı istediğinde at kuyruğu kısmını bir kerede kestim. Sonra şeklini düzeltirken ensesindeki dövmeyi fark ettim. Ne zaman ne ara yaptırmıştı bunu? Elimi oraya değdirdiğim anda Serhan yaptırdığını o an hatırlamış gibi elimi tuttu sertçe. Çekti oradan.

   "Yapma Gonca, dokunma yanıyorum."

   "Ne zaman yaptırdın bunu?"

   "Ne önemi var? Bir zaman yaptırdım işte."

   "Bunu sildirmen gerek, biliyorsun değil mi?"

   "Bunu bir bok yaptırmam gerekmiyor. Fiziksel bir şey. Çıksa da kalsa da ben aynı benim. Kalbini söktürmen gerek dersen o zaman konuşmuş ve faydalı bir şey söylemiş olursun işte."

   Daha fazla üstüne gitmek istemedim. Acı çekiyordu gözle görülür şekilde. Çok fazla dokunmamaya çalıştım. Salonda kızlar da vardı ve özellikle bizden tarafa bakmıyorlardı. Duyduklarından emindim. Tekrar bir şey söylemeye cesaret edemedim. Saçını kuruttuğumda beğendiğini yüzünden anladım. Gülümsüyordu.

   Serhan Mersin'e giderken hava alanına gelmemi kesin bir dille istemedi. İtirazlarım kabul görmedi. Pazar günü temelli memleketine gidiyordu. Gelirsem gidemezdi. Öyle söyledi. Saçını kuruttuktan sonra salonda vedalaştık. Bana sarılma ve sarılmama arasında, zorla barıştırılan iki küs insan gibi yalandan, uzaktan sarıldı. O çıkarken Aynur da Levent'in geldiğini haber veriyordu.

   Levent de şikayetçiydi çok az bile zar zor görüştüğümüzden. Haksız diyemiyordum; ama ben şu an Serhan sayesinde hem karnımı doyurmuştum hem de çöreğim bütün duruyordu. Yıllardır tek çalıştığım yerdi ve evde iş yapmaktan beni vazgeçirdiği için birikmiş param hala dünyayı gezmem için hesabımda yan gelmiş yatıyordu. O yüzden Serhan için her şeyi doğru yapmak zorundaydım.

  Elinden geleni de yapıyordu ayrıca Levent. Her şeyi ödemeye çalışıyor, kendini bana karşı borçlu hissediyordu. Ondan daha fazla kazandığımın farkındaydı ve Ece ile yaşadığı ezikliği aynı seviyede olmasa bile benimle de yaşasın istemiyordum.

   Orta yolu bulacaktık mutlaka. Onu hayatımda istediğimde bazı şeylerin de beraberinde gelmesi kaçınılmazdı. Bana karşı oldukça sabırlıydı. İlk kez birlikte olduktan sonra bir ay geçmişti. Bazı şeylerin değişmesi gerektiğinin ben de farkındaydım. Serhan hala buradaydı ve bir erkek için bunun can sıkıcı olduğunu anlamazlıktan gelecek kadar salak değildim. Ben de istiyordum onu.

   Birlikte uyumaya başlamıştık. Sabah gözümü açtığımda mutlaka o da uyanık ve beni izliyor oluyordu dört beş gündür. Sabah cadısı gibi saçlarımla beni niye izlediğini sormuyordum. Ne zaman sıkılacağını zaman gösterecekti. Serhan üç gün önce gitmişti ve Levent'in duygu durumu da gözle görülür şekilde olumlu yönde değişiklik göstermişti. Ya da birlikte uyuduğumuz içindi bu kişisel gelişim. Konuya o kadar hakim değildim. Aynı zaman dilimi içinde ne nereye denk geldi artık bilemiyordum. Düşünmek de istemiyordum. Dün dündür. Bugün bugündür. Dolu dolu yaşarım gümbür gümbür felsefesini ciğerime çekerken,

Yalnız Seni İstedim Where stories live. Discover now